 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1984/2020
K: 1984/2533
T: 09.03.1984
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyla asgari ücret farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Davacının hizmet akdi Sıkıyönetim Komutanlığınca gözaltına alınması üzerine feshedilmiştir. Gözaltına alınma süresi dikkate alındığında feshin, 1475 sayılı İş Kanunu'nun III. bendindeki zorunlu sebebe dayandığının kabulü gerekir. Böyle olunca davacı kıdem tazminatı alırsa da, ihbar tazminatına hak kazanamaz.
Mahkemenin ihbar tazminatına karar vermiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2- Bir Toplu İş Sözleşmesine ancak yürürlük süresiyle sınırlı olmak üzere hüküm getirilebilir. Toplu İş Sözleşmesinin bitiminden sonra gerçekleşecek olan durumlar için hüküm getirilemez. sona eren Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin, yenisi yürürlüğe girinceye kadar, hizmet akdi hükmü olarak devam edebilmesi içinde, o hükme ilişkin hakkın Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük süresi içüinde gerçekleşmiş olması gerekir.
Davada söz konusu edilen Toplu İş Sözleşmesi, 28.02.1981 tarihinde sona ermişir. Bu sözleşmede bahsi geçen asgari ücret ise, 01.05.1981 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. O halde, az önce açıklanan durum karşısında davacı, 01.05.1981 tarihindeki asgari ücret farının ücretine eklinmesini isteyemez. Yüksek Hakem Kurulu'nca yapılan Toplu İş Sözleşmesinde de önceki Toplu İş Sözleşmesi hükmüne benzer, bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu itibarla asgari ücret farkına ilişkin istek ile, bunun yansımasında doğan kıdem tazminatı farkına ilişkin isteği reddi gerekirken hüküm altına alınmış olması isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerden davalı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde ilgiliye iadesine 9.3.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Çoğunluğun 2 sayılı bentteki bozma kararına aşağıdaki nedenlerle katılmıyorum.
Toplu İş sözleşmesinde mevcut hükümler nitelikleri kabımından ikiye ayrılırlar. Toplu İş Sözleşmesinin en önemli bölümünü meydana getiren normatif hükümler ile bunun yanında sadece Toplu İş Sözleşmesinin tarafları yani sözleşmeyi imzalayan işveren ile sendika açısından hak ve borçlar doğuran vecibei hükümlerdir.
Normatif hükümler tam anlamıyla objektif hukuk kaideleri niteliklerine haiz olup, sözleşmenin taraflarından başka Toplu İş Sözleşmesi ile bağlı sendikalı işveren ve işçiler üzerinde de etkiye haizdirler. Normat8if hükümler sosyal koruma amacına yöneliktirler ve ferdi, hizmet sözleşmesine konu olabilecek hususları düzenlerler. (Prop. Dr. S. Reisoğlu. Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu Şerhi. Ankara 1975-Sh. 83. V.d.)
Bir toplu İş Sözleşmesinin süresi sona erdiği takdirde bundan sonra yapılan hizmet sözleşmelerinde süresi sona eren Toplu İş Sözleşmesi herhangi bir etki doğurmaz. Hizmet sözleşmesi daha önce yani süre sona ermeden evvel yapılmış ise, süresi sona eren Toplu İŞ Sözleşmesinin etki yapıp yapmayacağı konusunda İş Hukuku Avrufa doktrinininde iki görüş ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre, Toplu İş Sözleşmesi sona erdikten sonra artık hizmet sözleşmeleri üzierinde herhangi bir etkiyi haiz olamaz. diğer görüşe göre süresi sona eren Toplu İş Sözleşmesi, yenisi yapılıncaya kadar kapsamına aldığı işçilere uygulanmakta devam eder. Avrupa İş Hukuku sistemlerine bu ikinci görüş egemen olmuştur. Alman Toplu İş Sözleşmesi normatif hükümlerin yeni Toplu İş sözleşmesi yapılıncaya kadar uygulanmaya devam edeceğini öngörmüş; Fransa'da ve diğer Avrupa sistemlerinde uygulamada fiilen bu görüş benimsenmiştir. (Prof. Dr. T. Esener-İş Hukuku, Ankara Sh.)
Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'muzun 3. maddesi Toplu İş Sözleşmesinin hükmünü düzenlerken aynen şöyle demiştir. "Her ne sebeple olursa olsun sona eren Toplu İş Sözleşmesinin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder". Görülüyorki yasa koyucu bu hükümle Toplu İş Sözleşmesinin sona ermesinden itibaren yenisi yapılıncaya kadar hizmet akdi hükmü olarak devam edeceğini öngörmüştür. Toplu İş Sözleşmesinin normatif ve vecibevi hükümlerinin nitelikleri dikkate alındığında yukarıya metni aynen alınan düzenleme ile normatif hükümlerin hedef tutulduğu sonucuna varılır; zira vecibevi hükümler hizmet akdi hükmü olarak bir ferdi hizmet sözleşmesinde yer alamazlar (Prof. S. Reisoğlu. S.g.e. Sh. 130 ve Prof Dr. T. Esener-8. g.e. Sh. 482. V.D.)
Dava konusu olayda Toplu İş Sözleşmesinde asgari ücret artışlarına ilşikin zammı düzenleyen hüküm niteliği itibarıyla, ferdi bir hizmet sözleşmesinde yer alabilecek mahiyette olup, Toplu İş Sözleşmesinin normatif bölümünü oluşturmaktadır. Hal böyle olunca "Her ne sebeple olursa olsun sona eren Toplu İş Sözleşmesinin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder şeklindeki yasa kuralı uyarınca Toplu İş Sözleşmesinin süresi sona erince yenisi yapılıncaya kadar hizmet akdi hükmü haline gelmiştir. O halde, Toplu İş Sözleşmesinin süresi sona erince bu hüküm sanki davacının hizmet sözleşmesinde yer almış gibi hukuki sonuclar doğuracaktır. Burada çoğunluğun bozma gerekçesinde de açıklandığı gibi Toplu İş Sözleşmesinin kendi süresinden sonraki dönem için düzenleme söz konusu olmayıp; Yasanın 3. maddesinde öngörülen düzenlemenin hükmünü icra etmesi söz konusudur. Yasamıza tamamen uygundur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun bozma kararına karşıyız.