Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1984/356
K: 1984/719
T: 20.06.1984
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın yetki yönünden reddine) dair verilen 14.7.1982 gün ve 342 - 487 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 23.11.1982 gün ve 4769 - 4889 sayılı ilamı ile; (...Davada, kamulaştırmasız elatma nedeni ile bedel istenildiğinden, davanın haksız fiil tazminatı olarak kabulü gerekir. Bu gibi davalar,davalınnı ikâmetgahında açcılabileceği gibi, HUMK. nun 21. maddesi hükmüne göre haksız fiilin vukubulduğu yer mahkemesinde de açılabilir. Anılan 21. madde hükmü davanın, davalının ikâmetgahı mahkemesinde açılmasını önleyen bir kural da getirmemiştir. Mahkemece bu yönler gözönünde tutulmaksızın davanın yazılı nedenlerle reddi usule aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açılanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeninden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Her dava, (hakkında kesin bir yetki hükmü bulunmadıkça) açıldığı günde davalının Medeni Kanun gerğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görülür (HUMK. m. 9/1). Bununla beraber, Usulün 21. maddesi hükmünce, haksız eylemden doğan tazminat davaları, eylemin işlendiği yer mahkemesinde de görülebilir. Ancak, anılan maddede öngörülen yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin olmadığı gibi, kesin de değildir. Bu nedenledir ki, haksız eylemden kaynaklanan bir dava, davalının ikametgahı mahkemesinde de açılabilir.
Öte yandan, taşınmaz malın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. HUMK.nun 13. maddesinde yer alan bu kural, kamu düzenine ilişkin ve kesin yetki kuralıdır.
Temyiz incelemesine konu olan bu dava, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir. Bilindiği gibi, bir davanın niteliği, ileri sürülen isteğe göre belli olur. Bu davada,y davacının davalıdan istediği şey tazminattır. Taraflar arasında, taşınmaz malın mülkiyeti üzerinde bir uyuşmazlık yoktur. Mahkemece, hükmedilecek tazminata karşılık kamulaştırma işlemi yapılmadan el konulan taşınmazın, davalı idare adına devir ve tesciline dair verilecek karar, davalı yararına olup, davanın anılan niteliğin değiştirmez. Esasen davacının bir talebi olmasa dahi, mahkemenin taşınmazın idare adına tesciline karar vermek zorunda bulunması, tazminat hukukunun bir gereği ve bu görüşün en belirgin bir kanıtıdır.
Görülüyor ki, dava nitelikce bir tazminat davası olup, HUMK.nun 13. maddesi hükmüne tabi değildir. Nitekim, Yargıtay'ın yıllardan beri devam edegelen kökleşmiş ve kurallaşmış uygulaması da bu doğrultudadır. (HGK.,5.6.1963 gün ve 4/38E., 60 K.; HGK.; 28.12.1983 gün ve 1981/3 - 644 E.; 1983/1408 K.)
O halde, HUMK. nun 9. maddesi hükmün dayanılarak,. davalının ikâmetgahı mahkemesinde açılmış olan bu davanın görülmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma ilâmına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, dinenme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,13.6.1984 günü yapılan birinci görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 20.6.1984 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI (1)
Dava, tapulu taşınmazından kamulaştırma işlemine tevessül edilmeden sulama kanalı geçirilmek suretiyle el konulan 21 dekarlık kısmın bedelinin tahsili ile bu kısma ait tapu kaydının terkin edilerek davalı DSİ Genel Müdürlüğü adına tescili talebidir.
Davalının yetki itirazı üzerine yerel mahkeme uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar vermiş, Özel Dairece bu karar, davanın haksız fiil tazminatına ilişkin olması nedeniyle davalının ikametgahı mahkemesinde de görülebileceğinden bahisle bozulmuş bulunmaktadır.
HUMK'nun 13. maddesiyle taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesinin kabul edilme nedeni, bu tür davaların çok defa bu taşınmaz üzerinde keşif yapılması, şahitlerin mahalinde dinlenmesi gerektiğinden, zamandn ve giderden tasarruf edilmesi ve karar verecek hakimin daha isabetli karar vermesi fayda ve zorunluluğundan kaynaklanır.
Anılan madde, kamu düzeni ile ilgilidir.
16.5.1956 gün, E. 1, K. 6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, usulsüz olarak el konulan taşınmazlarda, el koyan ile malikin, mülkiyet hakkı son bulmaz.
Tapu kütüğü bakımından bir tesir husule getirecek, taşınmazın maliki bakımından değişiklik yaratacak davalar ise, taşınmazın aynına ilişkindir ve HUMK'nun emredici nitelikteki 13. maddesi gereğince, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. Nitekim gerek doktrin, gerekse Yargıtay uygulamasında istihkak davaları (MK md. 618), tescil davaları (MK md. 639), yolsuz tescilin düzeltilmesi (MK md. 933), tapudaki ismin düzeltilmesi, taksim ve şuyuun giderilmesi, satış vaadine dayanarak taşınmazın tescili, şuf'a davalarının, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmelerinin kabul nedeni budur. Hatta taşınmaz mülkiyeti daha evvel kamulaştıran idare adıdna geçmiş olan hallerde dahi açılacak bedel tezyidi davalarının, taşınmazın bulunduğu yerrde açılması gerektiği konusundaki İstimlak Kanununun 14. maddesinde kabul edilen esas da, HUMK'nun 13. maddesinin kabulündeki gerekçeden kaynaklanmaktadır.
İnceleme konusu olan davada da verilecek karar tapu kaydında ve taşınmaz malikinde değişiklik meydana getireceğinden, davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu açıktır. Hele davalı tarafından davacının mülkiyet hakkına itiraz edilen davalarda, daavanın bu niteliği daha da aaçıklık kazanacaktır. Bu bakımdan da HUMK'nun 13. maddesinin meredici hükmü gereği bu davanın taşınmazın bulunduğu yer maahkemesinde görülmesi gerekir. Aksi görüşü benimseyen değerli çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum. Direnme kaararının onanması gerektiği görüşündeyim.
KARŞI OY YAZISI (2)
Davacı vekili 28.5.1982 günlü dava dilekçesinde özetle; davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, vekil edene ait Kadirli'nin Çaygeçit köyünde 348 parsel sayısında yazılı bir parça taşınmazın yaklaşık 21 dekarlık kısmındaan sulama kanalı geçirerek fuzulen işgal ettiğini, bir dekarı 80.000 TL üzerinden hesap edilecek taşınmaz bedeli ile iki yıllık mahrum kılınan ürün bedelinin yasal faizle beraber davalıdan tahsilini ve işgal edilen sahanın tesbit ve vekkil edenin tapu kaydından terkinine ve davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
HUMK'nun 13. maddesine göre, taşınmaz mala ilişkin davalar, nedeni ne olursa olsun taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Davacı, tapulu taşınmazın bir kısmının, tapudan ayrılarak davalı adına tescilini istediğine göre, bu davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu hususu açık ve kesindir. Bu yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemmece kendiliğinden gözönünde tutulur. Kaldı ki, davalı yetki itirazında bulunmuştur. Gerçekten, uyuşmazlık konusu olan hususların çabuk ve en az giderle çözümü ancak taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde yapılır. Bu itibarla somut olayda, davanın taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesinde incelenmesi gerekir. Aksine bir görüşün kabulü Usule aykırı olduğundan paylaşılması olanaksızdır.
Özel hüküm bulunmakla birlikte 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Kanununda, taşınmazla ilgili açılacak davaların taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesinde inceleneceği öngörülmüştür. Bu yasalarda özel hükümler bulunmasa bile, uyuşmazlık yine taşınmaz malın bulunduğu yerde incelenir. Yasakoyucu bazı tereddütlerin meydana gelmesini önlemek için, açık bir düzenleme getirmiştir. Gerek Usul Kanununun 13. maddesi ve gerekse bir9az önce anılan yasaların içerriğine göre, Yasakoyucunun amacı, taşınmazla ilgili uyuşmazlıkların, taşınmazın bulunduğu yerde incelenmesidir.
Davacının tapulu yerini davalı adına tescilini istememesi halinde, davalının karşı dava veya ayrıca açacağı bağımsız bir dava ile tapulu yerin tescilini istemesi halinde, taşınmaz malın aynıyla ilgili bir davanın olduğu hususunda herhangi bir duraksama yoktur. Böyle bir istemin davaya dönüşmesi durumunda, uyuşmazlığın taşınmazın bulunduğu yerde incelenmesi gerekir. Butescil isteminin, tapu sahibi davacı tarafından istenmesi karşısında, taşınmazın aynıyla ilgili bir dava olmadığını savunmak, oldukça güçtür. Somut olayda, davacı tarafından taşınmazın bedeli ile birikte tapuda belli bir kısmın (ki bu kısım için taşınmazın bulunduğu yerde bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak, ölçekli ifraz krokisi düzenlenecektir) terkini istendiğinden böyle bir davanın HUMK'nun 443. maddesine göre kesinleşmeden yerine getirilmesi de düşünülemez. Bu nedenle de, davanın taşınmazın aynıyla ilgili olduğu açıklanmasına gerek duyulmayacak kadar belirgindir.
İşte yukarıdan beri ayrıntılı biçimde açıklanan nedenlerle mahkemenin yetkisizliğe ilişkin kararı doğru olmakla, bu kararın onanması düşüncesiyle çoğunluğun gerekçesine katılmıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini