Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/9
K: 1984/426
T: 10.12.1984
DAVA : 466 sayılı Yasaya dayararak manevi tazminat isteğinde bulunan Nazif Kurtulmuş, Hasan Karakuş ve Mehmet Cihangir'in bu isteklerinin reddine ilişkin Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.12.1982 gün ve 40/156 sayılı hüküm davacıların temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince bozulmuştur.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 12.10.1983 gün ve 110/118 sayılı son hükmün incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan, dosya C.Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 5.4.1984 gün ve 9/4274 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Haksız yere tutuklu kaldıkları günler için 466 sayılı Yasa uyarınca manevi tazminat isteğinde bulunan Nazif Kurtulmuş, Hasan Karakaş ve Mehmet Cihangir'in davalarının reddine ilişkin hükmü Özel Daire:
(Beraatle sonuçlanan Ceza Davasından geçerli sayılmayan ikrarların tazminat davasında red sebebi sayılması) isabetsizliğinden oybirliği ile bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise, davacıların beraat ettikleri davanın hazırlık soruşturması sırasında mahkeme sanıkların ikrarlarında ve sanık Hüseyin Dönmez'in evinde sol içerikli kitaplar bulunmasına dayanarak tevkif kararı vermiştir. Bu nedenle tevkif haksız sayılamaz. Sonradan yapılan yargılamada bu deliller tartışılıp değerlendirilerek anılan ikrarlar ile mahkumiyete gidilemiyeceği gerekçesiyle beraata karar verilmiştir. Tutuklama hakimi ikrarın zora dayalı olduğunu takdir edemez gerekçesiyle direnmeye karar vermiştir.
Dosya içeriğine göre 7.2.1981 olay günü GAZİOSMANPAŞA KÜÇÜK KÖY semtinde kurulan Cumartesi pazarında iki kişinin pankart astıkları İbrahim Çakıroğlu tarafından emniyete ihbar olunmuş ve bu iki kişinin eşkali muhbir tarafından açıklanmıştır.
3.3.1981 günü sanıklardan Hasan Karakaş yakalanmış, siyasi şubede 4.3.1981 günü alınan ifadesinde;
Mustafa Zeka adındaki İGD elemanı tarafından 2 sene önce İGD'ye girdiğini, Veli Yavuz adındaki sanık arkadaşı ile birlikte Küçükköy bölgesinde örgütleme işini gerçekleştirdiklerini, tarihten 4-5 ay önce Veli Yavuz ve Mehmet Cihangir adındaki sanıklarla bir komite oluşturup aralarına Nafiz Kurtulmuş, Mustafa Kart ve Aydın Serim'i de aldıklarını, kendi aldıkları kararlara göre pankartlar astıklarını ve 7.2.1981 gününde Küçükköy Cumartesi Pazarına sözkonusu "28-29 Ocak'ı unutmadık İGD 15'ler aramızda İGD" sloganları yazılı iki adet pankartı Mustafa Kart'ın evinde hazırlayarak astıklarını, 28-29 Ocak 1981 tarihinde yine Küçükköy Şemsipaşa mahallesindeki bir duvara (28-29 Ocak'ı unutmadık İGD) yazılarını komite kararı gereğince Mehmet Cihangir ve Aydın Serin ile yazdıklarını, eylemleriyle halkı mevcut iradeden soğutup aksayan kötü taraflarını halka göstererek taraftar toplayıp demokratik devrime ulaşmak gayesinde olduklarını söylemiş, 7.3.1981 günlü karakolda verdiği ifadede Küçükköy'de bulunan Halk evine gidip gelirken sanık Hüseyin Dönmez'i tanıdığını ve Hüseyin Dönmez'in kendisini himayesine alarak Küçükköy bölgesinde çeşitli yerlere yazı yazmak ve pankart asmak emrini verdiğini, kendisiyle Şemsipaşa mahallesinde Gönen adlı kahvehane ile karşısındaki Sabahçı kahvesinde buluştuklarını, emri burada alıp Hüseyin Dönmez'in Gaziosmanpaşa İGD sorumlusu olduğunu ifade etmiş, savcılık ifadesinde ise; emniyet ifadelerinin doğru olmadığını ve suçları inkarla sadece Plevne Lisesi mezunlar derneğine Veli Yavuz ile birlikte gittiğinde Mustafa Zeka'yı tanıdığını, bu dernekte ilerici liseliler derneği rümuzları bulunduğunu, Hüseyin Dönmez'in ablasının lise arkadaşı bulunduğunu o münacebetle tanıdığını; ikrar ifadesinin baskıyı dayalı bulunduğunu ileri sürmüş, askeri hakimde ve duruşmada da suçu kabul etmemiştir.
Sanık Mehmet Cihangir 3.4.1981 günlü emniyet ifadesinde, Hasan Karakaş ve Nazif Kurtulmuş adındaki şahıslarla İGD hareketini yürütmek için komite kurduklarını, kendi görevinin aidat toplamak, Hasan Karakaş'ın örgütleme, Nafiz'in ise eğitim işi olduğunu, Veli Yavuz, Mustafa Kart ve Ali Aydın isimli kimselerle irtibat kurduklarını, duvarlara "Kemal Türkler'in hesabını soracağız, 28-29 Ocak tarihlerinde de 15'leri unutmadık İGD" rumuzlu yazılar yazdıkları 7.3.1981 günlü karakol ifadesinde ise İGD görüşünde olup İGD.nin sorumlusu Hüseyin Dönmez'in verdiği emir üzerine kendi arzularıyla Küçükköy Sokullu-Mehmetpaşa Caddesine 15 leri unutmadık ibareli bombasız pankart astıklarını ve olayın 12 Eylül'den sonra olduğunu, Hasan Karakaş, Mustafa Kart ve Aydın Serin ile aynı kahvede buluştuklarını ve Savcılık ifadelerinde ise, her iki emniyet ifadesini kabul etmediğini, Veli Yavuz hariç diğer sanıkları tanımakla beraber İGD.li olmadığını, yazı da yazmadığını ve yazılan pankarttan haberi olmadığını söylemiştir.
Sanık Nazif Kurtulmuş ise 27.3.1981 günlü emniyette verdiği ifadesinde Hasan Karakaş ve arkadaşlarının tesiriyle 1981 yılında İGD. sempazitanı olduğunu, 6.2.1981 günü Hasan Karakuş, Mehmet Cihangir ve Aydın Serin ile birlikte Cumartesi pazarında pankart asmaya karar verip yerini tesbit ettiklerini ve birlikte malzemelerini temin edip evlerinin altında kendilerine ait boş dükkanda (28-29 Ocak 921. Mustafa Suphi'yi unutmadık, 15'ler aramızda-İGD) yazısını beş üzerine yazıp çıta da çıkarak ve bomba süsü verilmiş teneke kutuyu da gazete kağıdına sarıp bağladıktan sonra Sokullu-Mehmetpaşa Caddesiyle Gaziosmanpaşa Caddelerinin keşiştiği kavşaktaki pazar direklerine asarak kaçıştıklarını, bu olaydan 3 hafta evvelde Vefa Polraz Lisenin alt tarafındaki evlerin duvarlarına arkadaşlarıyla birlikte İGD rumuzlu yazılar yazdıklarını ifade etmiş, Savcılık ifadesinde ise emniyet ifadesini kabul etmediğini, baskı altına alındığını, kendisinin Orhan Yüksel adında mahalleden tanıdığı arkadaşını ihbar ettiğini, zira kendisini nezarette iken gördüğünde baskı karşısında bildiklerini söylemeye mecbur kaldığını ve bu arada kendisinin de ismini verdiğini, ifadeyle buna rağmen suçsuz olduğunu ifade etmiştir. Hakimlik ifadesinde ise emniyet ifadesinin doğru olduğunu söylemiş, mahkemede de suçu inkar etmiştir.
Anılan pankartla ilgili olarak soruşturma evrakında önce İbrahim Çakıroğlu adında tanık olarak ifadesi mevcut olup eşkal tarif ettiği görülmüş ve Savcılıkça çağrıldığında arkadan gördüğü için resimleri dahi gösterilme yüz itibariyle tanıyamıyacağını söylemiş, sahiplerinin tanımasının daha münasip olduğunu ileri sürmüş ve bunun üzerine emniyete yazılar yazı ile olayın cereyan ettiği yerdeki pamarcılardan devamlı olanların tesbitiyle ifadelerini alınması istenmiş ve emniyetçe dinlenen Hüseyin Tıkız, Ahmet Çelik, Hüseyin Cüran, Fettah Femiryürek ve İsmail Kaya, pankart asılırken işleriyle meşgul olduklarını, ilgilenmediklerini ve içlerinden Ahmet Çelik iki kişinin 50 metre uzaklıkta arkaları dönük kaçarlarken gördüğünü ifade etmiştir. Muhbire sanıkların resimleri gösterildiğinde, sanıkların yüzlerini görmediğimizi teşhis edemeyeceğini söylemiştir.
Sanıkların bu ikrarlarına dayanak askeri savcı askeri hakimden tutuklanmaları için karar istemiş, askeri hakim 26.3.1981 tarihli kararıyla; sanıkların üzerlerine atılan suçu işlediklerine ilişkin ikrarlarından başka delil bulunmadığından onları salıvermiştir.
Askeri savcı bu karara itirazda bulunmuş, itirazı inceleyen askeri yargı hakimi,
Yapılan incelemede İbrahim Çakıroğlu isimli bir şahsın ihbarı üzerine sanıklardan Hasan Karakaş'ın ele geçirildiği, bunun ifadesinden faydalanılarak diğer sanıkların ele geçirildikleri, bununla ilgili olarak 4.3.1981 tarihli zabıt varakasının tanzim edildiği, sanıkların hazırlıkta polise verdikleri ifade de eylemlerini ikrar ettikleri, Askeri Savcılıkta suçlamaları kabul etmedikleri anlaşılmıştır.
Evrak arasında herhangi bir yüzleştirme zaptına rastlanılmamıştır. Bu nedenle;
Dosyada mevcut olay zabıt varakası ile ihbarda bulunan şahsın yüzleştirme işleminin yapılabilmesi bakımından 353 sayılı Kanunun 71/A.B.D. maddeleri gereğince sanıklar Hasan Karakaş, Mehmet Cihangir, Mustafa Kart, Aydın Seri, Veli Yavuz ve Hüseyin Dönmez'in TCK.nun 141/5,313,536. maddelerine aykırılık fiillerinden dolayı aleyhlerinde tutuklanmalarını gerektirir yeterli sebepler bulunduğundan TUTUKLANMASINA, yeteki kadar gıyabi tevkif müzakkeresi düzenlenmesine 30.3.1981 tarihinde karar vermiş, sanık Mehmet Cihangir 10.4.1981, sanık Nazif 22.6.1981, sanık Hasan ise 19.6.1981 tarihinde yakalanarak gıyabi tevkif müzekkereleri vicahiye çevrilip tutuklanmışlardır.
Yapılan yargılamada sanıkların tahliyelerine 30.6.1981 tarihinde karar verilmiştir.
Askeri mahkeme; sanıklar hakkındaki delilin yapılan ihbar sonucu emniyetçe yürütülen soruşturmada her nasılsa şüphe üzerine karakola celp edilen sanıkların alınan ifadelerindeki ikrardan ibaret bulunduğunu, askeri savcıya sevk edilen sanıkların bu aşamada alınan ifadelerinde ikrarlarının cebir ve tazyike dayalı olduğunu, ileri sürdüklerini, pankartın asılı olduğu yerde pazarcılık yapan tanık Hüseyin Tıkım, Ahmet Çelik, Hüseyin Gülman, Fettah Demiryürek ve İsmail Kaya dikkat etmedikleri için pankart asanları görmediklerini, bu nedenle teşhiste bulunamayacaklarını beyan ettiklerini, açıkladıktan sonra,
Sanıkların hazırlık ikrarlarının hangi hallerde, delil olarak kabul edilebileceği gerek CMUK.247 ve gerekse 353 sayılı Yasanın 156. maddesince açıkça belirtilmiştir. Emniyetteki ikrarların kuvvetli ve inandırıcı yan delillere dayanmadıkça müsnet suçların sübutu için yeterli sayılamayacağını ileri sürerek, sanıkların müsnet suçları işlediklerine ilişkin mahkumiyetlerine yeterli yasal, kesin ve inandırıcı sübut delilleri elde edilemediğini ve mevcut şüphenin sanıklar lehine yorumlanacağını belirterek delil yetersizliğinden sanıkların beraetlerine oybirliğiyle karar vermiştir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere sanık davacıların tazminat isteğine esas alan işlemlere "tutuklanmalarına" kendi ihmal veya kusurlu hareketleriyle sebebiyet vermedikleri görülmektedir. Zira davacı sanıklar her aşamada bir savunma yolu olarak kabul edilmesi gereken sorgularının sadece emniyetteki bölümünde dava konumu pankartı astıklarını ikrar etmişler, diğer aşamalarda bu ikrarın manevi baskı ve zora dayalı olduğunu savunmuşlardır.
Sanıklar hakkında ihbarda bulunan İbrahim Çakıroğlu pankartın 2 kişi tarafından asıldığını bildirdiği halde, dört sanığın ikrarı alınmıştır. İradi olmadığı savunulan bu ikrarın maddi olaylar ve yan delillerle doğrulanmadığı, beraat kararının geçerli olmayan bu ikrara dayalı bulunduğu anlaşılmaktadır.
466 sayılı Yasanın 4/2. maddesinin geçici komisyon tarafından hazırlanan gerekçesinde "tazminata sebebiyet verme konusuna değinilirken "sanık kasıtlı bir hareketi yahut ağır bir kusur veya ihmali ile tasarının birinci maddesinde yazılı işlemlerden birinin yapılmasına sebebiyet verebilir. Mesela (Bir yakınını kurtarmak maksadıyle şüpheyikendi üzerine çekmek için bir takım deliller uydurarak suçlu olduğu kanaatini yaratan bir sanığın hareketi gibi) Bu ahvalde bu kimseye tazminat ödenmesini gerektiren hiç-bir sebebin olmadığı "vurgulanmaktadır.
Hal böyle olunca davacıların tazminat isteğine esas olan tutuklanma işlemine kendi kusurlu veya ihmali hareketleriyle sebebiyet vermedikleri görülmektedir.
Bu itibarla direnme hükmünün davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan Üyeler; yerel mahkeme kararında açıklanan direnme nedenlerinin yerinde olduğunu belirterek onama yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme hükmünün istek gibi bozulmasına, depo paralarının geri verilmesine, 10.12.1984 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini