 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1984/1-134
K:1985/693
T:18.09.1985
* TAPU İPTALİ
* DANIŞIK
ÖZET: Muns muvazaası sebebine dayanan iptal ve tescil davalarında, davacıların mirascılık belgesindeki payı oranında iptal ve tescile karar verilmelidir.
(818 s. BK m. 18)
Taraflar arasındaki "tapu iptali - tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 12.5.1983 gün ve 1980/118 - 1983/139 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 26.9.1983 gün ve 9365 - 9259 sayılı ilamıyla; (... Davacıların payları oranında iptale karar verilmesi gerekirken, davacı olmayan paydaşlar yönünden de iptali içerecek biçimde hüküm kurulması doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekte, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden : davalı.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü
Dava, BK.nun 18. maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine davalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Miras bırakanın dava konusu dört parça taşınmazı tapuda satış göstermek suretiyle ikinci eşi Emine'nin babası davalı Mehmet Ali'ye temlikinin gerçekte satış olmayıp, ilk karısından olma çocuklarından mal kaçırma amacına yönelik olduğu Özel Daire ile mahkeme arasında uyuşmazlık konusu değildir. Özel Daire ille mahkeme arasındaki görüş ayrılığı tatbikatta muris muvazaası olarak nitelenen bu tür davalarda, iptal kararının paya hasren verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Niteliği itibariyle bu tür davalar, miras bırakanın küllt halefi sıfatıyla değil mirasçıların üçüncü kişi sıfatıyla açtığı davalardandır. Davacılar miras bırakan ile davalının birleşerek kendilerine karşı işledikleri haksız fiilden zarar gören kişiler olarak bu davayı açmaktadırlar. Davada sadece iki mirasçının dava açtığı da dikkate alındığında, işlemin tümden değil, paylara oranında iptali istendiği anlaşılmak gerekir. Bu nedenle terekenin iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan bahisle tüm paydaşların birlikte dava açmaları veya MK.nun 581. maddesi gereğince dava dışı kalmış paydaşların davaya muvafakatlarının sağlanması veya terekeye mümessil tayini zorunluluğu yoktur. Bu itibarla mirasçılık belgesindeki paylara göre tüm mirasçılar adlarına tescil istenmesi de bu olguyu değiştirmez.
Hal böyle olunca davacıların mirasçılık belgesindeki payı oranında iptal ve tescile karar verilmek gerekir iken, kayıtların eski duruma getirilmesine karar verilmesi doğru değildir.
Bu nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özet Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usül ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalının temyiz itirazlarının kabulü i4e direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 18.9.1985 gününde oyçokluğuyla karar verildi.