 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1984/1499
K: 1984/3899
T: 20.03.1984
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle, gereği görüşüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan bozma kararında tapulama sırasında 46 parsel sayılı 1640 metrekare, 47 parsel sayılı 3630 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu ve vergi kaydına dayanılarak davalı (H.E.) adına ayrı ayrı tesbit edilmiş olduğu hazine ve (C.G.)'nin itirazları üzerine tutanak ve ekleri 5602 sayılı Kanun uyarınca Tapulama Mahkemesine aktarıldığı belirtilmiş, tapu kayıtlarının gereği gibi yerine uygulanması, kapsamlarının kesin biçimde saptanması uzman bilirkişiden keşfi izleme imkanı verecek biçimde kroki ve rapor alınması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, taşınmazların davalı (H.E.) mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılardan hazine tarafından temyiz edilmiştir.
(H.E.)'in dayanmış olduğu tapu kaydının hazinenin de hasım olduğu Asliye Mahkemesinde görülen 5519 sayılı kanuna göre kaydın miktarının düzeltilmesi hakkındaki davanın sonucunda kesinleşen hükme dayandığı mahkemece saptanmıştır. Ancak; 5519 sayılı Kanuna göre açılan dava sonucunda kurulan hüküm kesinleştiği takdirde ancak konusu bakımından kesin hüküm teşkil eder. Bu tür davalarda mahkeme geometrik durumu saptamakla yetinir. Bu tür davalar taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğunu ispatlanmasını gerektirmez. Bu itibarla; mahkemenin sonradan hazinenin dayandığı tapu kaydını kesin hüküm nedeni ile hukuksal değer taşımadığı yollu gerekçesi yerinde görülmemiştir. Ancak; davacı tarafın dayandığı ve hazinenin de hak sahibi olduğunu iddia ettiği tapu kaydı Aralık 1307 gün ve 35 sayılıdır ve intikal görmemiştir. Hazine bu kayıtta malik gözükenlerden bir kısmının mirasçısı olduğunu ileri sürmüştür. Kayıt maliklerinin ölüm gününden itibaren 20 yıldan fazla süre geçmiştir. O halde olayda Tapulama Yasasının 32/d maddesindeki koşullar gerçekleşmiş bulunmaktadır. Tapulama Yasasının 33/son maddesinde yer alan "yasa gereği hazineye geçen yerlerde iktisap zaman aşımı işlemiyeceğine" dair hüküm emvali metruke kanunları gibi kamu kanunları ile hazineye geçen yerler hakkında uygulanabilir. Hazinenin mirasçılık hakkı da Medeni Kanuna dayanmaktadır. Medeni Kanun karşısında devletle ferd arasında bir ayrıcalık söz konusu olamaz. Anayasa'nın getirmiş olduğu eşitlik ilkesi konunun bu şekilde yorumlanmasını gerektirmektedir. O halde mahkemenin kesin hükme dayanan gerekçesi yasaya aykırı ise de; yukarda açıklanan nedenle hazinenin Aralık 1307 sayılı tapu kaydına dayanması olanağı bulunmadığından mahkemenin hükmü sonuç itibarıyla doğrudur. Ancak; önceki bozma kararında tapu kaydının kapsamının belirlenmesi öngörülmüştür. Olayda 5519 sayılı kanun uygulandığına göre Tapulama Kanununun 42. maddesi hükmünce tapu kaydının kapsamının haritasına göre belli edilmesi gerekir. Harita uygulanmalı, kapsamı belli edilmeli, nizalı parsellerin harita kapsamına girdiği kabul edildiği takdirde yukardaki esaslar gözönünde tutularak hüküm kurulmalıdır. Bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20.3.1984 gününde oy birliği ile karar verildi.