 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1984/11443
K: 1985/1727
T: 13.02.1985
DAVA : Davacı, davalıya ödenen kıdem tazminatının geri alınmasına karar verilmesin davacının ilamda yazılı nnedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı kurum avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davalıların miras bırakanı davacı, .... Bankası AO.Genel Müdürlüğünde hizmet akti ile çalışmakta iken Bakanlar Kurulu Kararıyla Genel Müdür Yardımcılığına atanmış ve böylece statüsü değiştirilmiş olup kendisine kıdem tazminatı ödenmiştir.
Davacı, Genel Müdürlük, Maliye Bakanlığının bir yazısı üzerine davalıların miras bırakanına kıdem tazminatının sehven ödendiğinin anlaşıldığını bildirerek istirdadını dava etmiştir.
Gerçekten, kıdem tazminatı hakkının hangi hallerde elde edilebileceği 1475 sayılı İş Kanunu'nun değişik 14'cü maddesinde gösterilmiştir. Buna göre diğer koşullar yanında hizmet aktinin anılan maddede gösterilen sebeplerden birisi ile feshedilmiş veya sona ermiş olması gerekmektedir. Fesih taraflar arasında fiili ve hukuki ilişkiyi sona erdiren hukuki bir işlem olup, bu yoldaki iradenin karşı tarafa açıklanmasıyla gerçekleşmiş olur. Statü değişikliğinde böyle bir irade açıklaması yoktur. Bu nedenle işverenin feshinden söz edilemez. Buradaki ancak iş şartlarının esaslı bir şekilde değişikliği söz konusu olabilir. Bu hal ise, İş Kanununun işçiye fesih hakkı tanıyan 16'cı maddesinin ll. bendinin (e) fıkrasındaki durumu oluşturur.
Olayda, davalıların miras bırakanı akti feshetmeyerek yeni görevinde çalışmasını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. O halde, davalılar için kıdem tazminatı isteme hakkı doğmamıştır. Esasen işçilikte geçen hizmet süresi ileride tabi olduğu mevzuat açısından şartları gerçekleştiği günden emekli ikramiyesinde değerlendirilmiştir.
Bu nedenle davacı, davacı, davalıların miras bırakanına ödediği kıdem tazminatını geri isteyebilir. O halde, geri almanın diğer unsurları da incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken feshin gerçekleştiğinden bahisle isteğin reddi doğru olmayıp bozmayı icabettirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten davacı yararına BOZULMASINA, bozmada oybirliği ile, sebebinde oyçokluğu ile 13.2.1985 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Uyuşmazlıktaki maddi olay kısaca davalıların müşterek miras bır9akanları (İ.M.)'nun davacı Denizcilik Bankası Genel Müdürlük müşavirlik görevinde hizmet akdi ilişkisi içinde çalışırken, 440 sayılı İktisadi Devlet Teşebbüsleri Kanunu'nun 10. maddesine göre Genel Müdür Yardımcılığına tayini dolayısıyla kendisine Yönetim kurulunun 18.4.1980 gün ve 2599 sayılı kararı ile ödenen (2.027.324,70) liralık kıdem tazminatının geri alınması talebinden ibarettir.
Olayı isabet ve sağlıklı değerlendirebilmek için öncelikle davacı ile davalıların miras bırakanları arasındaki hukuksal ilişkinin niteliğinin tesbitinde zaruret vardır. Bunun tartışmasına girmeden hemen belirtelim ki, gerek Asliye hukuk Mahkemesinin vazifesizlik kararından sonra verilen dilekçede gerekse, 6.7.1982 cevaba cevap dilekçesinde (Davalı Genel Müdür yardımcısı olmasından sonra da banka ile arasındaki hizmet akdi ilişkisi devam etmiştir) gibi deyimlerle davacı banka tarafından da belirtilmekte ve kabul edilmekte olması yanında önce asliye Hukuk Mahkemesinde sonuçlanan davanın kararı Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin incelenmesi sonucu aynen (Davacı Banka, haksız ödediği işçi kıdem tazminatının iadesini istemiştir. Ödenen tazminat işçi olduğu döneme ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki hizmet sözleşmesine dayanmaktadır. Bu gibi hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların İş Mahkemelerinde görülmesi gerekçesiyle bozulmuş, mahkeme bozmaya uyarak aynı gerekçe ile davaya reddetmiş bu gerekçe ve karar kesinleşmiştir.
Böylece davalıların müşterek miras bırakanlarının kıdem tazminatı ödenen devrede tamamen İş Kanununa tabi hizmet akdi ilişkisi içinde çalıştığı kesin Yargıtay kararı ile de saptanmıştır.
Davacının bu akdi ilişkisi ulaştırma Bakanlığının teklif ve Bakanlar Kurulunun Genel Müdür Yardımcılığına atanması ile bozulması sonucu Banka Genel Kurulu'nun konuyla ilgili benimsediği bir karara uyularak Yönetim Kurulunun kararı ile kıdem tazminatı ödenmiştir. hatta ödeme yapılmadan önce Maliye Bakanlığının da uygun mütalaası alınmıştır.
Kıdem tazminat hakkının doğumu ve ödenmesinin yasal yönü incelenecek olursa; bu hakkın doğumunun 2 temel şartın gerçekleşmesine bağlı olduğu görülür. Bunlardan birincisi işçinin hizmet akdi ile en az bir yıl çalışmış olması, ikincisi de akdi ilişkinin İş Kanunu'nun 17/II. maddesinde sayılan ahlak ve iyiniyet kuralları dışında işveren ve 16. maddesindeki sebeplere işçi tarafından bozulmuş olmasıdır.
Davalıların murisi Genel Müdür Muavinliğine tayininin bozulma hali herhalde 17/II. madde dışında kalan bir fesih halidir. İşçinin önceden bu göreve talip olduğu da ileri sürülmemiştir.
Kanımızca hizmet akdi ilişkisi dönemine ait hizmeti için kıdem tazminatı ödenmesinde hata yoktur. Ancak bu tazminata Müşavirlikteki son ücretinin esas alınması gerekirken Genel Müdür Yardımcılığındaki ücretin esas alınması hatalıdır.
Nitekim, Banka Genel Kurulunun müteakip sene olğan toplantısında kıdem tazminatı ödenmesi doğru kabul edilmiş, yalnız az önce değinildiği üzere hesaplamanın hatasına işaret edilmiştir.
Bundan başka, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre hizmet aktiyle çalışanların sosyal güvence yönünden bu kanuna tabi sigortalı olmaları yasal bir zorunluluk bulunduğu halde, davacı Bankanın uruluşuna vücut veren 5842 sayılı yasadaki bir intibak hükmünün düşüncemize göre hatalı bir biçimde uygulamaya konulması sonucu bunlar 5434 sayılı Emekli Sandığı iştirakçisi yapılmıştır. Bu nedenle davalı tarafın emekli Sandığından aldığı veya alması gereken emekli ikramiyesinin tamamının ödenen kıdem tazminatından düşülmesi icap eder.
Oysa dosyadaki bilgi ve belgelerden ödeme sırasında ikramiyenin tam düşülmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı Banka bu konudaki fazla ödeme ile biraz yukarıda açıklanan kıdem tazminatına esas alınan ücret farkından yaptığı fazla ödemeyi geri isteyebilir. Kararın ancak bu sebeplerden bozulması düşüncesinde bulunduğumdan tamamının istirdadı gerekeceği yolundaki sayın çoğunluk kararına iştirak edilmemiştir.