 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1984/2718
K: 1984/3154
T: 22.03.1984
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, davalı Esnaf Kefalet Kooperatifinde İşletme Müdürü olarak çalışmıştır. İşe alınması ve çalıştırılması 1163 sayılı Kooperatifler kanunu ilkelerine dayanmaktadır. Buradaki ilkeler, işin kamu hukukuna özgü yanını teşkil etmekte olup, bu durum taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu anlamında hizmet akdi ilişkisi olarak kabulüne manidir. Bu nedenle davacı işçi sayılamaz. Böyle olunca davaya bakmaya İş Mahkemesi yetkili değildir ve dava İş Mahkemesinde açılmaması gerekir.
O halde, dava dilekçesinin görev noktasından reddi icabederken, işin esasına bakılarak hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA (...)22.3.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, davalı Esnaf Kefalet Kooperatifi Müdürü olarak çalıştığı döneme ilişkin olarak ihbar ve kıdem tazminatı istemiştir. Mahalli mahkeme iş akdinin haklı sebeple bozulduğunu tesbit ederek davayı esastan red etmiştir.
Dairemizin sayın çoğunluğu, davalı Kooperatif aleyhine Akhisar Asliye Hukuk Mahkemesine açılan ücretli izin parasının ödetilmesine ilişkin 1979/9343 tarih 1982/10268 K. sayılı ilam ile onanmış, böylece davacının işçi olduğu hususundaki hukuki durum böylece kesin hükme bağlanmıştır.
1979/123 E. sayılı dava da taraflar arasındaki aynı akdi ilişkiye dayanmaktadır. Şu halde davacının o davadaki talebi kısmi dava niteliğinde bulunmaktadır. Her davada olduğu gibi bu kısmi davanın tesbiti kısmı taraflar arasında kesin hüküm oluşturur. 1979/123 Esas sayılı davada, davacı işçi kabul edilip İş Kanunu çerçevesinde ücretli izin parasının ödetilmesine karar verildiğine göre, artık bu davada davacının işçi olup olmadığı tartışılmaz.
2- Davacı ile davalı Esnaf Kefalet Kooperatifi arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, görev sorunun halline müessirdir.
Çalışan ile çalıştıran akdi ilişkinin nitelenmesinde işverenin statüsü önem taşımamaktadır. İşverenin tacir, sanayici, şirket, dernek, sendika, devlet veya iktisadi devlet teşekkülü olması durumu değiştirmez. zira İş Kanununun 1. maddesinde yer alan tanımlayıcı kuralda herhangi bir işten bahsedilmiştir. işverenin kamu kurum veya kuruluşu olması halinde akdi ilişkinin nitelenmesine ancak görülen işin asli özellikleri müessir olabilir. Çünkü Anayasamızın 128. maddesinde "Devletin, kamu iktisadi teşebüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür" hükmü yer almaktadır.
Aynı maddede "memurların ve diğer kamu görevlilerin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir" denmiştir. Böylece statüer hizmet görenlerin durumu açıkça belirtilmiş bulunmaktadır. Bu esaslar çerçevesinde, davalı kamu kurum ve kuruluşu mudur, davacı işçi midir, değil midir, araştıralım.
Davalının çalışma esasları 1163 sayılı Kooperatifler kanununa dayanmaktadır. Bu kooperatiflerin özel hukuk kuralları çerçevesinde faaliyet gösterdikleri kuşkusuzdur. Bu yön aynı Kanunun 7. maddesinde yer alan kuralın bir sonucudur. Kooperatifi yönetme görevinin yönetim kuruluna ait olduğu 55. maddede belirtilip 58. maddede "yönetim ve temsilin" kısmen veya tamamen kooperatif ortağı bulunmaları şart olmayan bir veya birkaç müdüre tevdi edilebileceği hükmü yer almıştır.
Bu hal açıkça Esnaf Kefalet Kooperatifinin kamu kurum veya kuruluşları arasında bulunmadığını göstermektedir. Davacı, kooperatif müdürüdür. Yaptığı iş itibariyle de yönetim kurulunun denetim ve gözetimi altında bağımlı olarak davalıya ait işyerinde görüldüğü bellidir. Bu durum dahi tek başına davacının işçi olarak nitelenmesine yeter niteliktir.
Özel yasanın 62. maddesinde yönetim kurulu üyeleri ve personelin suç teşkil eden fiil ve hareketleri ve özellikle kooperatif ya da birliklerin para ve malları, bilanço tutanak ve başkaca evrak ve defterleri üzerinde suç işlenmesi halinde devlat memurları gibi ceza göreceğinin hükme bağlanması, ortaklığın mallarının daha fazla bir özenle korunmasını ve Kooperatif işlevlerinin sağlıklı yerine getirilmesini amaçlamakta olup hizmet ilişkisinin hukuksal niteliğinin tesbitinde esas olamaz.
Bu sebeplerle davaya bakmaya İş Mahkemesi görevli bulunduğundan işin esasının incelenmesi gerektiği oyundayız.