 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1984/10412
K:1985/11141
T:21.10.1985
* MÜLKİYETİN SAPTANMASI
* KAZANDIRICI ZAMANAŞIMIYLA MAL EDİNİM
* İHYA
ÖZET : Eylemli olarak taşınmaz bitişik pırnallığın dayanılan tapu kaydında sınır gösterilen kişi yeri olarak kabul edilebilmesi için, o kişi adına tapuda kayıtlı olması ya da Hazinede anılan kişiye tahsis ve temlik edildiğinin saptanması gerekir.
1617 sayılı Kanunla değiştirilen Tapulama Kanununun 33/son maddesi hükmünce Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, delicelik gibi yerler zilyetlik ile edinilemez.
Pz.ya, 27.3.1950 tarihinden önce tamamlanmış ise zilyed yararına Tapulama Kanununun 37/1,2. maddeleri uygulanır.
(766 s. Tapulama K m. 32, 33, 37)
Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü;
Tapulama sırasında 840 parsel sayılı 13800 m2 yüzölçümündeki taşınmaz topu ve vergi kaydına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı taraf adına tesbit edilmiştir. Taşınmazın orman sayılan yerlerden bulunduğuna yönelik orman idaresinin itirazı üzerine tapulama komisyonunca Tapulama Kanununun 29. maddesi hükmü uyarınca yetkisizlik kararı verilerek tutanak ve ekleri tapulama mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı adına tesciline karar verilmiş, hüküm, orman idaresi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, mahkemece yapılan keşif, uzman bilirkişinin 26.3.1984 tarihli açıklamalı ve krokili raporu ile saptanmıştır. Bu itibarla orman idaresinin diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; davalı tarafın dayandığı, tapu ve vergi kaydını uygulayan bilirkişinin sözleri, kayıtların kapsamını belirlemeye yeterli görülmemiştir. Eylemli durumda ve tapulama sırasında düzenlenen krokisinde taşınmazın doğu sınırı pırnallık olarak belirlenmiştir. Bu tür doğal bir arazi kesiminin tapu kaydındaki Mehmet Onbaşı zevcesi sınır yeri olarak kabul edilemez. Öte yandan, vergi kaydını bir an için bu yere ait olduğu kabul edilse bile doğu sınır açık kalmaktadır. Bu tür sınırlı ve mülkiyet belgesi olmayan vergi kayıtlarının kapsamı Tapulama Kanununun 42. maddesi hükmünce değişmez sınırlardan başlanılarak yüzölçümüne göre belli edilir. Diğer yandan tapulama tesbiti 1617 sayılı Kanunun yürürlüğü gününden sonra yapılmıştır. Anılan Kanun ile değişen Tapulama Kanununun 33/son maddesi hükmünce Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, delicelik, çalılık ve pırnallık gibi yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabı olanaksızdır. Ancak, koşulların varlığı halinde zilyet yararına Tapulama Kanununun 37. maddesinin 1 ve 2. fıkrası hükmü uygulanabilir. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan yönler göz önünde tutularak tapu ve vergi kaydı komşu kayıtlarla birlikte yeniden Tapulama Kanununun 42. maddesi hükmünce uygulanmalı, dava konusu taşınmazın tümünün ya da bir bölümünün tapu ya da vergi kaydı kapsamı içinde kalıp kalmadığı saptanmalı, uygulamayı izleme olanağı sağlayacak biçimde krokili rapor alınmalı, ondan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu biçimde bir uygulama, araştırma yapılmadan taşınmazın dayanılan kaydın kapsamı içinde kaldığından söz edilerek hüküm kurulmuş olması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesince harç olunmamasına, 21.10.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.