 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1984/2434
K: 1984/4879
T: 17.04.1984
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen şuf'a davasına dair karar davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davalı, 2.6.1982 tarih ve 7, 8, 9, sıra numaralı tapu kayıtlarında paydaş olan Aydil 35/1920 hissesini 2.6.1982 tarihinde yapılan tescil işlemi sonucu satın almış davacılar vekili 4.8.1982 tarihinde açtıkları dava ile şuf'alı payların iptaliyle müvekkilleri adına tescilini talep etmiştir. Davalı, vekili, akit tablosuna göre, resmi satış aktinin 26.5.1982 tarihinde yapıldığını, bu tarihte davacıların satışa muttali olduklarını, davanın bir aylık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığını savunmuştur. Tanık tapu Sicil Muhafızı Suat "...tapu paydaşı vekili Ahmet'in satış için başvurduğunu, gerekli işlemleri yaptığını, 26.5.1982 günü Köy Muhtarı İsmali ile davacılar Abdülkadir ve Mevlüt'ün daireye geldiklerini, davacıları tanıdığından onlara, şuf'a hakkınız var, isterseniz. kullanabilirsizin, dediğini, davacıların cevaben bizim tarlaya ihtiyacımız yoktur, satın almayacağız, ne yaparlarsa yapsınlar, diye cevap verdiklerini, bunun üzerine tekrar talepnameyi ellerine vererek onlara okuttuğunu, müteakiben ayrılıp gittiklerini, ertesi günü daireye gelip işlerin bitip bitmediğini sorduklarını, işlemlerin ikmal edildiğini kendilerine bildirdiğini, davacıların bu tarihte satılan yerleri, satışı ve esaslı koşullarını öğrendiklerini" açıklamış, yer ve zaman belirten diğer tanıklar da bu ifadeyi doğrulamışlardır. Davacılar vekili, tanık beyanlarına açıkça karşı çıkmamış, ancak; müvekkilerinden Mevlüt'ün 30.5.1982 tarihinde yurt dışına hareket edip 1.6.1982 günü Almanya'da işbaşı yaptığını kat'i satışın 2.6.1982 tarihinde olduğunu, satış kesinleşmedikçe şuf'a hakkı doğmayacağından satışı öğrenir öğrenmez dava açtıklarını belirtmiştir.
Davacılardan Abdülkadir'in satışı öğrendiği halde süresinde dava ikame etmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, 26.5.1982 tarihinde, satış talepnamesini görüp öğrenen, ancak bilahare türkiye'den ayrılıp, 1.6.1982 tarihinde tapuda tescil işlemi icra edilen taşınmazlarla ilgili şuf'a hakkını süresinde kullanıp kullanmadığı noktasında toplanmaktadır. Tescil tek taraflı bir hukuki işlemdir ve hakkı kazanacak olana değil, tescili yapacak olan yetkili tapu memuruna yöneltilmiş bir irade açıklamasıdır. MK. nun 929 ve 930. maddeleri gereğince aynı bir hak esas kütüğe yapılan tescil ile doğmakla beraber, hakkın doğumu veya sona erme anı yevmiye defterine yazılma anıdır. düzenlenen 26.5.1982 günlü talepnamede paydaşın payını davalıya satacağı, bu nedenle gereğinin yapılması istenmiş, taşınmazların değerleri ve bütün özellikleri gösterilmiştir. Bu istek MK. nun 922. maddesi gereğince taşınmazların kütüğe tescili istemini kapsamakta ve tapu memuru da bu isteme dayanarak gerekli tescil işlemini icra etmektedir. Tapu Sicil Nizamnamesi'nin 14. maddesi bu uygulamaya olanak vermektedir. Kütüğe yapılacak tescil daha sonra da ikmal edilebilir, fakat Tapu Sicil Nizamnamesi'nin 27. maddesine göre yevmiye defterine tescil isteminin derhal yazılması gerekir. Kütüğe sonradan yapılan tescil, hukuki hükmünü yevmiye defterine yazılma anından itibaren meydana getirir, yani öncesine şamildir. Toplanan delillere ve özellikle Tapu Sicil Muhafızının beyanına göre bütün işlemler 26.5.1982 günü tamamlanmış, satışın konusu ve onun esaslı koşulları bu tarihte davacılar tarafından öğrenilmiştir. Bilahare davacılardan Mevlüt'ün şuf'a isteğinin açıklanması yasayla bir biçime de bağlanmamıştır. Bu hak pay sahibi tarafından mahkeme dışında da kullanılabilir ve dava açma zorunluğu yoktur. Davacının, alıcıya dilekçe, mektup ya da uyarma göndererek şuf'a iradesini bildirmesi olanağı varken, bu olanaktan yararlanılmamıştır.
Bu itibarla, şuf'a hakkının satışın öğrenildiği tarihten itibaren yasal süre içinde kullanılmadığı anlaşıldığından ve mahkemenin gösterdiği inandırıcı gerekçelere göre de usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelere göre (ONANMASINA) ve dava tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince takdir olunan 5000 lira murafaa ücreti vekaletinin davacı Abdülkadir'den alınarak davalıya verilmesine ve temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına, 17.4.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.