 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1984/4100
K: 1984/5195
T: 09.05.1984
DAVA : Davacı, ihbar tazminatiyle kıdemli işçiliği teşvik ikramiyesinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir yolsuzluk görülmemesine binaen davacı işçinin tüm itirazları ile davalının aşağıdaki bentte gösterilen sebep dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2 - Davacı davalıya ait iş yerinde çalışmakta iken 27.10.1980 tarihinde emekli olmak suretiyle iş yerinden ayrılmıştır. Kendisine ihbar tazminatı yanında kıdem tazminatı ve ayrıca kıdemli işçiliği teşvik ikramiyesi ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı ihbar tazminatı ve kıdemli işçiliği teşvik ikramiyesi olarak hataen ödeneni davacıdan geri istemesi üzerine davacı dosya arasındaki dilekçe ile ödeme taahhüdün de bulunmuş borcu kısmen ödedikten sonra bu menfi tesbit ve istirdat davasını açmıştır. Davacının istirdat talebi mahkemece ret edilmekle beraber menfi tesbit talebi B.K. 63. maddesi çerçevesinde kabul edilmiştir.
Mahkemece de davacıya davalı kurum tarafından fazla ödeme yapıldığı kabul edilmektedir. Davacıya ödenen kıdemli işçiliği teşvik ikramiyesinin T.İ. S, 97/e maddesi çerçevesinde ödendiği ve işten ayrılma şartına bağlı olduğu dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. Şu halde söz konusu ikramiyenin kıdem tazminatı niteliğinde kabulünde ve davacı kendi isteği ile işten ayrıldığına göre Toplu İş Sözleşmesinin 132. maddesine değer verilmeyerek ihbar tazminatı alamayacağına ilişkin benimsemede bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
B.K. 63. maddesine göre haksız davalı bir şeyi alan kimse, onun iadesi gerektiği zamanda elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği takdirde iade ile mükellef olmaması kuralı o şeyin iktisap edenin faydasına ve zaruri ihtiyaçlarına sarfı halinde uygulanmaz. Çünkü bu halde davacının mamelekinde bir artırma husule gelmemiştir. Kanun söz konusu iktisap ile kişinin o iktisaptan önceki durumuyla bağdaşmayan harcamalara sevkedilmiş olması halinde, onu korumuştur. Davacı mücerret harcamadan söz etmiştir. Davacının davalıya verdiği taahhütname bu iddiayı ispata yeter delil niteliğinde değildir. Kaldı ki "iktisaba konu teşkil eden şey iktisapta bulunan kimse tarafından istihlak edilmişse... istihlak dolayısıyle bertaraf edilen masraf miktarı kadar iade borcu altındadır" (A. von Tuhr, Cevat Edeğe tercümesi Borçlar Hukukunun Umumui kısmı sf. 439). Şu halde mahkemenin aksi düşüncelerle davayı kısmen kabulü yanlıştır. Davanın tamemen reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebebe binaen mahalli mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde ilgililere iadesine, 9.5.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.