 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/12
K: 1984/113
T: 02.04.1984
DAVA : .. Sanığın, daha önce, Cemalettin Kıl'ın vekili olarak, Mustafa Özgün ve Mustafa Karış'a karşı 21.9.1980 günlü 87.204 liralık tazminat davası açtığı bu davanın, vazgeçme nedeniyle düştüğü ve bunun üzerine, sanığın bu kez, aynı miktarda tazminatı içeren, sahte ilamı düzenlediği anlaşılmasına göre; tazminata dayanak yapılan trafik bilirkişi raporları, kusur oranları ve zarar miktarı araştırılarak ve topluca değerlendirilerek sahtecilik cürmünün TCY.nın 347. maddesinin öngördüğü anlamda, gerçek bir durumun kanıtlarını sağlamak amaç ve inancıyla işlenip işlenmediğinin tartışılmaması, yasaya aykırıdır.) biçimindeki gerekçesiyle, onama isteminin reddi suretiyle bozulmuştur.
KARAR : Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığı; (Kayseri barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, müvekkilini davacı, müştekiye davalı gösterip, Kayseri 2. Asliye Hukuk Hakimi ve Katibinin imzalarını taklit etmek ve bir fırsatını bulup, bunu mahkeme mühürü ile de mühürlemek suretiyle, davalının, 87.204.- TL. tazminata mahkum edildiğine dair, sahte mahkeme ilamı tanzim edip, icraya koyduğu sabit olduğu, mahalli mahkeme gibi, bu husus, Yargıtay 6. Ceza Dairesince de kabul edildiği halde, tebliğname gibi, mahalli mahkeme kararının onanması gerekli iken; yazılı olduğu üzere bozulmasında isabet görülmemiştir.) biçimindeki gerekçesiyle, özel daire bozma kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesini istemiştir.
TCK.nun 339. maddesiyle; (Bir memur, memuriyetini icrada, tamamen veya kısmen sahte bir varaka tanzim eder veya hakiki bir varakayı tağyir veya tahrif eyler ve bundan dolayı umumi ve hususi bir mazarrat tevellüt edebilirse, üç seneden on seneye kadar ağır hapis cezasına mahkum olur.) Aynı Yasanın 342. maddesiyle; (Bir kimse, resmen memur olmadığı halde, 339. maddede gösterilen suretlerde, resmi bir varakada sahtekarlık yaparsa, iki seneden sekiz seneye kadar ağır hapis cezasiyle cezalandırılır.)
Eğer vesika, kanunen sahteliği ispat olunmadıkça muteber olan resmi evrak kabilinden ise, dört seneden on seneye kadar ağır hapis cezası hükmolunur.)
Nihayet 347. maddesiyle de; (Bir kimse, geçen maddelerde beyan olunan cürümleri, kendisi veya başkası için sahih bir keyfiyetin esbabı sübutiyesini tedarik maksadiyle işlemişse, resmi evrak sahtekarlığından dolayı bir aydan iki seneye kadar ve resmi olmayan evrak sahtekarlığından dolayı altı aya kadar hapis cezasına mahkum olur.) hükmü getirilmiş bulunmaktadır.
Bu maddelerin ışığı altında olayımıza baktığımızda:
Kayseri barosu avukatlarından olan sanık .. in, 2. Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 21.9.1981 günlü dava dilekçesinde; davalılardan Mustafa Özgün'e ait kamyonun, müvekkili Cemalettin Kılın'a ait otomobile çarparak otomobilde 87.204 TL. tutarında hasar meydana getirdiğinden bahisle, bu miktarın davalı Mustafa Özgün ve şoförü, diğer davalı Mustafa Barış'tan tahsili ile, müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ettiği, duruşma sırasında, davasından vazgeçmesi nedeniyle, 17.10.1980 gün ve 664-659 sayılı kararla, davanın düşürülmesine karar verildiği;
Hal böyle iken; sanığın müvekkilini davacı, müşteki Mustafa Özgün'ü davalı olarak gösterip, Kayseri 2. asliye Hukuk Hakimi ile, katibinin imzalarını taklit etmek suretiyle, 29.9.1981 gün ve 664-612 esas sayılı ve 87.204 TL., davalılar Mustafa Özgün ve Mustafa Barış'tan tahsili ile, davacıya verilmesine dair kararı düzenlediği ve bu suretle, sahte olarak düzenlenen ilamı, bir fırsatını bulup, mahkeme mühürü ile mühürlemek suretiyle, davalıların 87.204 TL. tazminata mahkum edildiklerine ilişkin bir mahkeme ilamı haline getirerek, icraya koyduğu, icra emrini tebellüğ eden müşteki Mustafa Özgün'ün, yetkili mercilere başvurması üzerine, sanığın sahteciliğinin meydana çıktığı, dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Bu oluş ve kabulde yerel mahkeme, özel daire ve Cumhuriyet Başsavcılığı arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, TCK.nun 347. maddesindeki hafifletici nedenin sanık lehine uygulanıp uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.
TCK.nun 347. maddesindeki hafifletici nedenin uygulanabilmesi için, failin gerçek bir vakıanın sübut sebebini tedarik maksadıyla hareket etmiş olması gerekir. (Örneğin, Hasan'dan 10.000 Türk Lirası alacaklı bulunan, ancak elinde bunu kanıtlayacak bir delil bulunmayan Mehmet'in, bu alacağını tahsil edebilmek için, sahte bir senet düzenlenmesi gibi). Ancak ; ispat edilmek istenilen bu vakıanın, aslında doğru ve sahih olması şart olmayıp, failin iyi niyetli bu vakıanın doğruluğuna inanmış olarak hareket etmesi yeterlidir. Ancak, sanığın bu hafifletici nedenden yararlanabilmesi için, iyi niyetle hareket etmesi ön koşuldur.
Yüksek Yargıtay'ın yerleşmiş içtihadı bu yoldadır. Öğretide de bu husus böyle izah ve kabul edilmiş bulunmaktadır (Sahir Erman, Sahtekarlık Cürümleri, 2.Baskı, sh. 359, 360).
Bu izahattan sonra, tekrar olayımıza dönelim. Cemalettin Kıl'ın ahzu kabzı da kapsayan genel vekaletnamesini haiz bulunan sanık avukat yukarıda da açıklandığı gibi, müşteki (davalı) Mustafa Özgün aleyhine, Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 87.204 liralık tazminat davasında vazgeçtikten sonra, bu mahkeme hakimi ile katibinin imzalarını takit etmek ve bir fırsatını bularak, bunu mahkeme mühürü ile mühürlemek suretiyle, davalıların 87.204 lira tazminata mahkum edildiklerine dair sahte bir ilam düzenleyip, icraya koymuş ve sahte asliye hukuk mahkemesi ilamının davalısı durumunda bulunan Mustafa Özgün'ün, sahte mahkeme ilamına dayalı icra emrini tebellüğ edip, sahte bir ilamla aleyhine icra takibine başlandığını öğrenmesi üzerine, bu durumu 17.2.1982 günlü dilekçe ile adalet Bakanlığı'na ihbar etmesi üzerine, sanığın, sahteciliği meydana çıkmıştır.
Sanık dahi, aşamalarda alınan ifadelerinde, açık bir biçimde davalılar aleyhine açtığı, 870.204 liralık tazminat davasından kendisinin vazgeçmesi nedeniyle, düşürülmesine karar verildiği, kabul edilmiştir.
Bu durumda, sanığın üzerine atılan suçun, (kendisi veya başkası için, sahih bir keyfiyetin esbabı sübutiyesini tedaki maksadıyla, işlediği) ileri sürülemiyeceği gibi, iyi niyetle hareket ettiği de söylenemez. Zira, sanık avukat, vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak, davasından vazgeçmek suretiyle, dava konusu tamamen ortadan kaldırmıştır.
SONUÇ : Bu itibarla, C.Başsavcılığının yerinde görülen itirazının kabulüne karar verilmelidir. (Çoğunlukla).