 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/262
K: 1984/340
T: 22.10.1984
DAVA : Faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek suçundan sanıklar Yücel, Emin'in yapılan yargılamaları sonunda; sanıklardan Yücel'in hükümlülüğüne, diğer sanığın beraatine dair (Iğdır Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 11.3.1983 gün ve 16-29 sayılı hüküm, sanık Yücel ve C. Savcısının temyizleri üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 21.2.1984 gün ve 31-11 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 14.5.1984 gün ve 1-1290 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Adam öldürme suçundan sanık Yücel'in TCK.nun 448. maddesi gereğince 24 yıl müddetle ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 463. madde gereğince cezasından takdiren 2/3 oranında indirim yapılarak 8 yıl müddetle ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, adı geçen sanığa ayrıca TCK.nun 55/3, 59/2; 6136 sayılı Yasanın 13. maddelerinin uygulanması suretiyle sonuç olarak 4 yıl 5 ay 10 gün müddetle ağır hapis, 6 ay 20 gün müddetle hapis ve 1666 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına; diğer sanıkların beraatine ilişkin hükmü, Özel Daire;
(Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, sanık Hüseyin ve Emir haklarında verilen hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi onanmasına. Ancak:
Sanık Yücel'in eyleminden verilen cezadan haklı olarak TCK.nun 463. maddesi gereğince yapılan indirmenin azami had olan yarı nisbetini geçemeyeceğinin düşünülmemesi) isabetsizliğinden bozmuş;
Yerel Mahkeme ise:
(TCK.nun 463. maddesine göre:
"448, 449, 450, 456, 457. maddelerde beyan olunan fiilleri birkaç kişi birlikte yapmış olup da failin kim olduğu belli olmazsa bunlardan herbirisi hakkında fiil için temyiz edilmiş olan ceza 2/3'den yarıya kadar indirilerek hükmolunur". Görüleceği üzere yasa açıkça her durumda sanığın cezasından azami olarak yarı nisbetinde indirme yapmayı öngörmüş bulunmaktadır. Bu durumda suç ister adiyen adam öldürmek, ister şiddet sebepli adam öldürmek suçu olsun, yapılacak indirim yarı oranını geçemez. Yani verilecek ceza 12 yıldan aşağı olamaz. Ancak, yasanın 2. cümlesi oldukça karışık anlamlara varılabilecek tarzda, idam ve müebbed ağır hapis cezası gerektiren suçlardaki indirimi, alt sınır olarak 10 seneye indirmektedir. Daha açık bir deyimle adiyen adam öldürmenin cezası 12 yıl, hapsine kişinin kendi çocuğunu veya karısını öldürmesi halinde ise ceza 10 yıldır.
Aynı çelişkili durum, TCK.nun 65, 62, 463. maddelerinin 448, 449, 450. maddelerine ayrı ayrı uygulanmasında da vardır. Nitekim, 2787 sayılı Yasa ile TCK.nun 65/3 ve 463. maddeleri değiştirilerek mevcut aksaklıklar kısmen giderilmiştir.
Bu nedenle, sanık lehine bir uygulama yoluna gitmek zorunluluğunu hisseden mahkememiz, TCk.nun 463. maddesini değişik yorumlamış, indirim oranının "üçte birden yarıya kadar" yerine "yarıdan üçte birine kadar" anlaşılması gerektiği sonucuna varmıştır) gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Gerçekten, 2787 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce, TCK.nun 463. maddesiyle yapılan indirimler sonucunda, daha ağır nitelite bir adam öldürme suçuna verilen ceza, daha hafif nitelikte adam öldürme suçuna verilen cezadan daha az olabilmekte idi. Ancak, ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 24.12.1979 gün ve 530/592 sayılı kararında da belirtildiği gibi, TCK.nun 1. maddesinde: (Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile kimse cezalandırılamaz) hükmüne yer verilmiştir. Doktrinde "Kanunsuz Ceza Olmaz - Nulla Posna Sine Lege" vecizesiyle ifade edilen bu kural, Ceza Hukukunun genel ilkelerindendir. Hakim, yorum yolu ile suç ve ceza yaratamayacağı gibi, yasaların açık hükmüyle tayin edilen indirim oranlarını da değiştiremez.
Bazı yasa hükümlerinin uygulamada çelişkilere ve aksaklıklara sebep olduğunun görülmesi, yasalarla tayin olunan oranların yargısal içtihatlarla değiştirilmesi için mazeret olarak gösterilemez. bu çeşit aksaklık ve çelişkilerin yasa değişikliği yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi; yasayı uygulayan hakimin, takdir hakkını kullanarak iki had arasında ceza tayin ederken, diğer bent ve yasa hükümlerini de gözönünde tutarak olabildiğince denge sağlamaya özen göstermesi gerekmektedir.
Nitekim yasa koyucu da mevcut aksaklığı farkederek, TCK.nun 463. maddesinde: (İdam ve müebbet ağır hapis cezalarını istilzam eden fiillerde on seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası tayin olunur) yolundaki hükmü, 2787 sayılı Yasa ile: (Ölüm cezasını gerektiren fiillerde yirmi seneden müebbet ağır hapis cezasını gerektiren fiillerde onaltı seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası tayin olunur) şeklinde değiştirmek suretiyle bu konuda mevcut aksaklığı gidermiştir.
Bu itibarla müdahilin temyiz isteğinin kabulü ile, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, tebliğnamedeki isteme uygun şekilde, yerel mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, depo parasının müdahile geri verilmesine, 22.10.1984 gününde oybirliğiyle kaar verildi.