 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1984/12684
K: 1985/2473
T: 06.03.1985
DAVA : Davacı, sehven fazla ödenen pararın geri alınmasına karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, varit olmayan davayı reddetmiştir.
Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : İş Yasasının değişik 14/4 üncü maddesinde yaşlılık ve malüllük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçinin T:C. Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar Kanunu veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tabi değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmetlerinin toplamı üzerinde son kamu kuruluşunca kıdem tazmintı ödenmesi ilkesi ve esası getirilmiştir.
Öbür yandan 506 sayılı Kanunun 60/F maddesiyle yedek subay ve erlikte geçen sürelerin primleri iki yıl içinde ödenmek suretiyle sigortalılık süresine ekleneceği öngörülmüştür. Emekli Sandığı Kanununda da aynı esasa uygun hükümler yer almıştır. Bu objektif hukuk kurallarının ışığı altında kıdem tazminatının hesaplanması bir değerlendirmeye tabi tutulacak olursa muvazzaf askerlikte geçen süre ilgili Sosyal Güvenlik Kurumlarına borçlanıldığında İş Yasası'nın 14/4 anlamında sigortalı veya Emekli Sandığı ilişkili bir hizmet düzeni ile bürüneceğinden kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması Yargıtay uygulamalarında yer almıştır.
Az önce açıklandığı üzere bu hizmetin birleştirme koşulu, sigorta veya Emekli Sandığına borçlanma suretiyle sigortalı veya Emekli Sandığı İştirakçisi (o süre içinde) olması halidir. Borçlanma gerçekleşmemişse, askerlik süresinin kıdem tazminatı içinde düşünülmesi olanak dışıdır. O zaman bu süre için ödenen kıdem tazmintı haksız ve sebepsiz iktisap niteliği taşır. Davalı aldığı parayı mamelekine kattığında, bu sebepsiz zenginleştirmeyi oluşturacağından, borçlarına veya yararlı başka bir şeye sarfetmiş olması iadeyi önlemez.
Mahkemenin yukarıda esasları ortaya konan halleri dikkate alınmadan sarfedilmiş ve iyiniyet kurallarından bahisle davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 6.3.1985 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Hizmet akdinin muvazzaf askerlik nedeniyle sona ermesi halinde kıdem tazminatının gerekeceği hususunda herhangi bir kuşku yoktur. Ancak olayımızda, davalı işçinin akdi ilişki kurulmadan önce, askerlik yükümlülüğünü yerine getirmek amacı ile silah altında geçen muvazzaf askerlik hizmetinin işyerinde çalışılmış ve hizmet ilişkisi kurulmuş gibi kıdem tazminatı hesabına dahil edilip edilmemesi söz konusudur.
Kıdem tazminatı esası itibariyle işçinin işyerinde sadakatle çalışarak hizmet etmesi nedeniyle geleceğini güvence altına alma düşüncesiyle yöneliktir.
Muvazzaf askerlikte geçen hizmet, 1475 sayılı İş Yasasının 1. inci maddesinde tanımlanan işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan bir hizmet olmadığına ve henüz akdi ilişki de söz konusu bulunmadığına göre, işyerinde geçen bir hizmet gibi düşünülemez. Ve kıdem tazminatı hesabına dahil edilemez. Bu nedenle hükmün bozma gerekçelerinde açıklanan çoğunluk görüşüne karşıyım.