 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1984/374
K: 1984/706
T: 13.06.1984
DAVA : Taraflar arasındaki cebri tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 29.12.1981 gün ve 196-974 sayılı kararın incelenmesi davalı Leman tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 22.3.1983 gün ve 431-2265 sayılı ilamı ile; (... Dava, Kemalpaşa İlçesi'ne bağlı Savandakurudere'de kain ve davalı Leman adına tapuda kayıtlı bulunan 301 parsel sayılı taşınmazın ferağa icbar suretiyle davacılar adlarına tescili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık 301 parsel sayılı taşınmazın mülkiyeti ile ilgili olduğuna ve taşınmaz Kemalpaşa İlçesi'nde bulunduğuna göre, Usulün 13. maddesi uyarınca davaya bakmaya Kemalpaşa İlçesi Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir. Bu hususun kamu düzeni ile ilgisi ve itiraz nedeni olduğu nazara alınmadan, olayda uygulama olanağı bulunmayan Usulün 10. maddesine dayanarak işin esasına girişilmesi ve davanın sonuçlandırılması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, İzmir 2. Noterliği'nce re'sen düzenlenmiş olan satış vaadi sözleşmeleri ile davacılara satışı vaad edilen ve Kemalpaşa İlçesi'nde kain olup, aynı yer tapu sicilinde davalı Leman adına kayıtlı bulunan, 301 parsel sayılı taşınmazın ferağa icbar suretiyle, davacılar adına tapuya tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; bu karar, davalı Leman'ın temyizi üzerine, Özel Dairenin metni yukarıya aynen alınan ilamıyle bozulmuştur. Ancak mahkeme eski kararında direnmiştir.
Bilindiği üzere, her dava, hakkında kesin bir yetki hükmü bulunmadıkça açıldığı günde davalının Medeni Kanun gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür (HUMK. m. 90/1). Bununla beraber, bir sözleşmeye dayanılarak açılan davanın, HUMK.nun 10. maddesi hükmü gereğince, sözleşmenin yerine getirileceği veya (koşulları gerçekleştiği takdirde) sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde de görülmesi mümkündür.
Bir taşınmaz mal üzerindeki ayni hakka ilişkin bulunan davanın ise, HUMK.nun 13. maddesi hükmünce, o taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesin olup, mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulur. Çünkü, bu gibi uyuşmazlıkların, taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesinde çözümlenmesi zorunludur. Gerçekten, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususların, en çabuk ve en az giderle, en iyi şekilde incelenmesi, delillerin kolayca toplanıp, isabetli olarak değerlendirilmesi ve davanın doğru bir çözüme kavuşturulması, ancak taşınmazın bulunduğu yer mahkemesince yapılabilir.
Temyiz incelenmesine konu olan bu dava, yukarıda da değinildiği üzere, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açılmış olmakla beraber, istek taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline ilişkindir.
Gerçi, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle kişisel hak doğuran bir sözleşmedir. Böyle bir sözleşme ile alıcı, ayni değil, kural olarak sadece borçlu satıcıya karşı ileri sürebileceği şahsi bir hak elde eder. Hal böyle olunca, bir satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ve bir ayni hakka dayanmadığı kuşkusuz bulunan (Örneğin; geri alma ve tazminat davaları gibi) davalar, Usulün yukarıda anılan 9 ve 10. maddeleri gereğince belirlenecek yetkili mahkemede açılıp, görülebilir. Ancak, bu davada olduğu gibi, satış vaadi sözleşmesine dayanılmakla beraber, taşınmazın mülkiyetinin devri istenilmiş, bir başka deyişle dava, taşınmaz mal üzerindeki mülkiyet hakkının eldeğiştirmesi amacına yönelik bulunmuş, ise, taşınmazın aynına ilişkin bir dava olarak kabul edilmesi ve Usulün 13. maddesi hükmünce, onun bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekir.
O halde, yukarıda açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Leman vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.6.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.