 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1984/11-582
K: 1986/135
T: 14.2.1986
6762/m.116,119
Taraflar arasındaki "tavzih isteminden" dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince istemin kabulüne dair verilen 4.11.1981 gün ve 1981/200-600 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.12.1982 gün ve 1982/5735-5529 sayılı ilamiyle; ( ....Davacı sigorta şirketi tarafından düzenlenen dava dilekçesinde hasım olarak yabancı gemi donatımının acentası olan ( M. ) A.Ş. gösterilmiştir. TTK.'nun 119 uncu maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne göre, acentanın aracılıkta bulunduğu ve akdettiği mukavelelerde doğan uyuşmazlıklardan dolayı ilgili kişilerin acenta lehine ( müvekkili namına ) dava açması mümkün bulunmaktadır. Bundan maksat, Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi olmayan ticari işletmelerin takip ve dava edilmesi zorunluğunu ortadan kaldırmak ve hak takibinin Türkiye'de mukim acentadan hakkını istihsal etmesine imkan tanımaktadır. Aksinin kabulü halinde TTK.'nun 119 uncu maddesi hükmünü işletmek mümkün olmayacak demektir.
Dairemizin konu ile ilgili yerleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır. Mahkemece bütün bu hususlar dikkate alınmaksızın ve anılan madde hükmünün amacı da gözönünde tutulmaksızın yazılı olduğu şekilde tavzih kararı verilmesi doğru görülmediğinden karar bozulmalıdır... ) gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davacı vekili Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Türk Ticaret Kanunu'nun 116 ncı maddesi acentayı tarif ederek "Ticari mümessil ticari vekil, satış memuru ve mustahdem gibi tabi bir sıfatı olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye acenta denir" denilmiştir.
Acentanın bu sıfatla yaptığı işlemlerin adına hareket ettiği ticari işletme hakkında da hukuki sonuçlar doğurması doğaldır. TTK.'nun 119 uncu maddesi ayrıca acentaların yetkilerini de düzenleyerek ilk fıkra ile şu hükmü getirmiştir." Acenta, aracılıkta bulunduğu veya akdettiği mukavelelerle ilgili her türlü ihtar ihbar ve poresto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili namına yapmaya ve bunları kabule salahiyetlidir." Yasa Koyucu Türk Ticaret kanunu'nuyla ilgili hazırlık çalışmalarında da açıkladığı üzere yabancı şirketlerle acentalar aracılığı ile veya doğrudan doğruya bizzat acenta tarafından gerçekleştirilen mukavelelerden doğan uyuşmazlıklarda yetki sorunları nedeniyle hakların sürüncemede kalmasını önlemek amacıyla 119 uncu maddenin 2 nci fıkrası ile "Bu gibi mukavelelerden çıkacak ihtilaflardan dolayı acenta, müvekkili namına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir" şeklinde bir düzenleme getirmiştir. Burada acenta yasanın özel bir hükmünde doğan temsil yetkisini kullanan durumunda bulunduğundan, müvekkilleri adına akdettikleri veya akdine aracılık ettikleri mukavelelerden doğan hak ve borçlar müvekkile ait olacağı gibi bu mukavelelerden doğan uyuşmazlıklar dolayısıyle acenta sıfatıyla müvekkilleri namına açtıkları veya gene bu sıfatla aleyhlerine açılan davalarda acenta hakkında değil müvekkil hakkında karar verilmek icabedecektir Başka bir anlatımla hak sahibinin hakkını acentadan almasına olanak verecek biçimde hüküm tesis olunamaz.
Bu nedenlerle usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, ( 1500 ) lira temyiz ilam harcının mahsubuyla arta kalanın istek halinde davacıya iadesine, 14.2.1986 gününde oyçokluğu ile karar verildi.