Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/2-217
K: 1984/295
T: 1.10.1984
  • ERTELEME ( Yasal ve Yeterli Bir Gerekçenin Nasıl Olması Gerektiği )
  • KANUN MADDESİNDE YER ALAN LAFIZLARIN TEKRARINDAN OLUŞAN GEREKÇE ( Yasal ve Yeterli Olmadığı-Ertelememe Gerekçesinin Nasıl Olması Gerektiği )
  • ERTELEMEME GEREKÇESİ ( Nelere Değinmesi Gerektiği-Sadece Kanunda Yer Alan İbarelerin Tekrarından İbaret Bir Gerekçenin Yeterli Olmadığı )
647/m.4,6
765/m.89
DAVA : Müessir fiilden sanık Şükrü'nün hükümlülüğüne dair ( Midyat Sulh Ceza Mahkemesi )nden verilen 28.10.1983 gün ve 3-308 sayılı hüküm, sanık ve C. Savcısı'nın temyizleri üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nce incelenerek 5.4.1984 gün ve 2973-3707 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın, CMUK.nun 322. maddesi uyarınca Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün onanması istemini bildiren 26.4.1984 gün ve 72 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Müessir fiil suçundan sanık Şükrü'nün, TCK.nun 456/4, 457/1; 647 sayılı kanunun 4. maddeleri uyarınca sonuç olarak 8000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına cezasının ertelenmesine yer olmadığına dair Midyat Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü Mahalli C. Savcısı ve sanığın temyizi üzerine inceleyen özel Daire:
"Sair itirazlar yerinde görülmemiştir. Ancak:
Sanığa müessir fiil suçundan tayin olunan hapis cezası 647 Sayılı Kanun' un 4. maddesi gereğince para cezasına çevrildiği halde, bu maddenin uygulanma gerekçesi bu kez tersine değerlendirilerek yasal ve yeterli olmayan bir gerekçe ile tecile mahal olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğiyle bozmuş,
Bu karara karşı C Başsavcılığı :
"a - Yerel Mahkeme, 647 Sayılı Kanun'nun 4. maddesini uygularken, hiçbir gerekçe göstermeden hapis cezasını paraya çevirmiş ve böylece 4. maddenin uygulanmasıyla 6. maddenin uygulanmaması arasında herhangi bir çelişkili durum meydana gelmemiştir.
b - Mahkemece, sanığın cezası ertelendiği takdirde ( bir daha suç işlemeyeceği kanısına varılmadığından cezasının teciline yer olmadığına ) karar vermiştir. Gösterilen gerekçe sanığın kişiliğine bağlı nedenleri içermekte ve bu nedenle değerlendirilerek ertelemeye mahal olmadığına karar verilmektedir. Her ne kadar Yerel Mahkeme, sanığın geçmişteki hali ve ahlaki temayüllerinden bahsetmemiş ise de, cezasının ertelenmediği takdirde bir daha suç işlemeyeceği kanısına varmış bulunmakta, bu nedenle de cezasını ertelememektedir. Hakim dosya içeriğine ve sanığın duruşma sırasında anlaşılan haline uygun bir şekilde takdir hakkını kullanmıştır. Mahkemece edinilen kanaat objektif mahiyette bir kanaat olup, takdir yetkisini kanun anlamına uygun olarak kullanmıştır. Karardaki gerekçe yasal bir gerekçedir.
Bozma kararı kaldırılarak Yerel Mahkemece kararının onanmasına karar verilmesi talep olunur ) gerekçesiyle itirazda bulunmuştur.
İncelenen dosyaya ve delillere göre; müşteki Muhittin ile sanık Şükrü'nün aralarındaki bir alacak meselesinden Midyat İlçe Merkezi'nde kavga ettikleri ve bundan iki gün sonra da köyde yapılan bayram şenliklerinde karşılaştıklarını aynı sebepten tartışmaya başladıkları, tartışmaya yakınlarının da katılımlarıyla oluşan kavga sırasında sanığın elindeki bıçakla müştekinin başına vurarak saçlı deride yaralar meydana getirerek onu 5 gün iş ve gücünden bırakır, 10 günde iyileşir derecede yaraladığı, suçun sübutu yönünden herhangi bir uyuşmazlık çıkmadığı, erteleme konusunda gösterilen gerekçenin yasal olup olmadığının uyuşmazlığı oluşturduğu görülmüştür.
1961 Anayasası'nın yürürlüğe girmesinden önce 1924 Anayasası ve CMUK.nun 32. maddesinde benzer bir hüküm bulunmaması nedeniyle erteleme isteğinin reddi halinde mahkemelerin kararlarında gerekçe gösterme zorunluluğu aranmazken mülga 1961 Anayasası'nın 135/son, ( 1982 Anayasası'nın 141/3 ) maddesinde "bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" kuralı getirilmiş ve buna koşut olarak 1696 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonucu Anayasa hükmü CMUK.nun 32. maddesinden alınmıştır.
Bu açık hükümlere rağmen devam edegelen çelişkili uygulamaları birleştirme zorunluluğu duyularak 7.6.1976 gün ve E. 1976/3-4, K. 3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'yla "Anayasa'nın 135. maddesinin son fıkrası ve CMUK.nun 32. maddesinde yer alan bağlayıcı açık hükümler karşısında TCK.nun 89 ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddelerinde yazılı erteleme isteğinin reddi halinde de mahkemenin yasal bir gerekçe göstermeye zorunlu bulunduğuna" karar verilmiştir.
Yasaların emredici hükümlerine, içtihadı birleştirme kararının çok açık içeriğine ve bağlayıcılığına rağmen, "gerekçesinin niteliği hususunda verilen çelişkili kararlar ile konu tekrar gündeme getirilmiştir".
Bu durumunda "gerekçe nedir? Nasıl olmalıdır? Sorusunun açıklığa kavuşturulması gerekir.
Kavramın hukuksal tanımına yasalarda rastlanmamaktadır.
Sözlüklerde ise ;
Türk Hukuk Lügatı'nda "Aleyhine kanun yollarına müracaat mümkün olan veya bir talebin reddine dair bulunan kararların gerekçeli olması lazımdır.
Hukuk Sözlüğü ( Dr. Ejder Yılmaz )'nda ; Yargıcın hükmünün dayandığı nedenler".
Meydan Laurus'ta "Kararın gerekçeli olması demek, dayandığı kanun ve hukuki sebeplerin hükmün kısmında yer alması demektir. Böylece kararın neye dayandırılarak verildiği anlaşılır ve karar karşı kanun yollarına gitme imkanı doğmuş olur" biçimlerinde açıklanmış,
Gerekçede bulunması lazım gelen noktalar ise CMUK.nun 260. maddesinde sayılıp gösterilmiştir.
Bu kısa açıklamaları takiben inceleme konusu olan bir yasa metninde yer alan sözcüklerin aynen tekrarlanması halinde gerekçe olarak kabulüne olanak bulunup bulunmadığının tartışılması gerekir. Bir örnekle soruyu koyabiliriz. Adam öldürme davasında TCK.nun 448. maddesinde yazılı sözcüklerin kullanmak suretiyle ( Sanık "A" nın "B" yi kasten öldürdüğü sabit görülmekle...Cezasıyla mahkumiyetine ) tarzında kurulan bir hükümde gerekçenin varlığından bahsedilecek miyiz? Cevabında elbette hayır olması gerekir. Zira bu içerik yalnızca suç tipini belirtmeye yeterli sayılabilir. Bunun gibi TCK.nun 89 ve 647 sayılı Yasa'nın 6.maddesinde yazılı "sanığın geçmişteki haliyle ahlaki temayüllerine göre cezasının ertelenmesi ilerde cürüm işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemeye kanaat gelmediğinden" tümcesi sonuç ifade eden bir hükümdür. Fakat asla Anayasa ve Usul Yasası'nın öngördüğü anlamda bir gerekçe olmayacağı gibi İçtihadı Birleştirme Kararı'nda yazılı ( gösterilecek gerekçenin sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edileceğini, gösterir ) nitelik taşıdığı da söylenemeyecektir.
Erteleme müessesesi maddede yazılı öğeleri içerir. Sanığın kişiliğinin bu öğelere uygun olup olmadığının ortaya konması, her öğeye ait kanıtın dosyada bulunması koşuluna bağlanmalıdır, ki üst yargı organınca denetime tabi bulunan müessesenin isabetle takdir edilip edilmediği tartışılabilsin,
Kanıtları gösterilmeyen bir takdirin denetiminden söz edilemez.
Erteleme sanık için bir hak değildir. Ancak uygulamanın hakimin takdirine bırakılmış olması, hakimin keyfine bırakılmış anlamına gelmediği objektif ölçülere göre koşulların mevcudiyeti halinde kanunun metin ve anlamına uygun olarak kullanılması da zorunludur.
Sanığın hükümlülüğüne karar vermekle, cezanın ödetmek ve korkutmak amaçlarını sağlayan hakimin, bundan sonra sanığın tekrar topluma kazandırılması için ( ıslah - iyileştirme ) yollarını araması ve cezayı sanığın kişiliğine uygun düzeyde yerleştirmesi ödevidir. Bu görev yerine getirilirken kısa süreli cezaların infazının genellikle fayda sağlamadığı, aksine mükerrer suçluluklara neden olabileceği gözardı edilmemelidir.
Ülkemizde sanığın kişiliğinin araştırılması yolları saptanmamıştır. Ancak bu boşluk araştırma yollarının tıkanık olduğu anlamına gelmez. Boşluğun doldurulmasını mümkün kılan örneğin sanığın herhangi bir kurum veya kuruluşta görevli olması halinde buradaki davranışları soruşturabilir. Kovuşturma aşamasında sanığın tanıyanlara isabetli sorular yönetilerek kişiliği hakkında bilgi edinilmek suretiyle ceza hakimini sınırlamayan geniş araştırma yollarından yararlanılabilir.
Bu açıklamalar karşısında dosyamıza baktığımızda sanığın sabıkasız olduğu ve hükmolunan cezasının ertelenmesine mani herhangi bir halinin bulunmadığı görülmektedir.
Sanık hakkında tayin olunan hürriyeti bağlayıcı hapis cezası 647 sayılı yasanın, 4. maddesi uyarınca para cezasına çevrildiğine, bu uygulama ile kişiliği, sair halleri ve suçun işlenmesindeki özellikler gözönünde bulundurularak ceza şahsileştirildiğine ve sanığın geçmişteki hali ve ahlaki temayüllerine nazaran erteleme konusunda bir karar vermek gerekirken TCK.nun 89 ve 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesine aykırı olacak şekilde ( suçun bıçakla işlenmesi... ) gibi yasal olmayan nedenle ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi, bunun da 647 Sayılı Yasa'nın 4. maddesinin uygulanması sebebiyle çelişmesi karşısında yasal bir gerekçeyi oluşturmaz.
Bu nedenle C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 1.10.984 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini