Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1984/103
K: 1984/293
T: 01.10.1984
DAVA : Yağma suçundan sanık Yaşar'ın hükümlülüğüne dair (Altındağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 28.11.1983 gün ve 139-160 sayılı hüküm, C. Savcısı'nın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek 25.1.1984 gün ve 287-227 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi uyarınca Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren, 23.2.1984 gün ve 34 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yağma suçundan sanık Yaşar'ın TCK.nun 495/1, 522, 525. maddeleri iki kez uygulanarak sonuçta 16 yıl 8 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına bu süre kadar genel güvenlik gözetimi altında bulundurulmasına, tutuklu kaldığı sürenin cezasından sayılmasıyla devamına dair Altındağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü C. Savcısı ve sanık vekilinin temyizi üzerine inceleyen Özel Daire onamış, bu karara C. Başsavcılığı; aynı suçu işlemek kararıyla hareket eden sanığın TCK.nun 71. maddesi değil 80. maddesi gözönünde bulundurularak cezalandırılması gerektiği görüşüyle itirazda bulunmuştur.
İncelenen dosyaya, delillere ve oluşa göre :
Olay günü saat 12.00 sıralarında sanık Yaşar'ın mahalle arasında oyun oynayan müşteki çocuklar Taner ve Sami'nin yanına gelerek saatleri olup olmadığını sorduğu, müştekilerin saatlerine bakarak, saatin kaç olduğunu söyledikleri, sanığın bu defa top sahasını göstermelerini istediği, birlikte top sahasına gittiklerinde, kimliği belirlenmeyen bir kişinin de çıkıp gelerek sanığa yardımcı olup müştekilerin kollarından tuttuğu, sanığın da kollarındaki elektronik pilli saatleri zorla alıp birlikte kaçtıkları, müştekilerin mahalle arasında bir süre takip etmelerine rağmen onların izlerini kaybettikleri, evlerine gelen müştekilerin ağlayarak durumu annelerine söyledikleri, daha sonra birlikte karakola gidip failleri tarif ederek görevlilere olayı anlattıkları, suçluları araştıran görevlilerin bir süre sona aynı taktik ile başka birinin saatini almak isterken yakaladıkları sanık Yaşar'ı karakola getirdiklerinde, bu kişinin müştekilerce teşhis edildiği, ancak suç ortağının kim olduğunun öğrenilemediği sanığın, saatleri yeğenine göstermek için müştekileri kandırarak aldığını savunduğu görülmüştür.
Oluşta ve subutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yerel Mahkeme ve Özel Daire görüşüne göre her bir mağdura karşı işlenen suçta (kararda birlik) unsuru bulunmadığından ayrı ayrı ceza tertip edilmelidir. C. Başsavcılığı ise aksi görüşle TCK.nun 80. maddesinin uygulanması gerektiğini ileri sürmektedir.
İlke olarak belirli norma uyan dış alemdeki her sonuç ayrı bir suç oluşturur ve suçlu kaç netice meydana getirmemişse o kadar suç işlemiş sayılarak her birinden dolayı ayrı ayrı ve bağımsız cezalara çarptırılır. Ancak bazı hallerde birden çok sonuçtan dolayı, suçluya birden çok ceza yerine tek bir ceza verilmesiyle yetinilir. işte birden çok sonuç meydana gelmesine rağmen suçluya tek ceza verilmesini gerektiren hallerden biri de müteselsil suçtur.
TCK. 80. maddesi müteselsil suçu "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır" hüküm ile tanımlanmış ve unsurlarını göstermiştir.
Bunlar:
1 - Birden fazla suç bulunması,
2 - Bu suçların aynı hükmü ihlal etmesi,
3 - Suçların aynı bir suç işleme kararıyla işlenmesidir.
İnceleme konusu olayda bunlardan üçüncü unsurda uyuşmazlık bulunması nedeniyle diğer unsurları bir yana bırakıp bunun üzerinde kısaca durmakta yarar mevcuttur.
TCK. nun 80. maddesi 4055 sayılı Yasa ile değiştirilmezden evvel bu koşul "bir kasdı cürmünün efa'ali icraiyesi" olarak belirtilmiş iken maddenin kabahat suçlarını da kapsamına alması için "Bir suç işleme kararının icrası" şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Suç işleme kararındaki birliği, suç işleme kastı kavramından derece derece uzaklaştırarak genelleştirmek mümkündür. Fakat çok genel bir birlik, genel bir saik birliğine götürülebilir. Hırsızlığı kendisine meslek edinen bir kimsenin bir çok hırsızlık suçunu işlemesinde hayatını meşru olmayan tarzda sağlama bakımından genel bir saik birliği içinde olduğu söylenebilir. Ancak suçlarında teselsül bulunamaz.
Genel saik birliğine kadar gitmemek kaydıyla müteselsil suçları oluşturan hareketlerin aynı gayeye yönelik olması halinde birlikten bahsedilir. Bu itibarla unsur suçların tek tek kararlarından ayrı olarak bunları da kapsamına alacak genel bir karar bulunmalıdır.
Kararın önceden tasarlanmış olması şart değildir. Karar ani de olabilir. Yasa "aynı suç işleme kararı"nı benimsediğine göre "saik" üzerinde durulmalı ve unsur suçların saikleri arasında birlik şartı aranılmamalıdır.
Suç işlemek kararında birlik, bağımsız olarak alındıkları zaman her biri ayrı suç olan fiilleri birbirine bağlayan ve olaya müteselsil suç vasfını veren önemli bir unsurdur. Kararda birlik, kastta birlik demek değildir. Bu sübjektif unsuru belirleyebilmek için genellikle fiillerin işleniş şekline bakmak gerekir. Bu nedenle bir sene ara ile işlenen hırsızlıkta müteselsil suç vasfı bulunmaz.
Mülkiyet aleyhine işlenen suçlarda, mağdur çokluğunun müteselsil suçu etkilemeyeceği örneğin bir hizmetçinin değişik günlerde bir kısmı ev sahibine ve bir kısmı da eve gelen misafirlere ait bulunan eşyayı çalmasında (İç. Bir. Kararı, Haziran 1929-26/ 20) aynı gün ve aynı yerde değişik hisselere ait eşya ve paranın yağma edilmesinde (1. C.D. 17.3.1953 gün 141/1002) müteselsil suçun oluşacağı kabul edilmektedir.
Bu açıklamalar karşısında sanık bir plan yaparak top sahasına çektiği müşteki çocukların saatlerini zorla alması olayında "bir suç işlemek kararıyla" hareket ederek yasanın aynı hükmünü birden çok ihlal etmiş olup fiilleri hakkında yasanın 80. maddesi uygulanmalıdır.
Bu itibarla C. Başsavcılığı'nın itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile özel Daire onama kararının kaldırılmasına sanığın suçları TCK.nun 80. maddesi kapsamında bulunduğundan Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, depo parasının geri verilmesine 1.10.1984 gününde üçte ikiyi geçen oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Emlakçı dolandırıcılığı 
  • 22.06.2025 06:35
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini