 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1984/1150
K: 1984/2552
T: 09.03.1984
DAVA : (M.) adına (A.M.) ile Köyişleri Bakanlığı adına avukat (A.K.) ve (M.K.) aralarındaki dava hakkında Urfa Asliye 1. Hukuk Hakimliğinden İş Mahkemesi sıfatiyle verilen hüküm taraflar avukatınca temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Davacı kararı temyiz etmiş ise de daha sonra verdiği dilekçe ile temyiz isteğinden vazgeçmiştir. Bu nedenle davacının temyiz dilekçesinin reddine,
2 - Davalının temyiz isteğine gelince:
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8 nci maddesi hükmünce "İş Mahkemesinin nihai kararları tefhim tarihinden itibaren sekiz gün içinde temyiz süresi getirilmiştir. Ancak karar tarafların veya bir tarafın gıyabında verilmişse kararın tebliği esas olduğundan 8 günlük temyiz süresinin tebliğinden itibaren işleyeceği doğaldır.
Temyiz süresi konusunda usulde 2494 sayılı yasa ile değişiklik yapılarak 432 nci maddenin ilk fıkrası ile şu hüküm getirilmiştir: " Temyiz süresi otuz gündür. Bu süre ilamının usulen taraflardan her birine tebliği ile başlar". 433 nci maddesinin 1 nci fıkrası "temyiz dilekçesi hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur"... ikinci fıkrası ise "karşı taraf tebliğ gününden başlayarak o gün içinde cevap dilekçesini hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir."
Olayda iş mahkemelerinden verilen kararlar konusunda usulün yukarıda değinilen yeni değişikliklerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması gerekir. İş Mahkemeleri Kanunu özel bir yasa olup temyiz hakkı ve süresi konusunda özel olarak düzenlemede bulunmuştur. Hernekadar İş Mahkemeleri Kanunu'nun 15 nci maddesinde "bu kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun hükümleri uygulanır" denilmiş ise de belirtilen alanda özel düzenleme getirildiğinden az önce metni alınan 15. madde hükmünün iş davalarında uygulama yeri yoktur. Aksi görüş kabul edildiği takdirde şu sakıncalar ortaya çıkacaktır. Kararın her iki tarafın yüzüne karşı verildiğini kabul edelim. Esas kararın temyiz hakkının kullanılması için tebliği gerekmediği halde, temyiz etmeyen tarafa usulün değişik 433/2 nci maddesi uyarınca kararı temyiz edip etmeyeceğinin belirlenmesi için temyiz dilekçesinin tebliği gerekecektir. Bunun ise İş Mahkemelerinde görülen davalara egemen bulunan çabukluk, kolaylık ve ucuzluk ilkelerine ne kadar ters düştüğünü açıklamaya gerek yoktur. Diğer taraftan esas kararın temyizi için 8 günlük süre olduğu halde 5521 sayılı yasanın 8 inci maddesiyle bağdaşmayacak biçimde usulün 433/2 nci maddesi ile 10 günlük temyiz süresinin kabulü sonucu doğacaktır. Karma bir sistemin benimsenmesi yolundaki görüş ise kanun koyucunun yetki alanına giren yasa hükümlerini değiştirme anlamını taşır. Bu nedenlerle İş Mahkemelerinden verilen kararların temyizi konusunda İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8 inci maddesi ile getirdiği özel hüküm karşısında usulün 2494 sayılı Yasa ile değişik 433 ncü maddesinin uygulama yeri yoktur. Bu durum karşısında davalı vekilinin temyiz isteğinin süre yönünden reddine karar verilmek üzere dosyanın Esas: 1983/9, Karar: 1984 Karar: 1984/2 sayı ve 1.2.1984 günlü Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca yerine geri çevrilmesine 9.3.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
30.1.1950 tarihli 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, bu mahkemelerin görev ve yetkilerini dzenlemiş fakat bu mahkemelerde yargılamanın nasıl yapılacağını, tarafların birbirleri ve mahkeme ile olan ilişkileri kısaca yargılamada uygulanacak kurallar düzenlenmemiş ancak 15. maddesindeki hükümler bu yasada açıklık olmayan hukuk yargılama usulü kanundaki kuralların uygulanacağına işaret edilmiştir.
Özel yasadaki pratik önemi olan usul hükümleri ise 5. maddedeki yetki 7. maddede bu mahkemelerden şifahi yargılama usulü uygulanacağına dari hüküm ile 8. maddedeki nihai mahkemeye kararlarına karşı tefhim tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz edileceği ve Yargıtay kararlarının düzeltilmesinin istenemeyeceğnie dair kurallardan ibarettir. Bu özel hüküm ve kurallar dışında dava açılmasıyla başlayan bütün yargılama işlem ve yöntemlerinde olduğu gibi bu mahkemelerden verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurmalarda, HUMK. hükümlerin aynen uygulanması gerekeceğinden temyiz dilekçesinin hükmü veren mahkeme aracılığıyla karşı tarafa tebliğ edileceğine tebliğ tarihinden itibaren karşı tarafın on gün içinde cevap verebileceğine ve cevap veren taraf evvelce süresinde temyiz etmemiş olsa bile cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunabileceğine dair 433. maddesindeki kuralın diğer kurallar gibi aynen uygulanması gerekir.
Özel hükümlerin önceki ve üstünlüğü ilkesi uyarınca özel hükümle genel kuralın çatışması halinde özel kuralın ön alacağı şüphesizdir. Ancak ne var ki, tefhimden itibaren 8 gün içinde temyiz edileceği yolundaki özel kural genel yasadaki 10 günlük cevap süresi içindeki temyiz hali çatışık hükümler değildir. Genel Medeni Usul Yasamıza 2494 sayılı Yasa ile 433. maddeye eklenen bu hüküm süresinde temyiz eden tarafın başvurusuna bağlı katılma yoluyla diyebileceğimiz yeni ve gneel bir yöntem getirmiştir. Özel yasanın 15. maddesindeki açık yollama kuralı ile bu genel yöntemin iş mahkemesi kararlarına uygulanması gerekir. Asıl temyiz süresinin 8 gün katılma yoluyla temyizin 10 gün olması nitelikleri farklı olduğundan çelişki yaratmaz. Nitekim 437. maddede Sulh Mahkemesi kararlarının temyizi için yine 8 günlük süre kabul edildiği halde 10 günlük cevap süresi içindeki temyizi düzenleyen 433. maddenin bu kararlar içinde uygulanacağı belirtilmiştir.
Yukardan beri açıkladığımız nedenlerle aksi görüşü benimseyen çoğunluk kararına katılınmamıştır.