 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1984/1210
K: 1984/2658
T: 28.02.1984
DAVA : Taraflar arasında tapuluma tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; tetkik hakiminin raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Tapuluma sırasında 3123 parsel sayılı 15.195.200 m2. yüzölçümündeki taşınmaz tapu kayıtlarına dayanılarak münire ve paydaşları adlarına tesbit edilmiştir. Bu tesbite Çayırhan Köyü Tüzel kişiliği mer'a olduğunu, Hazine de devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek itiraz etmişler ve dava açmışlardır. mahkemece, davaların reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Kesin hüküm olumsuz dava şartlarındandır ve kamu düzeni ile ilgili olup kesin hükmün mahkemece doğrudan doğruya gözönünde tutulması gerekir. Kesin hüküm konusu taşınmaz yönünden taraflar arasında çıkan sonraki günlü uyuşmazlıklarda başkaca delil aranmaksızın bu kesin hükme göre çözümlenir. Olayda davalılar 7.6.1985 günlü kesin hükme dayanmışlardır. Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesi'nde oluşturulan ve kesinleşen bu hükmün haritası bulunmaktadır. O halde mahkemece kesin hüküm ve haritası Tapulama kanununun 42. maddesi hükmünce yerel ve uzman bilirkişi aracılığı ile uygulanmalı, kapsamı olan taşınmaz belli edilmeli, dava konusu parselin bu kesin hükmün kapsamı içinde kalıp kalmadığı saptanılmalıdır. Dava konusu parselin kesin hüküm kapsamı içinde bulunmadığı sonucuna varıldığı takdirde ise davalıların ayrıca 1363 günlü vakıf kaydına dayanmış oldukları gözetilerek vakıf kaydının hukuksal niteliği üzerinde durulmalı, kayıt uygulanmalı ve kapsamı belli edilmelidir. Aksi halde dayanılan Aralık 1320 gün 603, 604 sayılı birbirini sınır gösteren tapu kayıtlarının ağıl için oluşturulmuş bulunduğu kayıtlarda yüzölçümü bulunmadığı, Ağılın hayvanların barınması için yapay olarak meydana gelmiş kısmen açık, kısmen kapalı etrafı çevrili bina müştemilatını ifade ettiği, bu itibarla taşınmazın türü ile ilgili olmayan ve binlerce dönüm araziyi içine alan sınırlara değer verilemeyeceği, taşınmazın veriliş amacına uygun olmayan tapu kaydı sınırlarının Tapulama Kanununun 42. maddesinin uygulanmasını gerektirmeyeceği gözetilerek ağılların çevresinde geleneksel olarak hayvanların toplanması için zorunlu olan belli bir miktar alan ağılın mütemmim cüz'ü kabul edilmek sureti ile kayıtların kapsamı ağıl yerlerine göre belli edilmelidir. Diğer yandan mahkemece yapılan keşifden ağıl olarak tanımlanan yerlerin doğal mer'alar olduğu saptanmıştır. Bu durumda 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 5-6 ve onu izleyen madde hükümleri gözönünde tutularak gereken inceleme yapılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönleri gözönünde tutmamış olması isabetsiz olduğu gibi; mahkemece ağıl yeri tapusunun kapsamının ağıl binalarının arazi üzerindeki yerleri ile sınırlı bulunabileceği nazara alınmaksızın dava konusu parsellerin kayıt sınırlarına göre kapsamlarının belli edilmesi ve kabule göre de: Daimilik niteliği kazanan ve baraj gölü haline gelen yerlerin MK.nun 641. maddesi ve Tapulama Kanununun 2. maddesi hükmünce tapulamaya tabii tutulamayacağı düşünülerek gerçekten dava konusu parselin daimi nitelik taşıyan ve genel su mahiyetindeki baraj gölü haline gelip gelmediğinin araştırılmamış bulunması dahi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve Yargıtay duruşmasında avukatla temsil edilen Hazine parasının davalı tarafa yükseltilmesine ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesince harç alınmasına, 28.2.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.