 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1984/1-769
K: 1985/993
T: 06.12.1985
ÖZET:Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması gereken ve tescile tabi tutulma yan yerler hakkında Tapulama Yasasının 31/2. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre uygulanamaz.
(766 s. Tapulama K m. 31/2)
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Palu Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 7.11.1983 gün ve 1983/9 - 1983/352 sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi nın 16 2 1984 gün ve 1006 - 1494 sayılı ilamı ile; (...Davacı Hazine, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve tesbitin dayanağını oluşturan tapu kaydının miktar fazlası olan bir kısım yerin tapulamaca davalı taraf adına tesbit gören parsele katıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler kural olarak tescile tabı olmadığından, bu gibi taşınmazlar hakkında 768 sayılı Tapulama Yasasının 31/2. maddesinin uygulanması söz konusu olmaz. 0 halde, iddia ve savunma incelenerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece 766 sayılı Tapulama Yasasının 31/2. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşüren sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddedilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : davalı temsilcisi.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup olmadığı araştırılmalı,, bu yerlerden olduğu takdirde Tapulama Kanunun 31/2. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin tescile tabi olmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlar açısından uygulanamayacağı gözetilmelidir. Bu yönler dikkate alınmadan karar verilmesi usül ve yasaya aykırıdır. Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usül ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: davalı temsilcisinin temyiz itirazlarının 'kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 6.12.1985 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Tapu kaydına dayanan tapulama tesbiti kesinleşmekle nizalı taşınmazın tapu kütüğüne tescili cihetine gidildiği karşılık yazılarda, açıklanmış keyfiyet kayıt örneği ile doğrulanmıştır.
Davacı Hazine; tapulamaya dayanan tapu kaydının oluşturulmasından 15 sene sonra tapulama tesbitine esas tutulan tapu kaydının değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırı yönünden miktar fazlası bulunduğunu öne sürmüştür.
766 sayılı Kanunun 31/2. maddesinde; tapulamaya istinatla tesis olunan sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra, tapulamaya takaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirlenmiştir. Maddede özel ve tüzel kişi ayırımı yapılmadığı gibi, taşınmazın nitelik ve niceliğine de yer verilmemiş, genel olarak hak düşürücü süre öngörülmüştür.
Bu itibarla tasfiyeyi amaçlayan Tapulama Kanununun anılan maddesi uyarınca uyuşmazlığın İncelenmesi olanağının varlığından bahsedilemeyeceğini tesbit ve kabul eden mahalli mahkeme kararı usül ve kanuna uygun olduğundan onanması gerekmekle, aksini benimseyen çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
S. Ertuğrul AĞALAR B. Hukuk Dairesi Başkanı