 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1984/1495
K: 1984/2097
T: 29.02.1984
DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı Avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacının davalıya ait işyerinde işçi statüsünde çalışmakta iken memur statüsüne geçirildiği, 2595 sayılı kanunun yürürlüğe girmesi ile de işçilikte geçen hizmet süresi memuriyette geçmiş sayılarak memuriyet derece ve kademesine intibak ettirildiği ve halen memur statüsünde çalışmasını
sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
Böyle bir durumda artık hizmet aktine tabi çalışanları ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulmayacaktır. Zira, bir kimse yanı devrede hem işçi, hem memur olamaz ve hem memur, hem işçi statüsünden yararlanamaz. Davacı emekli olurken işçilikte geçen süre zaten emekli ikrameyesinde gözönünde tutulacaktır.
Böyle olunca hizmet aktinin feshinden ve hizmet aktine tabi olarak geçen hizmet süresi için kıdem tazminatı hakkının doğduğundan sözedilemeyecektir.
O halde kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekirken, kabulü isabetsiz olup, bozmayı icabettirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebepten davalı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde ilgilisine iadesine 29.2.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, hizmet akdi ilişkisine dayalı işçi olarak çalışmakta iken 2595 sayılı Kanunun'un geçici madde hükmü uyarıca memuriyete geçirildiğinden söz ederek işçilikte geçen hizmet süresi için kıdem tazminatı istemiştir.
Gerçekten İş Kanunu'nun kıdem tazminatını düzenleyen hükümleri yakından incelendiğinde bu hakkın doğumunun iki temel şartın gerçekleşmesine bağlandığı görülür. Bu temel şartlardan birincisi işçinin hizmet akdiyle en az bir yıl çalışmış olması ikincisinin de bu akdi ilişkinin işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı bir davranış ve fiili bulunmadan işveren veya haklı bir nedenle işçi tarafından sona erdirilmiş ya da işçinin ölmüş olmasıdır.
Bu iki temel koşulun gerçekleşmesiyle işçinin kıdem tazminat hakkı doğar. Davacının sonraki statüye kapalı ya da açık muvafakat etmesi doğan kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmayacağı gibi 228 veya daha sonra yürürlüğe giren 2829 sayılı yasaların ileride emeklilik halinde işçilikte geçen sürelerin değerlendirilmesine olanak vermesi doğmuş olan bu hakkın ödenmesini ingellemez. Aksi düşünce,hizmet akdinin kanunda belirtilen 16'dan fazla fesih hallerinden birinin gerçekleşmesiyle doğan hakkın sadece emeklilik ihtimaline talik edilmesine yol açtığı gibi emekliliğe ulaşamadan memuriyetin sona ermesi halinde de tamamen zayi olmasına da yol açar ki bu da yasanın kıdem tazminatını düzenleyen hükümleriyle dağdaşmaz. Onun için yasanın işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı halleriyle haklı bir sebep olmadan işçi tarafından iş akdinin sona ermesiyle doğan bu hakkı isteği halinde kendisine ödenmesi kanaatinde bulunduğumdan kıdem tazminatı isteğini kabul eden mahkeme kararının ONANMASI oyundayız.