 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 1984/2-533
K. 1985/10
T. 14.01.1985
DAVA : Etkili eylem suçundan sanık Nadir'in hükümlülüğüne dair ( Çaycuma Sulh Ceza Mahkemesi )'nden verilen 28.2.1984 gün ve 366/96 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 24.10.1984 gün ve 8318-9301 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın, CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılması istemini bildiren 27.11.1984 gün ve 164 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Müessir fiil suçundan sanık Nadir'in, TCK.nun 64/1, 456/4, 457/1. maddeleriyle sonuç olarak 8000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, müeccel cezasının TCK.nun 95/2. maddesi uyarınca aynen çektirilmesine dair, Çaycuma Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü sanığın temyizi üzerine inceleyen Özel daire;
"Sanık hakkında bıçakla yaralamak suçundan verilen cezanın tür ve miktarına göre, CMUK.nun muaddel 305. maddesi gereğince hükmün temyiz kabiliyeti bulunmamakta ise de, bu kararla çektirilmesine karar verilen Çaycuma Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilen 12.4.1982 tarih ve 1981/1337 esas 1982/309 karar sayılı kararda 647 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmü uygulanmış olup, hükümde temel ceza olarak hürriyeti bağlayıcı cezanın da uygulandığı anlaşılmakla kararın temyiz kabiliyeti bulunduğu kararlaştırıldıktan sonra yapılan incelemede;
Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
Aynen çektirilmesine karar verilen müeccel ceza hükmünün kesinleşme tarihi tahkik edilmeden ve son suçun hüküm tarihinde kesinleşmiş olup olmadığı tesbit edilmeden eksik soruşturmaya dayanılarak hüküm kurulması" isabetsizliğiyle bozmuş,
Bu karara C. Başsavcılığı;
"Mahkemece verilen hükmün esası CMUK.nun 305/2-1 ve 5435/3. maddeleri uyarınca kesin olmakla birlikte, hükmün TCK.nun 95/2. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümü önceki ertelemeli cezanın tür ve miktarı itibarıyla temyizi kabul bulunması nedeni ile bu yönü ile temyiz incelemesi yapılabileceği olgusundan hareket eden 2. Ceza Dairesi'nin mezkur kararıyla, hükmün sadece bu bölümü bozulmakla kalmamış, CMUK.nun 320. maddesinin sınırları aşılarak hükmün esasının da incelenmesi sonucu tümüyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bu nedenle oluşan yasaya aykırılığın giderilmesi için 2. Ceza Dairesi'nin kararının kaldırılması'nı ve temyiz inceleme isteğinin reddine karar verilmesini itirazen talep etmiştir.
İncelenen dosyaya göre:
Sanık Nadir ile hakkındaki hüküm temyiz olunmayan sanık Yılmaz'ın olay gecesi müşteki Hayrettin'le kavga yapıkları ve sanık Nadir'in bu kavga sırasında müştekiyi kalçasından bıçakla üç gün işinden kalır derecede yaraladığından sanık Nadir'in TCK.nun 456/4, 457/1, sanık Yılmaz'ın TCK.nun 464/2. maddeleri uyarınca tecziyeleri için, 5.4.1983 gün 344-151-107 sayılı iddianameyle kamu davası açıldığı,
Çaycuma Sulh Ceza Mahkemesi'nin 28.2.1984 gün 236/96 sayı ile;
1 - Sanıkların TCK.nun 64/1 delaletiyle 456/4. maddesi uyarınca 2248 ve 2790 sayılı Kanunlar da gözönünde bulundurularak takdiren 6000'er lira ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına,
2 - Sanık Nadir hakkında suçu silahla işlemekten dolayı TCk.nun 457/1. maddesi uygulanarak cezası takdiren 1/3 artırılarak 8000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına,
3 - Sanık Nadir'in geçmiş sabıkası nedeniyle cezanın ertelenmesine yer olmadığına,
4 - Sanık Nadir hakkında verilmiş Çaycuma Sulh Ceza Mahkemesi'nin 12.4.1982 gün ve 1981/1337 E. 1982/309 K. sayılı tecili mahkumiyet cezanın TCK.nun 95/2. madddesi uyarınca aynen çektirilmesine,
5 - Sanık Yılmaz hakkındaki cezanın 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmesine,
6 - Suçta kullanılan ve emanet alınan bıçağın, zoralımına, dair karar verildiği,
Bu kararın sanık Nadir'in temyizi üzerine Özel Dairesi'nce incelenerek yukarda açıklanan nedenle bozulduğu,
Aynen çektirilmesine karar verilen mahkumiyetin 6831 sayılı Kanunun 91/, 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 1700 lira ağır para cezasından ibaret olduğu, görülmüştür.
Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, temyize tabi tecilli cezanın aynen çektirilmesini de ihtiva eden ve kesin olarak verilmiş olan son hükmün sanığın temyizi üzerine incelenip incelenemeyeceğidir.
CMUK.nun 253. maddesi, "Duruşmanın sona erdiği tefhim olunduktan sonra hüküm verilir.
Sanığın beraatine veya mahkumiyetine, davanın reddine veya düşmesine ve muhakemenin duruşmasına dair kararlar hükümdür..." demiş,
Aynı Yasa 305. maddesi ise "Ceza mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir." ilkesini koymuş, bu ilkeye aynı maddede;
"1 - Üç bin liraya kadar ( üçbin lira dahil ) para cezasına dair hükümler,
2 - Yukarı haddi altıbin lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3 - Bu kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,
Temyiz olunamaz" diyerek istisna getirmiş,
5435 sayılı Kanunun 3. maddesi de para cezalarındaki artışın suçun nev'ine, görev ve yetki tayinine ve kanun yollarına müracaata taallluk eden hükümlere dokunmayacağı açıklanmıştır.
Bu hükümler karşısında son hükümle sanığa tayin olunan ceza, miktarı itibarıyla başlı başına temyiz incelenmesine tabi olamayacaktır. Ancak aynı hükümle sanığın tecilli cezasının da infazına karar verilmiştir. Bu ceza ise hürriyeti bağlayıcı cezadan dönüşmüş olmakla bidayette temyizi mümkün kararlardır. Bu cezanın ( aynen çektirilmesine ) dair verilen kararın kesin nitelikte olduğuna dair CMUK.nun 305. maddesinde bir açıklık bulunmamaktadır. Ana kural doğrultusunda, bu kararın da temyiz incelemesinin yapılacağını kabul etmek gerekir. Aynı eylem nedeniyle ve koşulları oluştuğu için TCK.nun 95/2. maddesiyle bir bütün haline gelen kararı bölerek incelemeye tabi tutmak mümkün değildir. Aksihal hüküm ve infaz kargaşasına neden olur.
Bu görüşün, hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen TCK.nun 95/2. maddesiyle kurulan, 6085 sayılı Yasanın 60/E maddesi uyarınca ehliyetnamenin geri alınmasına değinen, 10.000 lirayı aşan tazminat ve müsadere kararlarını da birlikte getiren tüm para cezalarının temyizi mümkün kararlardan sayıldığı ve bu şekilde uygulama yapılmakla benimsendği ve içtihatlara girdiği görülmektedir.
Bu itibarla, C. Başsavcılığı itirazında ileri sürülen gerekçe yerinde değilse de; aynen çektirilmesine karar verilen ceza, hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilme ağır para cezası ve son hükümdeki ceza da yalnızca ağır para cezasından ibaret olduğundan ve bu halde TCK.nun 95/2. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden itirazın bu yönüyle kabulüne ve müdahilli mahkeme hükmünün bu sebepten bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere tecilli cezayı aynen çektirmede TCK.nun 95/2. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden C. Başsavcılığı itirazının bu sebepten kabulü ile mahalli mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 14.1.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.