Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1984/9369
K: 1984/9456
T: 18.12.1984
DAVA : (M.T.) adına Avukat (A.İ.) ile (Z.S.) ve (F.Ö.) adına avukat (M.K.) aralarındaki dava hakkında Gaziosmanpaşa Asliye 2. Hukuk Mahkemesinden verilen hükmün Dairenin 5.6.1984 gün ve 984/4952-5381 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatları tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
2 - Davacı, haksız eylem sonucu ölen ineklerinin bedeli ile birlikte bu eylem sebebiyle elde edemediği süt bedelinin de, kar yoksunluğu olarak tazminini istemiştir. Mahkeme, "ineklerin bedeli istendiğine göre kar mahrumiyeti söz konusu olamaz" gerekçesiyle, ikinci kalem istemin reddine karar vermiştir.
Bilindiği gibi dar anlamda zarar, "mal varlığının zararlandırıcı eylem sonucu düştüğü durum ile, bu eylem olmasa idi bulunacağı durum arasındaki fark" olarak tanımlanır. Bu tanıma giren zararlar fiili (eylemli-efektif) zararlardır. oysa Borçlar Kanununun 41. maddesinde ifadesini bulan zarar, haksız eylem sonucu mal varlığında meydana gelen azalma (fiili-efektif zarar) ile birlikte, o haksız eylem sebebiyle malvarlığında meydana gelmesi engellenen çoğalmayı da kapsar. Haksız eylem ile engellenen bu çoğalma ise, malvarlığının zararlandırıcı davranış (eylem, olay olgu) dan sonraki durumu ile çoğalma ihtimali gerçekleşseydi ulaşacağı var sayılan (farazi) durum arasındaki farktan oluşan karı ifade eder (4. Hukuk Daerisinin 17.10.1977 T. 889/9687 S. K; Karahasan: Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, 1981, sh. 78,146; Andreas Schvarz: Borçlar Hukuku Ders Dersleri 1984 sh 138; Tandoğan: Türk Mesuliyet Hukuku, 1961, sh. 63).
Konu, uygun illiyet bağı açısında da ele alındığı zaman aynı sonuca varılır. Bilindiği gibi Borçlar kanununun 41. maddesi uyarınca bir tazmin yükümlülüğünden söçz edilebilmesi için diğer unsurlar yanında, bir davranışın meydana getirdiği sonuç ile o davranış arasında ilişkinin de bulunması gerekir. Mantıksal olarak kurabilen ve var olduğu kabul edilebilen bu ilişki "uygun illiyet bağı"dır. Şayet zararlı sonuç, tipi mahiyeti itibariyle eyleme uygun ise ve mantıksal açıdan ona uygun bir sonuç olarak görülebiliyorsa, eylemle sonuç arasında uygun illiyet bağı var demektir.
Bu çerçeve içerisinde, somut olayda olduğu gibi- davalının davranışı ile, onun doğal sonucu olarak davacının mal varlığında meydana gelen azalma (ineklerin ölmesi-fiili zarar) ve mal varlığındaki engellenen muhtemel çoğalma (ineklerin sütünden sağlanacak kar mahrumiyeti) arasında müşterek bir uygun illiyet bağının varlığını tartışmak mümkün değildir. Fiili zarar sebebiyle hükmedilen faiz ise, telef olan şeyin bedelinin derhal ödenmemesinden doğan kanuni faiz olup, kar mahrumiyetinin tam karşılığı olarak düşünülemez. Ancak sözü edilen bu faizin, Dairemizin 6.3.1958 tarih ve 8762/1191 sayılı kararında da ifade olunduğu üzere, kar mahrumuyeti olarak belirlenen tazminattan tenzili icap eder.
O halde, dairemizin 30.1.1958 tarih 3403/554 sayılı kararında açıkça ifade edildiği ve öğretide de benimsendiği (Andreas Von Tuhr, Cevat Edege Tercümesi 1983 sh. 93; Tandoğan: Türk Mesuliyet hukuk 1967, sh. 67; Karahasan, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku 1981 sh. 81) gibi, fiili zarar ile birlikte, o eylem sonucu mahrum kalınan kara ilişkin istem de kabul edilmelidir.
Ancak kar yoksunluğu varsayımlı bir hesaba dayandığı için fiili zararlarda olduğu gibi kolaylıkla belirlenemez. Bu bakımdan hakim kar yoksunluğunun, dar bir görüş içinde kalmadan ve fakat davacının ileri sürülebileceği mübalağalı isteklere de benimsemeden, Borçlar Kanununun 42/2. maddesi uyarınca hadisenin olağan cereyanına göre adalete tevfikan tayin etmelidir. Öte yandan, hal ve mevkiin hususi icabını (B.K. 43/1) ve zarar görenin aldığı ya da alması gereken önleyici tedbirleri de (B.K.44/1) göz önünde bulundurmalıdır. Örneğin somut olayda, ölen ineklerin süt verip vermediğini, günlük süt verimini, bu verimi elde edebilmek için yapılması zorunlu bakım masraflarını, gelir getiren bu ineklerin yerine yenilerinin alınabilmesi için ne kadar süre geçmesi gerektiğini, davacının derhal yeni inek alabilecek ekonomik güce veya kredi sağlama imkanına sahip bulunup bulunmadığı araştırılmak ve gelir yoksunluğu bu çerçeve içerisinde hesaplanarak, inek bedeli üzerinden tahakkuk edecek faiz de bundan tenzil olunarak bakiyesinin tazminine karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, davacının kar yoksunluğuna ilişkin isteminin de incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bazı düşüncelerle reddi cihetine gidilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması lazımdır. Ancak söz konusu karar dairemizce onamış bulunduğundan, davacının kar düzeltme istemi kabul edilmeli ve 5.6.1984 gün 4952/5381 sayılı onama kararı bu yönüyle kaldırılmalıdır.
SONUÇ : Davacının karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440-442. maddeleri uyarınca kabulüne ve 5.6.1984 gün ve 4952/5381 sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün yukarıda (iki) numaralı bentte yazılı gerekçelerle BOZULMASINA, 18.12.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Emlakçı dolandırıcılığı 
  • 22.06.2025 06:35
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini