Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/104
K: 1984/230
T: 18.06.1984
DAVA : Orman Kanununa muhalefetten sanık N.B.'nin hükümlülüğüne dair Selim Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 27.10.1982 gün ve 64-103 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesince incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 6.7.1983 gün ve 75-61 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, sanık tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığının hükmün onanması istemini bildiren 17.2.1984 gün ve 3/9196 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Orman Kanununa muhalefetten N.B.'nın 6831 sayılı Kanunun 91/1, TCK. 82/2, 3 maddeleri uyarınca sonuç olarak 3 ay 7 gün hapis, 1166 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına kaçak kesilen emvalin müsaderecesine dair Selim Sulh Ceza Mahkemesinden verilen hükmü sanığın temyizi üzerine inceleyen Özel Daire;
"Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, tanık anlatınlarına göre sair itirazlar yerinde görülmemiştir. Ancak;
Hernekadar iki sınır arasında ceza tayini hakimin takdirine ait bir husus ise de, yetkinin kullanılmasında hak ve nesafet kurallarına bağlı kalınması, özellikle suçun mahiyeti ve işleniş şekli sanığın ahlaki temayülleri ile tekmil dosya münderecetının verlien cezayı icabettirir. durumda bulunması gerektiği halde; sanığın evvelce ormandaki düşük ve devriklerden topladığı emval için Orman Yasasının 91/3. maddesiyle para cezasına çevrilmek suretiyle verilen 1700'er lira ağır para cezasına ait iki sabıkası bulunması, suç tarihinde iki adete denk 0.557 m3. kesilen emvalin miktar olarak fazla kabulü gibi isabetsiz gerekçeyle takdirde hata edilerek cezanın üst haddinden ceza tayini" isabetsizliğiyle bozmuş, bu karara; Daire Başkanı M.Oğuz ve Üye H.İ. Ayer "aynı suçltan ötürü daha önce iki defa mahkumiyeti bulunan sanığın o cezalardan mütesebbih olmayarak üçüncü defa bu suçu işlemesini dikkate alarak suç işlemekteki inat ve ısrarının şiddet sebebi kabul eden mahkemenin takdir hakkını kullanıp aşağı sınırı aşarak ceza tayin etmesi usul ve kanuna uygun bulunduğu cihetle hükmün onanması oyundayız" gerekçesiyle katılmamışlardır.
Dosyanın gönderildiği mahalli mahkeme sanığın işlediği önceki benzer suçları, orman emvalini zapta gelen memurlara direnmesi, bölgedeki ormanların bu tür eylemlere süratle tahrip olunması ve sanığın kişiliği gibi nedenlere dayanarak bozulan önceki kararında direnmiştir.
İncelenen dosyaya ve delillere göre;
Sanık N.B. 'nın olay günü devlet ormanından izinsiz olarak iki adet 24 ve 28 cm. orta kutrunda 0.557 m3 hacminde yaş sıraçam ağacını dikiliden kestiği sırada yakalanmadığı, sanığın daha önce Selim Ceza Mahkemesinden verilen 4.3.1981 gün 68/22, 30.12.1981 gün 55/155 sayılı kararlarıyla, 6831 sayılı Orman Kanununun 91/3 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca 1700'er lira ağır para cezasıyla cezalandırıldığı ve bunların 21.4.1981 ve 14.5.1982 tarihlerinde infaz olunduğu görülmüştür.
Mahalli mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlığı sanığa tayin olunan, temel cezanın üst sınırından tayini için gösterilen gerekçelerin sanığın eylemine ve kişiliğine uyğun olup olmadığı konusu oluşturmaktadır.
Ceza Hukuku kurulu cemiyet nizamını devam ve koruma çarelerini araştıran bir hukuk koludur. Ceza Kanunu ise bulunan çarelerin müşahhas hale konulmasından başka bir şey değildir.
Gelişen hukukla beraber cezaların ferdileştirilmesi esası modern ceza hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Cezaların ferdileştirilmesi demek, suç dolayısıyla, suçluya tatbik edilecek müeyyidenin, ceza hukuku gayelerine müeyyideden beklenen maksada göre suçlu şahsa uydurulabilmesidir. Diğer bir deyişle suçun maddi görünümü esas alınıp geçmişle meşgul olmak yerine geleceğe önem vererek suçlunun kişiliğini, suçu oluşturan ve kişiliğinde saklı bulunan iç etkenleri nazara alarak ona ceza tayinidir.
Kanunumuz istisnai haller dışında sabit bir ceza belirtmeyip, aşağı ve uyakrı basamaklı cezalar sistemi kabul ederek, aşağı ve yukarı sınırlar içinde cezayı belirlemek yetkisini hakime tanımak suretiyle suç, ceza ve suçlu kişi arasında uygun dengeyi sağlamayı amaçlamıştır.
İki sınır arasındaki somut olayda uygulanacağı ceza miktarını belirlerken, hakimin hangi cezaları gözönünde bulundurulacağı 647 sayılı Kanunun, 5. madde 2. fıkrasında gösterilen para cezalarının tayini hakkındaki hüküm müstensna, kanunda gösterilmiş değildir. Buna karşılık bazı kanunlarda ve özellikle İtalyan Ceza Kanunu, takadir hakkını kullanan hakimin, cezayı belirlerken gözönünde tutacağı esasları tesbit etmiştir. Bu kanunun 133 maddesine göre; hakimin; fiilen niteliği, nevi, vasıtaları, konusu, işlenişi, zaman ve yeri ile diğer vasıflarından, suçtan zarar görene verilen zararaın veya yaratılan tahlikenin ağırlığından ve kastın yoğunluğu ile taksirin derecesiniden anlaşılana suçun ağırlığını ve suç saikleriyle, suçlunun mizacından, suçlunun adli geçmişisi ile genel olarak suçtan önceki yaşayış tarzından, suçla birlikte veya sonraki tavır ve hareketlerinden, nihayet kişisel, ailevi ve sosyal hayat şartlarından anlaşılacak cürmi ehliyetini nazara alarak aşağı ve yukarı sınırlar içerisinde takdir yetkisini kullanır. Kanunumuzda böyle bir hüküm bulunmamakla beraber aynı ölçülerin gözönünde tutulduğu suç ile suçlunun kişilğinin takdir yetkisinin kullanılmasında rehberlik ettiği Yargıtay İçtihatlarından anlaşılmaktadır.
İncelenen olayda, sanığın ifraz edilmiş iki orman suçu sabıkası ve bir memura mukavemet dosyası bulunduğu ve bu yönleriyle cezaya karşı umursamaz ve uslanmaz kişiliğe sahip olduğu görülmektedir. Bu nitelikleri gözönünde bulunduran mahkeme temel cezayı belirlerken maddede yazılı cezanın üst sınırından cezayı belirlemek zorunluluğunu duymuş, bunları kararında da açıklamıştır.
Bu itibarla sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Başkan ve Üyeler; Özel Daire bozma kararındaki görüş doğrultusunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle sanığın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uyğun olan mahalli mahkeme direnme hükmünün tebliğnameye uyğun olarak ONANMASINA 18.6.1984 gününde üçte ikiyi aşan oyçokulğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini