 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1984/4411
K: 1984/5004
T: 25.12.1984
DAVA : Polis karakolunda komser muavini olarak çalıştığı sırada rüşvet almaktan sanık İsmail'in yapılan yargılaması sonunda; sanığın eylemi görevi suistimal niteliğinde görüldüğünden TCK.nun 240/3 ve 59. maddeleri gereğince on ay hapis, 5.000 lira ağır para cezasıyle mahkumiyetine ve iki ay onbeş gün memuriyetten mahrumiyetine dair 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 15.11.1983 gün ve 1983/197 Esas, 1983/317 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi müdahil ile sanık tarafından istenilmiş ve şartı yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelendi:
CMUK.nun 295. ve HUMK.nun 62. ve 63. maddeleri açıklığına göre, asilin muvafakatı aranmaksızın müdahil vekilinin temyizden vazgeçmeye yetkisi bulunduğundan, 24.11.1983 havale tarihli dilekçesi ile bu isteğinden vazgeçtiğini bildiren müdahil vekilinin temyizi yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına, sanık müdafiilerinin temyizleriyle sınırlı olarak inceleme yapılmasına tebliğname hilafına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Cebri irtikap suçu, memurun görevini kötüye kullanarak ferde baskı yapması bunun sonucu ferdin haksızlığı önlemek zorunluluğuna dayanarak ona çıkar sağlaması veya vaadetmesi ile oluşur.
Olayımızda, karakolunda komiser muavini olarak görevli bulunan sanığın müştekinin çalındığını ileri sürdüğü 430.000 lira tutarındaki bonolardan bir kısmının Ali isimli şahıstan elde edilmesi üzerine ondan alınarak kendisine teslimini istemesi nedeniyle müştekiye arkadaşım Devlet bana 40.000 lira aylık veriyor, ben iki eve bakıyorum, burada herkes bilir, ben de avantamı isterim dediği, bonoları teslim alamayan ve geçecek süre içersinde zarara uğrayacağını düşünen müştekinin sanığın bu tutumu karşısında para vermeye rıza göstermiş gibi davranarak durumu daha sonra ilgililere bildirip aldığı paralarla birlikte suçüstü yakalattığı oluşa ve kanıtlara uygun biçimde mahkemece de kabul edildiği halde, TCK.nun 209/1. maddesi yerine yazılı şekilde 240/1. madde ile uygulama yapılması karşı temyiz olmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre yerinde görülmeyen sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün tebliğname gibi ONANMASINA 25.12.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.