 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Hukuk Dairesi
E:1984/10892
K:1984/11385
T:20.12.1984
* KAMULAŞTIRMA
* ACELE ELKOYMA
ÖZET: Kamulaştırma Yasasının 16. maddesine göre açılacak davalarda bankaya yatırılması gereken kamulaştırma karşılığının da vergi bildirimindeki miktarla bağlılık ilkesi kalmadığından taktir komisyonunun belirtmiş olduğu değerin yatırılması zorunludur.
(2942 s. Kamulaştırma K m. 16)
Taraflar arasındaki Kamulaştırma Yasasının 16. maddesi uyarınca tesbit ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kamulaştırılan taşınmaz üzerindeki unsurların tesbiti ile idare adına tesciline dair verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
Kamulaştırılan taşınmaz mal için takdir komisyonu her bir unsuru ayrı ayrı göstererek ve değerlendirilerek 153.711.250.- lira değer belirtmiş ve ancak 2587 sayılı Kanuna göre Kamulaştırma bedelini 22.500.000.- lira diye göstermiştir. idare bu kamulaştırma nedeni ile 21.262.500.- lirayı bankaya yatırmıştır. Maliye Hazinesi vekili .26.12.1983 günlü dilekçe ile 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 16. maddesi gereğince Soğukluk Köyü sınırları içerisinde bulunan 224, 238 ve 720 numaralı parsellerin bütün niteliklerinin tesbit ettirilmesini ve taşınmaz malların idare adına tesciline karar verilmesini dava etmiştir. 8 Kasım 1983 günü 18215 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 40. maddesi hükmüne göre 2587 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin kamulaştırılan taşınmaz malın değerinin tesbitine ilişkin hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Aynı Yasanın geçici 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca bu kanunun yürürlüğe girmesinde önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış davalarda bu kanun hükümleri uygulanır; denildiğine göre anılan kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan bütün davalarda yeni kanun hükümlerinin uygulanması zorunludur.
Buna göre, 16. maddeye göre açılacak davada da bankaya yatırılması gereken kamulaştırma karşılığının da vergi bildirimindeki miktarla bağlılık ilkesi kalmadığından takdir komisyonunun belirtmiş olduğu değerin yatırılması zorunludur. Ancak;
Bu noktaya varıldığında düşünülmesi gereken yapılan kamulaştırma tebligatı ile bildirilen vergi değeri miktarına karşı itiraz edilip edilmediği, başka bir deyimle vergi miktarına göre değerin kesinleşip kesinleşmediğidir. Miktarın kesinleştiği saptandığı durumlarda vergi miktarının yatırılmasıyla yetinilme olanağı vardır. Değere itiraz davası varsa bu miktar kesinleşmediğinden takdir komisyonunun biçtiği değer yatırılmalıdır. Bu görüş 5. Hukuk Dairesi'nin 27.2.1984 günlü Esas: 1653, Karar: 1637 sayılı kararında da açıklanmıştır. Mahkemece anlatılan doğrultuda inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmek gerekirken yalnız vergi beyanındaki miktar esas alınarak hükme varılması doğru değildir.
Kabule göre de; gerekçeleri açıklanmadan 22.500.000.- lira yerine bankaya 21.262.500.- lira yatırılmış olmasından dolayı idarece bir kısıtlama ve eksik yatırma yapılamayacağı düşünülmeden 16. maddeye göre tescil kararı verilmesi de yasaya aykırıdır.
Davacıların temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 20.12.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Acele işlerde elkoyma ve tescil İşlemini düzenleyen 2942 sayılı Yasanın 16. maddesinde Taşınmaz mala takdir olunan kıymetin bankaya yatırılması. koşulunda geçen -takdir olunan Kıymet-den maksadın Takdir Komisyonunca belirtilen kıymetten ibaret olduğunda kuşku yoktur.
Davalıya 26.12.1982 günü tebliğ olunan kıymet takdir raporunda 2587 sayılı Kanuna göre bulunan kamulaştırma bedeli olarak 22.500.000.- lira gösterilmiştir.
Kıymet takdir ve noter tebligatının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 2587 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin vergi beyan değeri ile bağlılık ilkesi hükmü karşısında mal sahibine tebliğ edilmiş olan değer Kamulaştırma Yasasında yer alan mukadder bedel niteliğindedir. Bedele itiraz davası açmaması halinde mal sahibinin ancak tebliğ olunan vergi beyan değerini olmak zorunda olduğu hususu da bu görüşü doğrular. Sonradan çıkan bir yasa ile bu esas kaldırılmış olsa bile bu yasa yeni bir dava hakkı taşımadıkça mal sahibi kesinleşen vergi beyanına göre saptanan bedelden fazlasını isteyemez.
2942 sayılı Yasanın 40. maddesi ile değer biçilmesinde vergi beyan değerinin bağlayıcılığı ilkesinin kaldırılmış olması ve bu yasa hükümlerinin henüz kesin hükme bağlanmamış davalara da uygulanması ilkeleri takdir komisyonunca tayin edilen ve tebliğ de edilmiş bulunan (kıymetin) niteliğini yani (mukadder bedel) niteliğini değiştirmez. Yeni Yasanın tebliğden önce yürürlüğe girmiş olması halinde aksi düşünülebilirdi.
Ekseriyet görüşünde belirtildiği gibi, 2942 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesiyle eldeki davalarda vergi beyanına göre tayin edilen bedelin değil de rayice göre belirtilen değerin mukadder bedel olarak kabulü zorunlu görüldüğü takdirde, yasal olmayan bir çok sakıncalı sonuçlar doğar. Şöyle ki; a) Takdir komisyonuna vergi beyan değeri dışında ayrıca rayice göre bir bedel saptanmamışsa ihtilafsız karşılık ne olacaktır, b) Vergi beyan değerine tebliğ eden idare raporda ayrıca belirtilen rayiç değerin indirilmesi için bir dava açmayacağına göre, idarenin tenkis davası açma hakkı tamamen önlenmiş olacaktır. c) Vergi beyan değerine göre yapılan tebligat üzerine mal sahibinin itiraz davası açması halinde, idare raporda ayrıca belirtilen rayic değeri yatırmak zorunda bırakıldığı takdirde mal sahibi davayı sonuçlandırmadan adeta itirazı sabit kabul edilerek hüküm almadan bedel kazanmış olacaktır, d) İtiraz eden mal sahibi takdir raporunda gösterilen rayiç bedelden daha az bir miktar artırma istemişse veya bedel itiraz davasında bilirkişilerce daha az değer biçilmesi halinde rapordaki rayiç değere göre idarece bankaya yatırılan parayı, mal sahibi haksız veya karşılıksız olarak almış duruma girecektir.
Hal böyle olunca, idarenin 16. maddeye dayanılarak istekte bulunması kıymet takdir raporunda ödeneği gösterilip tebliğ olunan bedelin yatırılması yeterlidir. 2942 sayılı Yasanın geçmişe uygulanması hükmü, değer biçme ilke ve yöntemini kapsar. Tebliğ olunan kıymet takdir raporunun varlığını ve niteliğini değiştirmez.
Bu nedenlerle, kararın bu görüşümüze aykırı gerekçelerine katılmıyorum. Kıymet Takdir Komisyonunca taşınmaz için vergi beyan değerine göre belirtilen ve ödeneği tebliğ olunan 22.500.000.- lira yerine daha az bir miktar idarece bankaya yatırıldığı anlaşıldığından hükmün yalnız bu nedenle bozulması gerektiği düşüncesindeyim. Mustafa GÜÇLÜ'ye