 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1984/371
K: 1985/11115
T: 18.10.1985
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Tapulama sırasında 560 parsel sayılı 92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı olduğundan bahisle tutanağının malikhaneisi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı Esma tarafından davalılar Hazine ve köy tüzel kişiliği aleyhine açılan ve davacı Mehmet taurafından dauvalı Esma aleyhine açılıp tevhid edilen tescil ve tescile itiraz davaları davacı Mehmet tarafından dauvalılar Esma ve Cemal aleyhine açılan müdahalenin önlenmesi davası görevsizlik kararları ile ayrı ayrı Tapulama mahkemesine devir ve tevhid edilmişlerdir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, korkisinde (A) hafi ile gösterilen 75 metrekare bölümün Esma, (B) harfi ile gösterilen 17 metrekare bölümün muteriz davacı Mehmet adına tesciline karar verilmiş; hüküm Mehmet tarafından temyiz edilmiştir.
Esma'nın 15.4.1971 tarihinde Hazine ve köy tüzel kişiliğini hasım gösteremk suretiyle asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil davası dava konusu taşınmazlara fer'i zilyet bulunduğu, bu nitelikteki zilyetliğin MK.nun 618. maddesi hükmünce tescil isteme hakkını vermeyeceği belirtilerek 24.9.1975 tarihinde red edilmiş ve bu hüküm süresi içinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Daha sonra Esma vekili Avukta Edip'in 3.2.1976 tarihli dilekçesi ile temyiz inceleme isteğinde bulunmuş olması üzerine ilgili Dairece sözü edilen 24.9.1975 tarihli, 204/534 sayılı Asliye Hukuk Mahkemesi kararı bozulmuştur. Ne var ki maddi yanılgı son8ucu oluşturulan bozma kararı kesinleşen mahkeme hükmü ile belirlenen hukuksal durumu ortadan kaldırmaz, hukukça yok sayılır. buna karşın Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı ile bu dosyanın Tapulama Mahkemesine aktarılmış olması sonucu etkilemez ise de; tescil davasına muteriz davacı olarak katılan Mehmet'in Hazinek, köy tüzel kişiliği ve Esma aleyhine 28.4.1972 tarihinde ve ayrıca görevsizliuk kararından önce sözü edilen bozma kararından sonra 10.2.1976 tarihinde Esma ve Cemal hakkında el atmanın önlenmesi ve tescil isteği ile asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davalar birleştirilerek birlikte Tapulama Ma9hkemesine aktarılmıştır. Bu davalara Tapulama Kanununun 61. maddesi hükmünce kaldığı yerden bu kanunda belirtilen usul ve esas dairesinde bakılarak sonuçlandırılması gerekir. Her ne kadar 28.4.1971 tarihinde açılan tescil davası Esma'nın açtığı dava ile birleştirilmesi ve yalnız Esma davasının reddine karar verilmekle yetinilmiştir. Mehmet'in davası yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Kesinleşen 24.6.1975 tarihli karar konusu olan taşınmazda Esma'nın zilyetliğinin fer'i nitelikte bulunduğu hakkında Hazine ve köy tüzel kişiliği yararına Esma aleyhine kesin hüküm teşkil eder. Tescil davasına itiraz davacısı olarak katılan kişiler yararına hüküm kurulamayacağı için bu ilam Mehmet yararına kesin hüküm teşkil etmez; ancak, diğer delillerle doğrulanması halinde bir delil niteliği taşır. Davacı Mehmet 29.10.1957 tarihli satış senedine ve zilyetliğe dayanmıştır. Satıcı Şerife'nin saptanan sözleri senet ve Asliye Hukuk Mahkemesince oluşturulan hüküm içeriğine aykırı düşmüştür. Mahkemece bu yön gözönünde tutularak aykırılık giderilmemiştir. Kesin hüküm kamu düzeni ile ilgili olup, tarafları arasındaki sonraki günlü aynı taşınmaza yönelik uyuşmazlıklarda bu kesin hükme değer verilmek gerekir. O halde mahkemece parselin temyize konu edilen bölümünün kesin hükmün ve 29.10.1957 tarihli senedin kapsamı içinde kalıp kalmadığı yerel ve uzman bilirkişi aracılığı ile uygulama yapılaraak saptanmalı, taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, gerçekten Şerife tarafından davacı Mahmet'e satılıp zilyetliğinin devir ve teslim edilip edilmediği tüm tanıklar ve tesbit bilirkişileri yöntemine uygun olarak tışınmaz başında dinlenilerek saptanmalı, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın satışının teslim ile geçerli olacağından MK.nun 890 ve 892. maddeleri ve Tapulama Kanununun 45 ve 54. maddesi hükümleri 24.6.1975 tarihli ilam gözetilerek toplanan deliller birlite değerlendirilmeli ve kazanılmış haklar gözönüde tutularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönlerden yanılgıya düşülerek yazılı biçimde hüküm kurulmasıu isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi harç alınmamasına, 18.10.1985 gününde oybirliği ile karar verildi.