 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1984/14481
K:1985/2111
T:21.02.1985
- HAKKI KARAR
- MİRİ ARAZİ
- DAVA ZAMANAŞIMI
* ÖZET:Arazi Kanunnamesinin 51. maddesinde küçüğün [sanığın] yararı söz konusu ise veli ya da vasinin onun yararına taşınmaz alabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Küçük yararına arazi alabilme yetkisi olan veli ya da vasinin onun adına bir araziye tasarruf edilme yetkisinin var Olduğu kabul edilmelidir.
Böylece aynı Kanunnamenin 78. maddesinde yer alan hakkı karar yolu ile taşınmaz edinme küçükler için de mümkündür. Ancak hakkı karar müessesesi miri araziler için geçerli olup, bu tür arazilerde yararlanma hakkı tapu kayıt maliklerine ve rekabesi devlete aittir.
Mecelle Heyeti'nin 22 Teşrinisani 1298/1881 ve 22 Muharrem 1300/1882 tarihlerde iradei seniyeye iktiran eden mazbatasına göre mirasının rekabesine müteallik davalar 36 senede zamanaşımına uğrar. Bu nedenlerle örneğin Şevval 1290 tarihli tapu kaydı hazineye karşı hukuksal yönden değer taşır.
(Kanunname -1 Arazi (7 Ramazan 1274 Ta.) m. 51, 78 m. 51,78)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; tetkik hakiminin raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, iş incelendi, gereği görüşüldü:
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında tapu kayıtlarının miktar fazlası üzerinde tarafların kazandırıcı zamanaşımı haklarının gerçekleşmediği, tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının kısmen de olsa iç içe girdiği, kayıt kapsamalarının miktarı ile belli edilmesinin zorunlu olduğu, belirtilerek Tapulama Kanununun 32/d maddesi hükmünce zilyetlik ve intikaller göz önünde tutularak kayıtların hukuki değerlerini muhafaza edip etmediklerinin araştırılması, muhafaza ediyorlarsa iç içe girdikleri arazi parçası yönünden önceki günlü kayda değer tanınması, Tapulama Kanununun 54. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak orman araştırması yapılması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bozma kararı çerçevesinde yapılan uygulama sonunda 63 parselin 20.000 m2 olarak Zeki ve Mehmet adlarına tesciline, 63 parselin 52.150 m2 bölümü ile 64 ve 66 parsellerin Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, Zeki ile Esma tarafından temyiz edilmiştir.
1 Zeki'nin temyiz inceleme isteği ile ilgili olarak, hükmü temyiz eden tarafa ilamın tebliğ edildiği gün ile temyiz dilekçesinin mahkemeye veriliş günü arasında yasada öngörülen temyiz süresi geçmiştir Mahkemece bu yön saptanmak suretiyle Tapulama Kanununun 66. maddesi hükmü gereğince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (ONANMASINA), 766 sayılı Tapulama Kanununun 74. maddesince 10 lira onama ilam harcının alınmasına,
2 - Arazi Kanunnamesinin 51. maddesinde sanığın (küçüğün) yararı söz konusu ise veli ya da vasisin O'nun yararına arazi alabileceği hükmüne yer verilmiştir. Sağır (küçük) yararına arazi alabilme yetkisi olan veli ya da vasisin O'nun adına bir araziye tasarruf edebilme yetkisi de var sayılmak gerekir. Hal böyle olunca, aynı Kanunnamenin 78. maddesinde yer alan hakkı kararla mülk edinme küçükler içinde mümkündür. Ayrıca; hakkı karar müessesesi miri arazi için geçerli olup, bu tür arazilerde yararlanmak hakkı tapu kaydı maliklerine ve rekabesi Devlete aittir. Mecelle Heyeti'nin 22 Teşrinisani 1298/1881 ve 22 Muharrem 1300/1882 tarihlerde irade-i seniyeye iktiran eden mazbatasında miri arazinin rekabesine müteallik davaların 36 senede zaman aşımına uğraması kabul edilmiştir (Fikri Gürzumar'ın "Tapu ve Kadastro Külliyatı Muamele ve İzahatı" isimli Ankara-1953 tarihinde basılan kitabının sayfa 143 ve Prof. Dr. Halil C..'in "Miri Arazi ve bu arazinin mülk haline dönüşümü" isimli Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları no: 250, Ankara-1969 basımlı kitabının 342-344 ve yine Fikri G...'ın "Tapu Muamelat Rehberi" isimli Ankara-1950 basım tarihli kitabının 33. sayfasındaki açıklamalar). Somut olayda, mahkemece dava konusu taşınmazların Şevval 1290 tarihli 15 sayılı tapu kaydının sınırlarıyla kapsamı içinde kaldığı, ancak; tapu kayıt malikinin hakkı karar koşuluyla oluşturulan kayıt tarihde 10 yaşında bulunduğu, küçük bir çocuğun taşınmazlar üzerinde 10 yıl süreyle zilyetliğinin düşünülemeyeceği, bu nedenle tapu kaydının yasal dayanaktan yoksun olduğu ve hukukça değer taşımayacağı gerekçe gösterilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuştur. Oysa, yukarda değinilen Arazi Kanunnamesi hükümlerince kayıt maliki Selman .... Süleyman 1280 doğumlu olsa bile hakkı karar müessesi miri arazi için geçerli olup, bu tür arazilerde yararlanma hakkının tapu kayıt maliklerine rekabesinin devlete ait olması hesabıyla kaydın yasal dayanaktan yoksun bulunduğu kabul edilemez. Ayrıca; tapu kaydının oluşturulduğu tarihten Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 36 yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmiş olup, bu süre içinde tapu kaydının iptali dahi dava edilmemiştir. Bu itibarla, tapu kaydı Hazineye karşı değer taşımaktadır. Her ne kadar tapu kaydının kapsamının belirlenmesi ile ilgili olarak yapılan uygulama yetersiz ise de; tapu kaydının nizalı taşınmazları kapsadığı kabul edilen yerel mahkeme hükmünü, hazine gerekçeden temyiz etmemiştir. Böylece bu davada tapu kaydının taşınmazları kapsadığı yolunda mümeyyiz yararına usulü kazanılmış hak meydana gelmiştir. Öte yandan mahkemece dava konusu taşınmazlardan 63 sayılı parselin 20.000 m2. lik bölümünün Zeki ve Mehmet adlarına eşit paylarda tesciline karar verilmiş ise de; adı geçenlerin taşınmazın bu bölümü üzerindeki zilyetlerinin hangi tarihde başladığı ve süresi, sürdürülüş biçimi gereği gibi belirlenmemiş ve bu konuda Zeki ve Mehmet yararına 766 sayılı Tapulama Kanununun 44 ve 32/d maddelerinde öngörülen iktisap koşullarının gerçekleştiği saptanmamıştır. 0 halde bu durumda mahkemece 63 sayılı parselin 20 dönümlük bölümü ile ilgili olarak Zeki ve Mehmet yararına Tapulama Kanununun 44 ve 32/d maddelerinde öngörülen iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği bilirkişi ve tanık yeniden dinlenmek ve bu yerdeki ilk zilyedin kim olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayanılarak saptanmalı, ondan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönlerden yanılgıya düşülerek yasaya aykırı düşen gerekçelerle ve eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması isabetsiz, Esma'nın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), Yargıtay duruşmasında avukatla temsil edilen Esma yararına takdir olunan 1500 lira avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesince harç alınmasına yer olmadığına, 21.2.1985 gününde oybirliği ile karar verildi.