 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1984/13-120
K: 1985/894
T: 13.11.1985
- ECRİMİSİL ( Ecrimisil Alınmasının Tahliye İradesini Ortadan Kaldırmayacağı )
- HASILAT KİRASI ( Kiralayanın Ecrimisil Almasının Tahliye İradesini Ortadan Kaldırmayacağı )
- KAYMAKAMLIĞIN MEN KARARININ DANIŞTAYCA İPTAL EDİLMESİ ( Tahliye İradesini Ortadan Kaldırmayacağı )
818/m.270,287
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi, tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 21/12/1978 gün ve 177/776-679 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 10/6/1982 gün ve 1982/3600-4310 sayılı ilamıyla; ( ... 1 - Davacı Suriye uyruklu kişilere ait taşınmazlara Hazinece 1/10/1966 gün, 6- 7104 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla elkonulduğunu, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazların Suriye uyruklu vefailere ait bulunduğunu, davalı Abdo hakkında kaymakamlıktan men kararı alındığını, ne var ki açılan dava sonunda bu kararın Danıştay'ca bozulduğunu, davalının sözleşmenin sona ermesine karşın boşaltmadığını ileri sürerek sözleşmenin bozulması ile boşaltmaya ve elatmanın önlenmesine karar verilme si için istemde bulunmuştur. Adı geçen Abdo'nun ölümü üzerine mirasçıları ile yürütülen dava sonunda davanın reddine karar verilmiş ve hüküm Dairemizin 24/9/1979 gün ve 3893/4580 sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu kez davacı Hazine vekili karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
2 - Dosya içeriğine göre, Abdo ile Salih oğlu Necip arasında 9/7/1965 günlü ve başlığı "ziraat ortaklık akti" olan bir sözleşme yapıldığı saptanmıştır. Davalıların miras bırakanı Abdo ile Suriye uyruklu necip arasında düzenlenen 5 yıl süreli bu sözleşmenin BK.nun m. 270/2 anlamında "iştiraklı kira" niteliğini taşıdığı çok belirgindir. Bunun gibi yine vekil olarak ve de kendisine asaleten Mehmet Celal oğlu ile Abdo arasında 1/2/1966 günlü "zirai ortaklık akdi" diye bir sözleşmenin yapıldığı ve 5 yıl süreli bulunduğu anlaşılmıştır ki, bu sözleşme de, BK. m. 270/2 anlamında "iştiraklı kira" niteliğindedir.
1062 sayılı Yasa ve 6/7104 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, Suriye uyruklu kişilerin taşınmazlarına elkonulduğu belli olup, üstelik bu yönden çözümü gereken herhangi bir uyuşmazlık oluşmamıştır.
Dosya içeriğine göre, Hazinenin Reyhanlı Kaymakamlığı'na başvurarak 5917 sayılı Yasa hükümlerini uygulattığı ve anılan Kaymakamlıkça 18/6/1968 gün, 23 sayı ile men kararı verildiği ve yukarıda belirtilen kira sözleşmelerinin konusunu oluşturan yerlerden Abdo'nun çıkartılıp o yerlerin Hazine tesliminin öngörüldüğü, şu var ki Abdo'nun Danıştay'da açtığı dava üzerine kaymakamlık kararının, 22/10/1970 gün ve 2715/2526 sayılı ilamla iptal edildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, BK. m. 287 uyarınca süreli kira sözleşmelerinin susma yolu ile yenilenmiş olduğu asla kabul edilemez. Çünkü Hazine, çok önceden, kiracının o yerlerde kalmasını istememiştir. Böylece kiraya verenin bilgisi ile ve onun tarafından karşı konulmaksızın kiralananın kullanılmasına muvafakatı söz konusu olamaz. Öyleyse, somut olayda kira sözleşmelerinin susma yoluyla yenilenmemesinden ötürü yukarda anılan Yasa hükmü gereğince bildirim yoluyla bozmaya gerek yoktur. Kısacası, kira sözleşmelerindeki sürenin bitiminde kiralananının geri verilmesi gerekir ki, BK. m. 292/1 bu yönü açıklık ve seçilklikle öngörür, Hazinenin "ecrimisil" alması sonucu asla değiştirmez. Gerçekten "ecrimisil" haksız eylem "tazminatı" olup kira niteliğinde değildir.
Şimdiye değin belirlenen açıklamaların ışığında söylemek gerekirse; Abdo'nun Suriye uyrukluları ile yaptığı ve "iştiraklı kira sözleşmelerinde gösterilen sürelerin bitmesi ve susma ile de yenileme asla söz konusu olmaması nedeniyle bu kira sözleşmelerinin sona erdiğinin saptanması ve boşaltma, elatmanın önlenmesi ( kiralananın geri verilmesi ) yoluyla ve istem doğrultusunda hüküm kurulacak yerde davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi onama kararında da yanılgıya düşüldüğü anlaşılmaktadır. Öyleyse davacı Hazinenin karar düzeltme istemi benimsenmeli, onanan ilamı kaldırılarak yerel mahkeme kararı bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı Hazine vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davalının Suriye uyruklu kişiden ürün kirası biçiminde kiraladığı taşınmazlara Hazinece 1062 sayılı Yasaya dayanılarak çıkartılan 1.10.1966 günlü, 6/7104 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca el konulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Hazinece el konulan taşınmazların idaresi ile ilgili 25.9.1967 günlü, 6/8890 sayılı Yönetmeliğin 25 ve 26. maddeleri hükülerine göre, adi yazılı şeklide düzenlenen kira sözleşmelerinin Hazine yönünden geçerli sayılabilmesi yönetmelikle öngörülen öteki resmi belgelerle desteklenmesi koşuluna bağlanmış bulunduğundan, davacının Hazine, davalı ile Suriye uyruklu kişi arasında düzenlenmiş olan 29/6/1965 ve 26/9/1966 tarihli ve 1967 yılı pamuk hasadı mevsiminde sona eren kira sözleşmelerini geçerli saymıştır. Sözü geçen Yönetmeliğin 26. maddesinde sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirmek yükümlülüğü getirilmiş bulunuduğundan ve Hazine 1967 yılı sonunda sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirmediğinden Borçlar Kanununun hasılat kirası ile ilgili 287. maddesi uyarınca sözleşme 1968 pamuk hasadı mevsimine kadar 1 yıl süre ile yenilenmiştir. Bu yeni 1 yıllık kira döneminin ilk 6 ayı içinde sözleşmeyi yenilemeyeceğini davalı kiracıya ihbar ettiği halde kira süresi sonunda taşınmazı tahliye etmediğini iddia eden Hazine 5917 sayılı Yasaya dayanarak taşınmazlardan çıkartılması için kaymakamlığa başvurmuş ve kaymakamlığın 18/6/1968 günlü 23 sayılı kararı ile davalını tecavüzün men'ine taşınmazın Hazine'ye teslimine karar verilmiş ise de bu karar Danıştay 12. Dairesi'nin 22/10/1970 günlü 2715-2526 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bundan sonra davacı Hazine davalıya fuzuli şagil olduğunu ve ecrimisil ödemesini 6/9/1971 tarihli yazı ile tebliğ etmiş, bir kısım ecrimisil ödenmediğinden 4/5/1972 tarihinde bu men'i müdahale davasını açmıştır. Davalı, Suriye uyruklu kişi ile aralarında 9/7/1965 ve 1/2/1966 tarihli ve 1970 yılından sona eren kira sözleşmeleri bulunduğunu ileri sürmüş ise de Hazine, adi şekilde düzenlenmiş olan bu kira sözleşmelerini yönetmeliğe dayanarak geçerli saymamış ve Danıştay'ın yukarıda anılan iptal kararında da bu sözleşmelerin geçerli olmadığı sadece 1967 yılında sona eren sözleşmelerin geçerli olduğu belirtilmiştir. Bu sözleşmelerin, davanın açıldığı 4/5/1972 tarihine kadar uzamadığı gerek Kaymakamlığın 18/6/1968 tarihli men kararı, gerekse davalıya 25/9/1972 tarihinde tebiliğ edilen yazıdan anlaşılmaktadır. Kaymakamlık kararının sonradan Danıştay'ca iptal edilmiş olması, bu kararla davacı Hazinenin kira sözleşmesinin yenilenemeyeceği yolundaki iradesini ortadan kaldırmaz. Bu tarihlerden sonra Hazine'nin davalıdan fuzuli şagil olarak ecrimisil almış olması da sözleşmenin yenilendiğini göstermez.
Açıklanan nedenlerle Özel Daire bozma kararı yerinde olup uyulması gerekirken yazılı düşüncelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire ve yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK. nun 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/11/1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.