 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1984/548
K: 1984/13387
T: 20.11.1984
DAVA : Tapulama sırasında 287 parsel sayılı 4.080 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydına, satın alma yoluyla geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve paylaşmaya dayanılarak davalı (A.K.) adına tespit edilmiştir. İtirazları tapulama komisyonunca reddedilen davacılar, niza konusu taşınmazın babaları (A.)'den geldiğini, her ne kadar davalılar dava konusu taşınmazı babaları (A.)'in 2. eşi (H.)'den kalmış iseler de (H.)'nin bu satışı yapmaya yetkisi bulunmadığı, kendilerinin de taşınmazı davalılara satmadıklarını ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece davanın kabulüne dava konusu taşınmazın 5.8.1983 günlü veraset ilamındaki hisselere göre 2/8 payınını (H.Ç.)'e, 1/8 er payının (A.)'in çocukları (M.), (H.), (D.), (S.) ve (M.G.) adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz ile dava dışı olan 285 ve 286 parsel sayılı taşınmazlar bir bütün olarak davacı tarafın ortak miras bırakanı (A.)'e at olduğu ve onun 1948 yılında ölümünden sonra mirasçılarına kaldığı ve terekesinin paylaşılmadığı mahkemece toplanıp değerlendirilen delillerle saptanmıştır. Ne varki uyuşmazlık (A.)'in eşi (H.)'nin davalı tarafa yaptığı satışın geçerli olup olmadığı ve onlar yararına mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde toplanmıştır. (A.)'in 1948 yılında ölümünden sonra (H.)'den başka mirasçıları olduğu veraset belgesinde belirtilmiştir. İştirak halinde mülkiyette hissadarlardan bir bölümünün üçüncü kişilere satışı hukukça değer taşımaz. Ancak 31.12.1956 yılından tapulama tespit gününe kadar 20 yılı aşkın süreden beri dava konusu taşınmaz üzerinde davalı tarafın zilyet olduğu mahkemece dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarında belirtildiği halde mahkemece bu yön gözetilmeksizin taşınmazın (A.) mirascıları adına tesciline karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi (H.)'nin satışı hukuken geçersiz olması nedeni ile davalı taraf davacı tarafa ait vergi kaydına dayanamaz. Bu durumda mahkemece davalı taraf adına 1617 sayılı Kanunla değiştirilen Tapulama Kanunun 33/4 maddesi hükmünce (1617 sayılı kanunun yürürlüğü gününden sonra bölgede hiç bir belgeye dayanmaksızın tespit ya da tescil edilmiş taşınmaz olup olmadığı) yönünde tapulama müdürlüğü ve tapu sicil muhafızlığından arıştırma yapılmadığı) yönünde tapulama müdürlüğü ve tapu sicil muhafızlığından araştırma yapılmalı ve ondan sonra deliller değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm oluşturulması isabetsiz ve davalıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20.11.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.