 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/37
K: 1984/83
T: 18.01.1984
DAVA : Dolandırıcılık suçundan sanık (C.A.) ve (R.A.) beraatlerine Kemah Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 17.11.1982 gün ve 29-42 sayılı hüküm C.Savcısının temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince incelenerek 21.12.1983 gün ve 6177-9963 sayılı ilamı ile ONANMASINA karar verilmiştir.
C.Başsavcılığının CMUK.nun 322. maddesi uyarınca Özel Daire onama kararının kaldırılması ve hükmün bozulması istemini bildiren 18.1.1984 gün ve 16 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Dolandırıcılıktan sanık (C.A.) ve (R.A.) beraatlerine ilişkin karar, Yerel Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz olunmakla, Yargıtay 6.Ceza Dairesince incelenerek onanmıştır.
Bu karar karşı itiraz yoluna başvuran Cumhuriyet Başsavcılığı (Siverekli olan sanıklar (C.A.) (R.A.) ile hala firarda bulunan (N.A.)'nun koyun almak için Kemah ilçesine geldikleri otelde, kendileri gibi hayvan alışverişi yaptığı muhitçe bilinen (H.T.) tanışıp koyun almak için geldiklerini ortak olduklarını bildirdikleri muhiti tanıması nedeni ile köyleri ve satılık hayvanı bulunan köylüleri göstermesi ricasında bulunup, (H.T.) 1000 lira yevmiye ile kılavuz tuttukları, sanıklar (H.T.) öncülüğünde mağdurların köylerine gelip, yapılan pazarlık sonucu fiatta mutabakata vardıkları, ortak olduklarını söyledikleri buna mağdurları ve pazarlık sırasında etraflarına toplanan şahısları ve şahitleri inandırdıkları, mağdurlardan aldıkları koyunlar karşılığı sanık (N.A.)'nun her bir mağdura ayrı ayrı 1.450.000 liralık çek tanzim edip verdiği, mağdurların çeki (K) ile (R)'nın da imza etmeleri talebine karşılık (N.A.)'nun ortak olduğumuza göre farketmez diye cevap vermek suretiyle ortaklıklarına dair inancı pekiştirdiği bilahare tanzim olunup verilen çeklerin bankada karşılıklarının çıkmaması sonucu mağdurların dolandırıldıkları anlaşılmakta, mahkemecede o yolda kabul edilmektedir.
Olayımızda sanıklar (C.A.) ve (R.A.)'ın çek keşidecisi (N.A.)nun yanında bulundukları kendilerini ortak olarak tanıtan, sözleri ve hareketleri ile etrafa ortak olduklarına inandıran sanıkların firari olan (N.A.)'nun suçuna iştirak ettikleri aşikar olduğundan mahalli mahkeme kararının bozulması gerekli iken onanmasında isabet görülmemiştir.) biçimindeki gerekçesiyle Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkemenin beraat hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Türk Ceza Kanunun 503. maddesinde yer alan dolandırıcılık suçunun oluşması için bir kimseyi hulus ve saffetinden istifade ile kandırıcı nitelikte sanialar veya hileler yaparak hataya düşürülüp o kimsenin veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına haksız menfaat sağlanmış olması lazımdır.
Bu madde ile gösterilen suçun maddi ögesi "bir kimsenin hulus ve saffetinden (iyiniyetinden) yararlanarak kandırıcı nitelikte sanialar veya hileler yaparak hataya düşürmesiyle oluşur.
Manevi öğesi ise, bir kimseyi hataya düşürüp kendi lehine yarar sağlamak isteyen failin, bunu fiilen icrasından önce, hile ve saniaları (Başkalarını yanıltmak için kullanılan, aldatıcı vasıtalar) iyice tasarlamış ve tertiplemiş olmasıyla gerçekleşir.
Hemen ilave etmek gerekir ki failin bu eylemler sonunda haksız menfaat sağlaması da şarttır. Maddenin bu hükmü ve yapılan açıklamanın ışığı altında olayımıza baktığımızda; Dolandırıcılık suçundan dolayı çıkarılan gıyabi tutuklama müzekkeresi infaz edilemediği nedeniyle hakkında kamu davası açılmayan, Siverek ilçesine bağlı Yalankos köyü halkından olan (N.A.)'nun Diyadin ilçesi Ziraat Bankası şubesine başvurarak kendisinin canlı hayvan ticaretiyle uğraştığını Diyadin ilçesinde de aynı ticari ödemelerini bu hesaptan ödeyeceğini beyanla vadesiz bir hesap açtıracağını ve ticari ödemeleri bu hesaptan ödeyeceğini bu nedenle kendisine çek karnesi verilmesini istediği ve bu arada banka nezdinde geniş itibarı bulunan (Z.Ö.) adındaki şahsı devreye sokarak 250.000 liralık bir hesap açıp 25 yapraklı bir çek karnesi aldığı muhtelif tarihlerde bu hesaptan ödemeler yaptırıp, hesabı 72.500 liraya indirdikten sonra Elazığ Ziraat Bankası suçtan ödemeler yaptırıp, hesabı 72.500 liraya indirdikten sonra Elazığ Ziraat Bankası şubelerine "Başka kimseler tarafından ibraz edilen çekleri düzenlediği, olaya tekaddüm eden günlerde, Erzurum'da otobüs garajında, Eleşkirt ilçesinde askerliğini yapmakta bulunan akrabaları (C).'in ziyaretini Siverek ilçesinin Koçkar Köyü halkından sanıklar (C.A.) (R.A.) ile karşılaşınca, yanlarına giderek (Burada ne geziyorsuzun?) diye sorduğu, sanıkların da Eleşkirt'ten asker ziyaretinden geliyoruz.) diye söylemeleri üzerine, (Ben bu yöreye tek başıma gelmişim, biraz kuzu almışım. Bana yardım edin, birlikte götürelim.) diye teklife bulunduğu sanıkların biz yapamayız diye söyledikleri ancak kendilerine (biz hemşehriyiz. Bana yardım ediniz) diye söyleyip yalvarması ve ayrıca yövmiye 1000 lira teklif etmesi üzerine, sanıkların teklifi kabul ettikleri ve böylece anlaşmaya vardıktan sonra, Erzurum'dan hareketle Erzincan iline bağlı Kemah ilçesine giderek bir otele yerleştikleri firari sanık (N.A.) tanıştığı, ona kendisini hayvan tüccarı olarak tanıttıktan sonra (Ben bu muhitin yabancısıyım. Buradan bir miktar hayvan alacağım, sen bana hayvanların bulunduğu köy ve köylüleri göster) diye söylediği sonunda kendisi ile 1000 lira yövmiye karşılığında klavuzluk yapması hususunda anlaşmaya vardıktan sonra onun klavuzluğu ile kiraladığı bir otomobile çoban olarak ttuğu sanıklar da oldukları halde müştekiler (A.K.) ve (İ.A.) 'ın ikamet ettikleri Koçkar köyüne gittikleri, firari sanık (N.A.)'nun buradan klavuzun aracılığı ile adı geçen müştekiler de satılık kuzu bulunduğunu saptadıktan sonra müştekilerle temasa geçerek kuzu satın almak istediğini beyanla bizzat kendileri ile yaptığı pazarlık sonunda, bir adedi 6750 lira üzerinden 217'şer adet kuzu satın alması hususunda anlaşmaya vardığı ve kendilerine (hayvan bedelinin 14.500 lirasını peşin ödeyeceğim, gerisi için söze çek vereceğim) diye teklifte bulunduğu, müştekilerin de bu ödeme koşulunu kabul ederek kendisi ile birlikte Kemah Ziraat Bankasına gittikleri firari sanık (N).'in burada bakiye 2.000.050 lira için, 12.1.1982 ve 22.10.1982 vade tarihli 2 adet çek düzenleyerek müştekilere verdikleri, çekleri alan müştekilerin banka muhasebecisine göstererek usulüne uygun biçimde düzenlenip düzenlenmediğini sordukları, çekleri inceleyen muhasebecinin (bunlar şekil bakımından sağlamdır) diye söylemesi üzerine çeklerin karşılığının olduğu inancıyla çekleri kabul ettikleri, bunu müteakip köye döndükleri burada sanık (R.A.)ın çobanlığıyla köyden Kemah ilçesine getirildiği, sanık (C) ve (R)'nun burada kuzuları firari sanık (N)'e teslim etikten sonra Erzincan'dan ayrılarak Siverek'e döndükleri müştekilerin de (N) tarafından düzenlenen çekleri vadesinde bankaya tahsile koyduklarında, karşılıklarının mevcut olmadığını öğrenerek dolandırıldıklarından bahisle Cumhuriyet Savcılığına başvurdukları dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Müştekiler de Cumhuriyet Savcılığına verdikleri 22.2.1982 günlü şikayet dilekçelerinde sanıkların kendilerinin hulüs ve saffetinden yararlandıklarını ve kendilerine karşı kandırıcı nitelikte sania veya hileler yaparak hataya düşürdüklerini ileri sürmemişler, sadece çeklerin karşılıksız çıktığını ileri sürmüşlerdir. Cumhuriyet Savcısına verdikleri ifadelerinde de, (N.A.) adındaki şahsın karşılıksız çek vermek suretiyle kendilerini dolandırdığını beyanla yakalanıp cezalandırılmasını istemişler ve bu suretle şikayetlerini bu şahsa hasretmişlerdir.
Müşteki (A.K.) duruşmadaki ifadesinde, sanık (R.A.)'ın pazarlığa karışmadığını, sanık (C.A.)'in sadece pazarlıkta gayret sarfettiğini beyan etmiş daha sonra bu sanıkların da firari sanık ile birlikte hareket ettiğini söylemişlerdir.
Sanıklar ise müştekileri dolandırmadıklarını sadece hemşehrileri olan (N.A.)'nun ricası ve yalvarması üzerine kendisine çobanlık yaptıklarını beyan etmişlerdir.
Görülüyor ki, müştekiler dahi sanıklar tarafından dolandırıldığını ileri sürememişler ve şikayetlerini çeki düzenleyen (N.A.)'ya inhisar ettirmişler ve bu sanığın yakalanamaması üzerine son ifadelerinde, sanıkların onunla birlikte hareket ettikleri yolunda iddialar ileri sürmüşlerdir.
Öte yandan müştekiler dahi sanıkların "karşılıksız çekle kuzu satın alma" olayından yarar sağladıklarını ciddi bir biçimde ileri sürmemişlerdir.
Bu itibarla yerinde görülmeyen itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığının 18.1.1984 gün ve 16 sayılı itirazın REDDİNE 27.2.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.