 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1984/22060
K: 1984/11190
T: 04.10.1984
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 4338 parsel sayılı 6250 m2 yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak Fatma adına tesbit edilmiştir. Davalının itirazı tapulama komisyonunca kabul edilmiştir. Fatma mirascısı Yakup dayanılan satışın gerçekleşmediğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı adına teciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, nizalı taşınmazın satışının, zilyetliğin devri suretiyle tamam olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır. MK.nun 890. maddesi hükmünce tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın satışı zilyetliğin devri ile tama olur ve bu koşulun gerçekleşmesi halinde satış taraflar yönünden hüküm ifade eder. Olayda davalı HUMK.nun 297. maddesinde öngörülen koşullarla düzenlenen ve teslim ikrarını içeren satış senedine dayanmıştır. Bu tür senetlerin aksi satıcı olarak sözleşmenin tarafı bulunan Fatma ve onun kulli halefi olan davacı tarafından aynı hukuki nitelikteki başka bir delil ile kanıtlanabilir. Ancak, davalı 25.10.1982 tarihli keşifde nizkalı taşınmazın zilyetliğinin kendisine teslim edilmediğini bildirmiş ve bu sözleri mahkemece begelendirilmiş olduğu gibi; bilirkişi ve tanıklar taşınmazın davalıya teslim edilmediğini, ölünceye kadar Fatma ve daha sonra da davalının zilyet olduğunu ve tapulama tesbit gününe kadar sürdürülen zilyetliğin 20 lira ulaştığını bildirmişlerdir. Hal böyle olunca, satış konusu taşınmazda zilyetliğin davalıya teslim edilmediği belirlenmekle satış gerçekleşmemiştir. Bu itibarla, davalı satın almaya dayanamaz. O halde, mahkemece yararına tapulama tesbiti yapılan miras bırakan Fatma yönünden 766 sayılı Tapulama Kanununun 33/4. maddesi hükmünce bölgede 1617 sayılı Kanunun yürürlüğü gününden sonra kayıt ve belgeye dayanmaksızın tesbit ve tescil edilen taşınmazlar yüzölçümü büyüklüğünün ne olduğu tapulama müdürlüğü ve tapu sicil muhafızlığından ayrı ayrı sorulup saptanarak ve toplanan zilyetlik delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yanılgıya düşülerek gerçekleşmeyen satışa değer vermek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması isabetsiz, temyiz itirazların bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesince harç alınmamasına, 4.10.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.