 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/53
K: 1984/236
T: 18.06.1984
DAVA : Gündüzün mesken masuniyetini ihlal, ızrar ve ihkakı hak suçlarından sanıklar S.Z.ve arkadaşlarının yapılan yargılamaları sonunda; mesken masuniyetini ihlal ve ızrar suçlarından beraatlarına, ihkakı hak suçundan muhakemenin durmasına dair İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 22.10.1981 gün ve 265-937 sayılı hüküm, müdahil vekilinin temyizi üzerine YArgıtay 6. Ceza Dairesince incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 22.2.1983 gün ve 86-100 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil vekili tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 23.1.1984 gün ve 6-3888 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Kendiliğinden hak alma suçundan sanık S.Z. ve arkadaşlarının İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesinden yapılan yargılamaları sonunda CMUK.nun 253/4. maddesi uyarınca yargılamanın durdurulmasına dair verilen kararı, müdahil vekilinin temyizi üzerine inceleyen Özel Daire :
"Dosyaya ve duruşma tutanakları münderecatına kararın dayandığı gerekçe ve takdire göre müdahil vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Yargılama sırasında suçun TCK.nun 308/1 maddesine uygun kendiliğinden hak alma niteliğinde olduğu anlaşıldığına göre, 2370 sayılı Kanunla değişik TCK.nun 119. maddesi uyarınca gereğinin mahkemece yerine getirilmesi gerekirken, yazılı şekilde yargılamanın devamına ve dosyanın C. Savcılığına tevdiine karar verilmesi" isabetsizliğiyle bozmuş,
Dosyanın gönderildiği yerel mahkeme; sanıklara yükletilen kendiliğinden hak alma suçunun iddianamede mevcut olup yargılama sırasında meydana çıkmadığı, iddianamenin 2370 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlendiği, bu itibarla TCK.nun 119. maddesi uyarınca yapılması gereken işlemin C. Savcılığına yerine getirilmesi icap ettiğini ifade ile bozulan hükümde direnmiştir.
İncelenen dosyaya ve delillere göre;
Müşteki (E.S.)'in arkadaşı Dr. (M.O.) ile birlikte sanıklardan (S.Z.)'ye ait evi 1978 yılında kiraladıkları, Dr. (M.)'un İşviçre'ye 10 ay kalmak üzere gittiği, (S.)_'nın evi boşaltmaları için kendilerine teklifte bulunduğu, ancak bunu kabul etmedikleri, kendisinin bulunmadığı bir sırada muhtemelen 8.9 Ağustos gecesi sanıkların eve girip eşyalarını çıkartıp apartman holüne bırakmak suretiyle müsnet suçları işlediklerini iddia ederek davacı olduğu,
17.2.1981 gün ve 12793-12795 sayılı iddianameyle, sanıkların gündüzün mesken masuniyetini ihlal, ızrar ve kendiliğinden hak alma suçlarından yargılanmalarının yapılmamasının istenildiği görülmüştür.
Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda mesken masuniyetini ihlal suçunun unsurları oluşmadığı ızrar suçu, hakkında mahkumiyete yeter delil bulunmadığından, bu suçlardan sanıkların beraatlerine, kendiliğinden hak alma suçundan açılan kamu davasında, suçun cezasının yalnız para cezasını gerektirir bulunmasından, TCK.nun 119. maddesine göre gereğinin C. Savcılığınca yerine getirilmesi için CMUK.nun 253/4. maddesi uyarınca yargılamanın durdurulmasına ve dosyanın C. Savcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire ile mahalli mahkeme arasındaki uyuşmazlık; TCK.nun 119. maddesi uyarınca yapılması zorunlu işlemin davaya bakan mahkemece mi, yoksa savcılık tarafından mı yerine getirileceği hususu oluşturmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Ceza Bölümü Genel Kurulunun 11.4.1983 gün ve 2-2 sayılı kararında özetle "iddianamede gösterilen suç vasfının duruşmada değişmiş olması sebebiyle eyleme uygun cezanın 2370 sayılı Yasanın 1. maddesiyle değişik TCK.nun 119. maddesi kapsamı içinde kaldığının anlaşılması veya C. Savcısının yasal zorunluğa rağmen bu madde uyarınca sanığa tebligat yapmadan dava açması durumlarında mahkemenin, sanığın sorgusunun yapılıp yapılmadığı koşulunu aramadan vereceği 10 günlük süre içinde ön ödemenin yargılama giderleriyle birlikte ödenmesi üzerine kamu davasını ortadan kaldırmaya karar vermesi gerekir" içtihadında bulunmuştur.
Yasa hükmü ve içtihadı birleştirme kararı karşısında, mahalli mahkemenin TCK.nun 119. maddesi uyarınca gereğini yerine getirmesi gerekirken, yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahalli mahkeme direnme kararının tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA 18.6.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.