 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/1-246
K: 1985/103
T: 18.02.1985
- YASA DIŞI YAKALANMA VE TUTUKLAMADA ÖDENCE
ÖZET:Davacı sanığa ilişkin olarak Yerel Mahkeme TCK.nun 49/2. maddesini uygulamıştır.
Uyuşmazlık 466 sayılı Yasanın 4. maddesinde belirlenen tutuklama işlemine kendi ihmal ve kusuruyla neden olup olmadığı konusudur.
Davacı sanık suçu kabul etmemiş, ölen ve yakınlarının silahlı saldırılarına uğradığını ileri sürerek üzerine atılı suçu red yolunda savunma yapmıştır.
Bu nedenle ödence isteğine esas olan tutuklama istemine kendi kusur veya ihmali ile neden olmamıştır. Ödence verilmesine ilişkin karar doğrudur.
(466 s. KDYTK. m. 1/6,4)
466 sayılı Yasaya göre tazminat isteminde bulunan Mehmet'e tazminat verilmesine ilişkin, (Çorum Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen, 29.9.1983 gün ve 255 - 224 sayılı hüküm, davacının temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek 27.3.1984 gün ve 81 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi uyarınca Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün, düzeltilerek Bozulması istemini bildiren 15.5.1984 gün ve 81 sayılı itiraznamesiyle dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü
Tutuklu kaldığı süre hükümlülük süresinden fazla olduğundan dolayı 466 sayılı Yasa uyarınca 169.000 lira maddi, 100.000 lira manevi tazminat isteğinde bulunan Mehmet'in ihmal ve kusurlu hareketleriyle tutukluluk halinin devamına neden olduğu gerekçesiyle tazminat davasının reddine ilişkin hükmü Özel Daire;
(Ceza davasını rüyet eden mahkeme eden mahkeme sanığın meşru savunma halinde olduğunu kabul ederek beraatine karar vermiş olmasına göre, suçu işlemediğini ileri süren sanığın 466 sayılı Kanun uyarınca istediği tazminat talebinin birtakım varsayımlarla reddine karar verilmesi) isabetsizliğinden onama isteyen tebliğnameyi reddederek oybirliğiyle bozmuştur.
Bozma kararına yasal sürede itirazda bulunan C. Başsavcılığı; davacı sanık Mehmet tabanca ile adam öldürmek ve ruhsatsız tabanca taşımaktan tutuklanmıştır. Sanık bu suçları inkar etmiştir.
Mahkeme sanığın her iki suçtan mahkum etmiş, Yargıtay 1. Ceza Dairesi sanığın meşru savunma koşulları altında adam öldürdüğü anlaşıldığından hükmü bozmuş, Yerel Mahkeme bozmaya uyarak ruhsatsız tabanca taşımaktan ceza tayin etmiş, adam öldürmekten, ise TCK. 49/2. madde uyarınca ceza tertibine yer olmadığına karar vermiştir. Bu hüküm Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. 1982/24 esasta kayıtlı bu dosya içeriğine göre davacı sanık soruşturmanın başından sonuna kadar her iki suçu da işlemediği yolunda savunmada bulunmuş, yargıya yardım etmemiş, soruşturmayı çarpıtmıştır. Sanık bu kusurlu hareketiyle soruşturmanın ve tutukluluk süresinin uzamasına neden olmuştur.
Bu itibarla 466 sayılı Kanunun 4/2. maddesinde gösterildiği üzere davacı sanık tutuklanmasına tamamiyle kendi haksız hareketleri ve ihmali hareketleriyle neden olduğundan tazminat ödenmemesi gerekir. Yapılan açıklamalara göre Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, hükmün onanmasına veya sanığın kusurlu hareketi ile tutukluluğunun uzamasına katkıda bulunduğundan muayyen bir nisbet dahilinde tazminat isteğinin kabul edilebilmesi şeklinde düzeltilerek bozulmasına karar verilmesini istemektedir.
Dosyaya, Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1979/142 esas ve 198 1/65 karar sayılı dosya içeriğine göre;
Davacı, 30.11.1982 tarihli dilekçesinde; kasten adam öldürmek ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından Sungurlu Sulh Ceza Mahkemesince 18.7.1979 tarihinde tutuklandığını ve bu mahkemece tutuklandıktan sonra hakkında Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda; mahkumiyetine ilişkin kararın temyiz edildiğini, kararın bozulduğunu ve 2.4.1982 tarihinde tahliye edildiğini, bozma üzerine Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi'nce yeniden verilen kararda 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını, ancak adam öldürmek suçundan ise ceza tertibine yer olmadığına karar verildiğini, bu nedenle tutuklu kalmış olduğu 2 sene 8 ay 10 günden almış olduğu ceza miktarı olan 10 ayı çıkartılarak 1 sene 10 ay 10 gün fazladan ve haksız olarak tutuklu kaldığını tutuklanmadan önce çiftçilik ile uğraştığını beyanla fazladan tutuklu kalmış olduğu günler için 169.110 lira maddi ve 100.000 TLmanevi tazminat isteğinde bulunmuş, yerel mahkeme ise,
Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1982/24 esasında kayıtlı, dava dosyasının münderecatına göre, gerek davacı Mehmet'in gerekse vekillerinin savunmasında davacının müsnet suçların faili olmadığını, olaya katılmadığını, silah kullanmadığını, bu nedenle tüm dosya aşamasına göre beraat yolunda savunmada bulunmuştur. Görülüyorki, gerek Yargıtay bozma ilamı, gerekse mahkeme kararına göre, sanığın yani Mehmet'in samimi olmadığı, kusurlu davranışları ile dosyayı sürüncemede bıraktığı, dolayısıyla kendi ihmal ve kusurlu hareketi ile tutuklu kalmasına sebep olduğu dosya münderecatına göre anlaşılmaktadır. Şöyle ki; yukarıda belirtildiği gibi Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin bozma üzerine sanığın davacı Mehmet'in 6136 sayılı Yasaya muhalefetten 10 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, adam öldürmek suçundan ise ceza tertibine mahal olmadığı yolunda karar verildiği kesin olarak bellidir. Sanığın, davacının olay içinde yer aldığı silah kullandığı da ortadadır. Görülüyor ki, davacı, adaletin tecellisi yolunda samimi olarak beyanda bulunmamış, delillerini dahi ters istikamette ibraz etme yoluna gitmiştir. Bu da davacının ihmal ve kusurlu hareketini ortaya çıkarmamaktadır. Yukarıda anlatılan nedenlerle, davacının tutukluluk halinin devamına, kendi ihmal ve kusurlu hareketi ile sebep olduğu, mahkememizce anlaşıldığından, tazminata ilişkin davanın reddine karar vermiştir.
466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan Veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesine İlişkin Yasanın 1/6. maddesinde: (Kanun dairesinde yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturma yapılmasına veya son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına veyahut beraatlerine veya ceza verilmesine mahal olmadığına karar verilen) kişilerin uğrayacakları her türlü zararların bu yasa hükümleri dairesinde devletçe ödenir. hükmü yer almıştır.
Davacı sanık Mehmet'in hakkında Yerel Mahkemece TCK. 49/2 madde gereği olarak ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Tazminat isteğini gerektiren diğer usul koşulları da oluşmuştur.
Uyuşmazlık davacı sanığın anılan Yasanın 4. maddesinde belirlendiği üzere tutuklanması işlemine tamamiyle kendi ihmali veya kusurlu hareketleriyle sebep olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı sanık savunma hakkına dayanarak sırf bu nedenle suçu kabul etmemiş, maktül ve yakınlarının silahlı saldırısına maruz kaldığını ileri sürerek üzerine atılan suçları inkar etmiştir.
Olaya açıklık getirmek üzere 466 sayılı Yasanın 4. maddesinin geçici komisyonda hazırlanan gerekçesine değinmek yerinde olacaktır. Bu gerekçede tazminata sebebiyet vermek konusuna değinilirken "sanık kasıtlı bir hareketi yahut ağır bir kusur veya ihmali ile tasarının birinci maddesinde yazılı işlemlerden birinin yapılmasına sebebiyet verebilir. Mesela (Bir yakınını kurtarmak maksadıyla şüpheyi kendi üzerine çekmek için bir takım deliller uydurarak suçlu olduğu kanaatini yaratan bir sanığın hareketi gibi) ahvalde bu kimseye tazminat ödenmesini gerektiren hiçbir sebebin bulunmadığını vurgulamaktadır.
Bu bakımdan davacının tazminat isteğine esas olan tutuklanma işlemine kendi kusur veya ihmali hareketleriyle neden olmadığı görülmektedir. Bu itibarla itirazın reddine karar verilmelidir.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazın reddine, 18.2.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.