 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/370
K: 1985/138
T: 11.03.1985
DAVA : Patlayıcı madde bulundurmak suçundan sanık Ferit Karabal'ın hükümlülüğüne dair KESKİN AĞIR CEZA MAHKEMESİNDEN VERİLEN 30.6.1983 gün ve 141-82 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 28.5.1984 2335-2998 sayılı ilamiyle BOZULMASINA karar verilmiştir.
C. Başsavcılığının, HMUK. 322. maddesi gereğince, Özel Daire kararının kaldırılarak, hükmün ONANMASI istemini bildiren 10.7.1984 gün ve 130 sayılı İTİRAZNAMESİYLE dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Patlayıcı madde bulundurmak suçundan sanık Ferit Karabal'ın TCK.264/5, 59, 31, 33 ve 2385 sayılı Yasanın 2. maddesinin uygulanması suretiyle, sonuç olarak altı yıl 3 ay ağır hapis ve 31.250 lira ağır para cezası ve fer'i cezalarla tecziyesine ilişkin hükmü, Özel Daire:
(Bir kısmını patlatarak kullandıktan sonra 20 adet dinamit lokumu ve teferruatı ile yakalanan sanığın, diğer patlıyıcı tahrip kalıbını gizlediği, böylece teslim amacına yönelik olumlu bir davranış içinde olmadığı, nitekim sözü edilen patlayıcının bir gün sonra re'sen yapılan aramada ele getirildiği anlaşılmakla, 2583 sayılı Yasadan yararlanması olanaksız görülmüştür.
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; Ancak, TCK.nun 264. maddesini değiştiren 2245 sayılı Yasanın gerekçesinde "... Terörist eylemlerin bir bölümünü oluşturan bu tür eylemlerin toplum huzurunda sağlanması bakımından etkin ceza yaptırımına bağlanması bir zorunluluk haline gelmiştir. Filhakika memnu olanlarda dahil olmak üzere bilumum silahlarla mermilerin memlekete sokulması, imali, satılması, satın alınması, taşınması ve bulundurulması fiilleri anılan 6136 sayılı Yasanın kapsamına dahil bulunmaktadır. Bu itibarla 264. maddenin 1. fıkrasındaki "memnu silah ve bunlara mahsus fişek" ibaresi metinden çıkarılmış ve ayrıca aynı maddenin 3 ve 4. fıkrası kaldırılmıştır. Maddenin cezası ise, 6136 sayılı Kanunun 1308 sayılı Kanunla değiştirilmesi keyfi yeti nazaşı itibare alınarak yeniden tanzim edilmiş ve bu suretle 264. maddenin cezaları ile anılan Kanunun cezaları arasındaki ahenk ve muvazene tesis edilmiş bulunmaktadır..." denilmiştir.
Uygulama maddesi olan TCK.nun 264. maddenin 5. fıkrasında vahamet sınırı kesin bir sayı ile belirtilmemiş, 6136 sayılı Yasanın 12 ve 13. maddelerinde olduğu gibi bunun takdiri mahkemeye bırakılmıştır. TCK.nun 264/5. madde ve fıkrasında "ruhsatsız bu gibi şeyleri bulunduranlar", "... bu şeylerin cins ve miktar itibarı ile vehamet göstermesi ...' "... bunların cinave miktarının önemsiz sayılması ve failinin ... tehlikesiz sayılması .. gibi ifadelerle takdire yaklaşma ve çıkış yolları vurgulanmıştır. Buna göre vehametin takdirinde yasanın esnek sınırı içinde kalmak gerekir.
Olayımızda sanık, inşaat müteahhitliği yaptığı dönemden arta kalan dinamitlerden 3-4 adedini köyden uzak tarlasında mevcut ziraate mani taşları parçalamak için kullanmış ve vaki ihbar üzerine 20 adet dinamit lokumu ve teferruatı ile yakalanmıştır. Bir gün sonra olay mahallinde yapılan aramada da taşlar arasında C/3 tahrip kalıbı ile ele geçirilmiştir. Bu oluş çerçevesinde, 1340 doğumlu, 8 çocuklu sanığın savunması da dikkate alındığında eyleminin TCK.nun 264. maddesinin 5. fıkrasının ilk cümlesi içinde düşünülmesi gerekirken, yasa düzenine uygun düşen bir vehamet takdiri ile 2. cümle uyarınca ceza tayini) isabetsizliğinden bozmuştur.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığınca;
(1-Sanık, elindeki patlayıcı maddelerden bir kısmını tarlasını temizlemek üzere patlattıktan sonra ihbar edilmesi üzerine yapılan aramada 20 ade 20cm. uzunluğunda dinamit lokumu, 16 adet kapsül, dinamit fitili ve 1 adet C - 3tahrip kalıbı ele geçirilmiştir.
2 - Bu patlayıcı maddelerin ve bilhassa tahrip kalıbının tahrip gücünün fazla olduğu, mahkemede dinlenen uzman bilirkişilerce belirtilmiştir. Ayrıca gerek mahkemece dinlenen bilirkişiler, gerekse Adli tıp Kurumunca patlayıcı maddelerin cins, miktar, patlama ve tahrip gücü yönünden vehamet arzettiği belirtilmiştir.
3 - TCK.nun 264. maddesinin 5. fıkrasının 2. cümlesi "mahkemece bunların cins, miktarının önemsiz sayılması ve failin meslek, kişilik ve ahlaki eğilimleri yönünden tehlikesiz sayılmasından söz edilmektedir. Burada patlayıcı maddenin vehamet arzetmemesi ile sanığın ahlaki yapısı birbirine bağlanmış olmasına göre, patlayıcı maddenin vehamet göstermesi halinde sanığın ahlaki eğilimlerinin artık dikkate alınması olanağı bulunmamaktadır. Başka bir deyişle patlayıcı maddenin vahamet arz etmemesi halinde sanığın ahlaki eğilimleri de olumlu ise daha hafif yaptırım içeren ikinci cümle uygulanabilecektir.
4 - Kaldı ki, taşaron ve müteahhit olarak iş yapan sanığa, patlayıcı maddeler, bu işlerle sınırlı olarak verilmiş olmasına göre; artan patlayıcı maddeleri gerekli yerlere iade etmeyerek alıkoyup, bu şekilde güveni kötüye kullanarak elde etmiş olması karşısında, ahlaki özelliklerinin olumlu olduğunu kabul etmek olanağıda bulunmamaktadır.
Bu durumda sanığın bulundurduğu patlayıcı maddelerin cins, miktar, patlama ve tahrip gücü yönünden vehamet arzettiği, vehamet bulunması halinde sanığın ahlaki eğilimlerinin dikkate alınmasına yasal olanak bulunmadığı, ayrıca patlayıcı maddelerin temin biçimine göre, sanığın ahlaki özelliklerinin olumlu bulunmadığı sonucuna varıldığından, Özel Daire bozma kararının kaldırılarak, Yerel Mahkeme hükmünün Onanmasına karar verilmesi) talep olunmuştur.
Görüldüğü gibi; olup ve sübuttu Özel Daire ile, C. Başsavcılığı arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmaktadır, uyuşmazlık konusu olan husus: sanığın bulundurduğu anlaşılan patlayıcı maddelerin "vahamet arzeder" nitelikte olup olmadığı hususudur.
Adli Tıp Kurumu Fizik İncelemeler İhtisas Dairesinin Balistik Şubesince düzenlenen raporda: Bu eşyaları toplu olarak bir arada vahamet arzeder niteliktedir) denilmekte, K.B. Mühimat Fabrikası Müdür Muavini Kimya Yüksek Mühendisi Bilirkişi hikmet Yaşar ve aynı yerde Teknik Başuzman Rasim Saylam, (yaptıkları açıklamalarda:) (Tahrip kalıbında bir kilogram üçyüz gram patlayıcı madde bulunmaktadır... mevcut bu maddelerle bir tahribat yapmak, yakmak, yıkmak ve öldürmek mümkündür... lokumlardan her biri miktarı kadar fabrika tezgahtarı bir trafo merkezini tahrip edebilir... (vahamet arz edeceği kanaatindeyiz) demekte ise;) sanıkla, ihbarla bulunan Hüseyin Bulut arasında husumet bulunmaktadır. Hüseyin Bulut'un "annesi ile bile konuşmayacak kadar ters ve aksi huylu bir kişi olduğu" zapta geçirildikten sonra, mahkeme huzurunda süregelen uygunsuz hareketleri nedeniyle, CMUK.nun 379. maddesi gereğince tutuklanmasına karar verilmiştir.
Olay günü, sanıkla yakalanan patlayıcı maddeler dinamit lokumlarından ibarettir. İhbarı yapan Hüseyin Bulut, C. Savcılığına verdiği ifadede; (sanık ve oğlunun militan olduğunu, tarlanın dinamit lokumunu gerektirecek bir durumu olmadığını) ısrarla ileri sürerek, sanığın tarlasında arama yapılmasını sağlamış, tahrip kalıbı bu arama sırasında ele geçirilmiştir. Dinamit lokumlarının kendisine ait olduğunu kabul eden sanık, tahrip kalıbının ihbarla bulunan tarafından tarlasına sonradan konulduğunu iddia etmektedir.
1340 doğumlu, sekiz çocuklu, inşaat müteahhitliği yapmış bir kişi olan sanık, olaydan önce kırıkkale İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı Binasını İnşaatını da yapmıştır." İnşaattan arta kalan dinamitleri, Ankara İl Jandarma Komutanından izin alarak bulundurduğunu" iddia etmektedir. Dinamitleri, tarlasındaki taşları temizlemek için kullandığı keşifle saptanmıştır.
Özel Daire kararında ayrıntılarıyla açıklanan sair hususlarla gözönünde tutulduğunda C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan 8. Ceza Dairesi Başkanı Y. Saim Gökçedağ ve diğer üyeler:
(Sanıkta; patladıktan sonra arta kalan patlayıcı madde miktarı 20 adet dinamit lokumu ve teferruatı ile tahrip gücü çok olan bir adet tahrip kalıbıdır.
Bu şeylerin cins, miktar, patlama ve tahrip gücü itibarı ile vahim sayılmaması na imkan yoktur. Nitekim dosya arasında bulunan Adli Tıp Kurumunun 28.1.1983 gün ve 2430-316 sayılı raporunda da bu maddelerin tümü nazara alındığında" vehamet arzeder" nitelikte olduğu belirtilmiş bulunmaktadır diyerek, Üyelerden M.Aksoy:
(Dosyadaki bilgilere göre tarlaya taş dökme meselesinden dolayı çıkan kavga sırasında müştekinin, sanığa ait 20 adet dinamit lokumu, 12 adet kapsulü kaçırıp, jandarmaya teslim ettiği olayda, sanığa çağrı ve uyarı yapılsaydı teslim etmiyecikti biçimindeki aleyhe olumsuz bir düşünceye yer verilemiyeceği, nitekim uyarı üzerine, sanığın 5 metre 10 cm. fiilin yerini bildirip toslimini sağladığı, tahrip kalıbının sanığa aidiyetinin anlaşılamadığı,
Özel Daire ve Ceza Genel Kurulunca benimsenen istikrar bulmuş yargısal görüşün bu yolda olması karşısında, 2305 Sayılı Yasaya eklenen 2583 Sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca Yerel Mahkeme hükmünün bozulması ile, CMUK.nun 322. maddesi uyarınca kamu davasının ortadan kaldırılması düşüncesiyle çoğunluğa katılmıyorum) diyerek, itirazın bu nedenlerle kabulü gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 11.3.1985 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.