 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Ceza Dairesi
E: 1984/4070
K: 1984/5191
T: 15.06.1984
DAVA : Adalet Bakanlığı'nın 7.6.1984 gün ve 37335 sayılı yazılı emirleri üzerine C. Başsavcılığı'nca düzenlenen 11.6.1984 gün ve Y.E. 533 sayılı ihbarnamede:
1 - Müşteki Muhsine'nin zabıtaca alınan 24.12.1984 günlü ifade tutanağında; çalındığını ileri sürdüğü eşyanın bulunduğu yerleri sanık hazırlık soruşturması sırasında ve iddianame ile dava açılmadan evvel zabıtaca düzenlenen 6.1.1983 tarihli yer gösterme zabıt varakasında açıkça söyleyip mezkur eşyalarında müştekinin 28.3.1983 tarihli celsedeki beyanından anlaşıldığı üzere, belirtilen yerlerden alınarak müştekiye tamamen iade edilmiş olmasına nazaran sanık hakkında tayin olunan cezadan TCK.nun 523. maddesinin tatbiki suretiyle indirim yapılmamış bulunulmasında,
2 - Çalınan eşya değerinin bu günkü iktisadi şartlara ve rayice müstekar içtihatlara ve tatbikata göre normal veya hafif olmayıp da pek fahiş sayılmasının kanuni sebep ve müstenidatı açıklanmamak suretiyle tayin olunan cezanın TCK.nun 522. maddesi ile 1/2 oranında artırılmış olmasında,
İsabet görülmediği belirtilerek hırsızlık suçundan sanık Aysal'ın TCK.nun 491/4, 52261, 59, 525. maddeleri uyarınca bir sene üç ay hapis ve bu kadar süreyle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezası ile tecziyesine dair Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 30.3.1984 gün ve 229/161 sayılı hükmün bozulması talep edilmiş olmakla, sözü edilen dosya incelendi:
1 - Sanık hazırlık tahkikatı sırasında ve iddianame ile dava açılmadan önce müşteki Muhsine'nin evinde çaldığı ziynet eşyalarını 70.000 liraya sattığı kuyumcuları polise göstermiş ve söz konusu eşyalar belirtilen yerlerden alınıp müştekiye iade edilmiştir. Ancak, sanık 28.3.1983 tarihli celsede de beyan ettiği gibi kuyumcudan aldığı 70 bin lira parayı iade etmemiştir. Yargıtay'ın kararlılık gösteren içtihadına göre, iade ve tazminin tam olması gereklidir. Satılan eşya bedelini ödemeyip, sadece satın alanı göstermek suretiyle eşyanın buradan istirdat edilmesinin sağlanması halinde iade tam sayılmadığından TCK.nun 523. maddesinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemenin bu yöne ilişkin kararı doğrudur.
2 - Temel cezanın suç konusu şeyin veya ika edilen zararın değerine bağlı olarak artırılması veya eksiltilmesi TCK.nun 522. maddesi hükmü gereği ise de bunun oranının tesbiti hakimin takdir yetkisine mevdu bir husustur. Hiç kuşku yok ki sözü edilen artırmada azami oranı uygulayan hakimin bunun gerekçesini ya da bu uygulamaya takdir hakkına dayanarak yaptığını kararında açıklaması zorunludur. Böyle bir hata ile malul kesinleşmemiş bir hüküm aleyhine temyiz yoluna başvurulması halinde Yargıtay'ca bozma yapılabilecek ve fakat hakimin takdir hakkı kullanılmak suretiyle işin esasına hükmolunamayacaktır. Gerçekten CMUK.nun 322. maddesi buna engeldir. 14.11.1977 tarih ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, kesinleşmiş bir hüküm aleyhine, yalnızca TCK.nun 522. maddesindeki artırma oranının seçiminde gerekçe gösterilmemesi ya da takdire dayanıldığının açıklanmaması biçiminde yapılmış bir hata yüzünden, CMUK.nun 343. maddesi çerçevesinde bozma yaparak tabii hakimin takdirine bırakılmış bir konu da karar verilmesi mümkün değildir. Kaldıki, 343. maddenin Yargıtay'a tanıdığı iki tür kararla ilgili kati hükümleri de buna engeldir. Bu itibarla; sözü edilen Tevhidi İçtihat Kararı gereğince, Adalet Bakanının, hakimin takdir hakkına taalluk edden böyle bir kanuna muhalefet halini haber alması üzerine hükmün bozulması için C. Başsavcılığı'na vereceği yazılı emre dayanılarak düzenlenecek, ihbarnamenin kabul edilmesine imkan yoktur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle Adalet Bakanının yazılı emrine dayanan C. Başsavcılığı'nın 11.6.1984 tarih ve Y.E. 533 sayılı ihbarnamesi kabule şayan görülmediğinden REDDİNE, 15.6.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.