Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1984/7.299
K:1985/104
T:18.02.1985
  • 6570 SAYILI YASAYA AYKIRI DAVRANIŞ
* ÖZET:6570 sayılı Yasanın yasak eylemleri belirleyen 15. maddesinde: "Kirala yan 7. maddenin b, c, d bentlerinde yazılı sebeplerden dolayı tahliye ettirdiği gayrimenkulu mücbir sebep olmaksızın 3 sene müddetle eski kiracısından başkasına kiralayamaz" hükmü yer almaktadır. 7. maddenin (a) bendine dayanılarak yapılan tahliyelere ilişkin olarak 15. maddede bir yasaklama yoktur. Bu nedenle sanığın eylemi suç oluşturmaz.
(6570 s. GKK. m. 7/a, b, c, d, 15)
6570 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Sadık'ın beraatine dair (Bartın Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 17.5.1982 gün ve 492 119 sayılı hüküm, müdahilin temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 23.6.1983 gün ve 150 - 197 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün onanması istemini bildiren 30.5.1984 gün ve 7-5297 sayılı tebliğ namesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
6570 sayılı Gayrimenkul Kiralan Hakkındaki Kanunun 15 ve 16: maddesine aykırı davranışta bulunmaktan sanık Sadık'ın eyleminde suç unsurları oluşmadığı gerekçesiyle verilen beraat hükmünü Özel Daire: (Sanığın mahkeme kararına dayanarak icra emri ve ihtiyaç sebebiyle tahliye ettirdiği evi 6570 sayılı Kanunun 15. maddesinde yazılı 3 yıllık süre geçmeden kiraya verdiği anlaşılmasına göre aynı kanunun 16. maddesinde yazılı suç oluştuğu gözetilmeden mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi), isabetsizliğinden oybirliğiyle bozmuştur.
Yerel mahkeme ise; tahliye davası tarafların Sulh Hukuk Hakimliğinde sulh olmalarıyla sonuçlandığım, ihtiyaca dayanan bir kararın mevcut olmadığını; karar mevcut olmayınca icraen ve cebren tahliyeden de söz edilemeyeceğini, davalının sulh yolu ile kabulünün 6570 sayılı Yasanın 7/a bendindeki bir tahliye taahhüdünü içerdiğini, bu nedenle anılan Yasanın 15. maddesindeki suç unsurlarının oluşmadığını, bu maddenin 7/b maddedeki eylemi içerisine aldığını ileri sürdükten sonra, diğer taraftan tahliye olunan dairenin kiraya verilmeyip aynı apartmanın bir nolu dairesinde oturan şahısla kira alınmaksızın yaşlı anne ve babasını oturtmak üzere değiştirildiğini anne ve babanın 1 nolu dairede, tahliyeye konu 5 nolu dairede de 1 nolu daire kiracısının oturmaya başladığını, böylece eylemde suç unsuru ve kastının bulunmadığını açıklayarak önceki hükümde direnmeye karar vermiştir.
Dosya içeriğine göre sanık maliki bulunduğu daireyi oğlunun konut ihtiyacına dayanarak kiracısı müdahilin tahliyesi için Bartın Sulh Hukuk Mahkemesi'ne 30.9.1978 tarihinde tahliye davası açmıştır.
Taraflar tahliye davasının ikinci oturumunda tahliye hususunda anlaşmışlardır. Yani davalı daireyi 30.6.1981 tarihinde tahliye etmeyi kabul etmiştir. Buna karşılık davacı vekili de masraf ve ücreti vekalet almayacağını kabul etmiştir.
Sulh hukuk mahkemesi bu kabullere dayanarak aynı tarihte konutun tahliyesine karar vermiştir.
Davalı sulha riayet etmemiş, kabulü veçhile evi 30.6.1981 tarihinde boşaltmamıştır.
Davacı sanık vekili tahliye hususunda 16.7.1981 tarihinde Bartın İcra Memurluğu'na takip talebinde bulunmuş, davalıya icra emri 21.7.1981 tarihinde tebliğ olunmuştur. icra İflas Yasası uyarınca davalı 7 gün içinde evi boşaltmamış, bu arada alacaklı vekili ve borçlu 6.8.1981 günü icra memurluğuna başvurarak evin 24.8.1981 tarihinde tahliyesi hususunda anlaşmışlar ve davalı 24.8.1981 tarihinde evi tahliye etmiştir.
Davacı sanık 4 gün sonra daireyi 28.8.1981 tarihinde aylığı 7.000 liradan Yusuf isimli kişiye kiralamıştır.
Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere taraflar sulh hukuk mahkemesinde tahliye hususunda anlaşmışlar, mahkeme bu anlaşmayı koşullarıyla birlikte sadece tesbit etmiştir. Verilen bu karar 6570 sayılı Gayrimenkul Kiralan Hakkındaki Kanunun 7/b maddesinde yazılı "Gayrimenkulü kendisi veya eşi veya çocukları için mesken olarak kullanma ihtiyacının" kanıtlanması sonucu mahkemece verilen inşai nitelikte bir karar değildir. Mahkeme anılan Yasanın 7/a bendindeki "kiracı tarafından gayrimenkulün tahliye edileceği" yazı ile bildirilmiş olmasının tesbitini içeren bir karar vermiştir. Karar bu niteliği itibarıyla bir tesbit karandır. Davacı 7/a madde uyarınca icra dairesine başvurarak davalının tahliyesini isteyebilecektir.
6570 sayılı Yasanın yasak eylemleri belirleyen 15. maddesinde (Kiralayan 7. maddenin b, c, d bentlerinde yazılı sebeplerden dolayı tahliye ettirdiği gayrimenkulü mücbir sebep olmaksızın 3 sene müddetle eski kiracısından başkasına kiralayamaz) hükmü yer almaktadır. 7. maddenin (a) bendine dayanılarak yapılan tahliyelere ilişkin olarak 15. maddede bir yasaklama yoktur.
Hal böyle olunca sanığın eyleminde suç unsurlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla beraate ilişkin direnme hükmünün katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan Üyeler:
Davalı tahliye hükmüne rağmen süresinde boşaltma yoluna gitmemiş ve sanığın bu kez 2.7.1981 günü tebliğ ettirdiği icra emri üzerine kiralananı boşalttığı ve sanığı bilahare daireyi oğluna tahsis etmeyip, eski kiracıya teklif yapmadan başkasına kiraya verdiği anlaşılmakta ve bunu takiben vaki şikayet üzerine, sanık hakkında açılan ceza kovuşturmasında yerel mahkemenin tarafların Sulh Hukuk Mahkemesince sulh olmaları nedeniyle 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Yasasının 16. maddesinde yazılı öğelerin oluşmadığı, kanısı ile sanığın beraatine karar verildiği görülmektedir. Diğer bir anlatımla tarafların sulh olmaları suçun tekevvününe engel olucu sebep olarak mütalaa edilmiş ve bu görüş çoğunluğu düşüncesine uygun bulunmuştur.
(Sulh) Hukuk Yargılamaları Usul Yasasında ayrı bir müessese olarak düzenlenmemiş, ancak çeşitli yasalarda "sulh"den söz edilmiştir (Prof. Baki Kunı, Hukuk Mahkemeleri Usulü sh. 570). Böyle olmasına karşın davada feragat ve kabul gibi "sulh"da taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözen bitirici bir hukuki müessese olarak kabul edilmiş ve feragat ile kabul hallerinde yapılacak işlem yasada gösterilmiş olmasına rağmen, sulh için izlenecek yol gösterilmemiş olduğundan bunun bir anlaşma olarak mütalası uygun bulunmuş. tur. Gerçi sulh hallerinde tarafların dava dışındaki bir menfaati anlaşmaya dahil etmeleri olanağı varsa da, davaya dahil kısımlar üzerinde çözüme ulaşan anlaşmalar bakımından sebebin ortadan kalktığı sayı ileri sürülemez.
Olayımızda davalı, konut gereksinmesine davalı tahliye davasını kabul etmiştir. Tahliyeye bu nedenle karar verilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95. maddesinde (feragat ve kabul, kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder) hükmü ile kabul sonucu verilen tahliye kararını inşai bir karar olduğu açıkça belirtilmiştir.
Gerek sulh ve gerekse kabul yargıya intikal eden uyuşmazlıkların bir çözüm biçimidir; diğer bir deyişle bitirici hükümdür.
Nitekim, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17.10.1968 gün ve 7229-7478 sayılı kararında aynen (Sulh sözleşmesi o sözleşme ile ilgili bulunan tarafların arasında meydana gelmiş uyuşmazlığın, taraflardan her birinin bazı haklarından fedakarlıkta bulunup, uyuşmazlığı ortadan kaldırmaları konusundaki irade beyanlarının birleşmesidir) biçimindeki içtihadı ile bizimde katıldığımız düşünce doğrultusunda konuyu açıklığa kavuşturmuştur.
Böylece uyuşmazlık, gerek kabul gerekse sulh yoluyla çözümlenmiş bulunsa, sebepte bir değişiklik bulunmadığından 6570 sayılı Yasanın 16. maddesinde yer alan diğer suç öğelerinin de mevcut olduğu dikkate alınarak oluşan suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerekeceği ciheti Özel Daire bozmasının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, bu nedenlerle beraate ilişkin direnme hükmünün bozulması yolunda oy kullanmışlardır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme hükmünün istek gibi (ONANMASINA), depo parasının gelir yazılmasına, 18.2.1985 gününde üçte ikiyi geçen çoğunluk da karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini