 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/335
K: 1984/375
T: 12.11.1984
DAVA : Sanıklardan B. ve A.E.'ın kızları, diğer sanık M.E.'ın kızkardeşi olan S.E.'ı ailesinin, kendisiyle uzun bir süreden beri konuşup seviştiği S.Y. adındaki gence vermemeleri üzerine ona mektup göndererek kendisini kaçırmayı teklif ettiği ve aralarında vardıkları anlaşma uyarınca olay gecesi akşam yemeğinden sonra ana ve babasına "ben ütü yapacağı" diye söyleyerek yemek odasından evin diğer odasına geçtiği, burada bir süre kardeşlerinin önlüklerini ütüledikten sonra, saat 18.00 sırasında gizlice evi terkederek evlenmeye karar verdiği Sezai'nin babası M.A.Y.'in evine kaçtağı, kızlarının gecikmesi üzerine telaşa kapılan ana ve babasının, kızlarının eve ve müştemilatında olmadığını görünce, kendisini daha önce oğluna isteyen M.A.Y.'in evine kaçtığı kanısına vardıkları; sanık B.E.'ın av tüfeğini alarak yanına karısı Ayşe ve oğlu Mehmet olduğu halde M.A.Y.'in evine giderek kızlarını aradıkları, kızın burada olmadığını anlayınca buradan ayrılarak saat 21.00 sıralarında kızlarının S.Y.'in akrabası N.Y.'in evinde olabileceği düşüncesiyle buradada arama yapmak üzere bu eve doğru gitmeye başladıkları, sanıkların kendi evlerine doğru gelmekte olduklarını gören aynı aileden F.Y'in, sanıkların kızlarını aramalarına engel olmak amacıyla elinde av tüfeği olduğu halde önlerini keserek ateş etmeye başladığı, bu silahlı saldırıya bulunan F.Y.'e mukabil ateşte bulunduğu, yapılan bu müsademe sonunda; sanık B.E.'ın sol cururis bölgesinden, A.E.ın sağ uyluk üst iç yanından, M.E.'ın sol cururiste alt taraf ön yüzünden yaralandıkları, F.Y.'in ise sanık F.E.'ın attığı domdom kurşununun kalbi ve akciğeri parçalaması sonucu öldüğü anlaşılmıştır.
Yerel Mahkemenin de olayı böyle kabul edip, sanık B.E.'ın TCK.nun 448, 51/2, 59. maddeleri uyarınca hükümlülük kararı verdiği, bu kararı katılan ve sanık B.E.'ın temyizleri üzerine inceleyen Özel Daire de aynı görüşle onadığı görülmüştür.
Bir kez daha vurgilamak gerekir ki, olay gece saat 21.00 sıralarında cereyan etmiştir. Olay anını gören bir tanık mevcut değildir. Buna karşın sanıklar maktule hiçbir zaman ateş etmediklerini savunarak üzerlerine atılan suçlarını külliyen red ve inkar etmişlerdir.
Bu durumda, maktul F.Y. ile sanık B.E.'dan hangisinin önce ateş ettiğinin anlaşılamadığının kabulüyle, Yargıtay'ın bu konuyla ilgili yerleşen içtihadı da gözöünde tutularak olaya TCK.nun 51/2. maddesinin uygulanması gerekir.
Bu nedenle ilk silahlı saldırının maktulden geldiği saptanmadığına göre, TCK.nun 49/2. maddesinin sanık hakkında uygulanması olanaksızdır.
Bu itibarla yerinde bulunmayan itirazın reddine karar verilmelidir.