 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1984/7883
K: 1984/8795
T: 27.11.1984
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma birleştirilen maddi ve manevi tazminat davaları nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 26.750.000 lira maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin hükmün davalılar avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre, aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Meslekte kazanma gücünün % 97 oranında yitirmesi nedeniyle Borçlar Kanununun 46. maddesi gereğince kısmen çalışmaz hale gelmesinden ileri gelen zararın tazmini ve tedavi giderlerinin ödetilmesi için açılan bu davada, maddi tazminatın belirlenmesine ilişkin 5.2.1984 günlü raporda, "fiat ve ücretlerde zamanla meydana gelen artışlar göz önünde tutulmak suretiyle" denilerek, davacının kazancının % 10 oranında artacağı iskonto haddinin ise %5 olacağı kabul edilerek sonuca varılmış bulunmaktadır. Mahkemece bu rapor hükme esas tutulmuştur.
Bilirkişi raporunda ücret artışlarının % 10 olacağı hakkındaki görüşü, hiçbir istatistiki bilgiye dayanmamaktadır. Diğer yandan bilirkişi iskonto haddini % 5 olarak kabul etme nedenlerini de rapor hükme esas tutulmuştur.
Gerçek bir sonuca varabilmek için iskonto arınının ne olduğu ve nereden kaynaklandığını tesbitte yarar vardır. Bilindiği gibi gerek Borçlar Kanununun 45. maddesinde düzenlenen destekten yoksun kalma tazminatının, gerekse aynı kanunun 46. maddesinde düzenlenen cismani zarara uğrama halinde hükmedilecek tazminatın, toptan ve sermaye şeklinde verilmesi mümkün olduğu gibi, aylık ve yıllık iratlar şeklinde tesbiti de mümkündür. Türk Borçlar Kanunu 43. maddesiyle, bazı kanunlardan farklı olarak, bu konuda da kesin bir vaziyet almadan destekten yoksun kalma tazminatının veya cismani zarar halinde hükmedilecek tazminatın şeklinin tayinini hakimin takdirine bırakmıştır.
Olayımızda davacının çalışmaya muktedir olmamasından doğan zarar ve ziyananın tazmini istendiğine göre, bu zarar ve ziyanın zaman içinde devamlılık gösteren bir faaliyet olduğu açıktır. Diğer deyişle davacı bu olaya maruz kalmasaydı, zarar olarak belirlenen miktarın büyük bir kısmını ilerdeki yıllarda kazanmış bulunacaktı. İşte tazminatın toptan bir sermaye şeklinde ödenmesi durumunda davacı yıllar sonra kazanacağı miktarı peşin olarak elde etmek imkanına kavuşmuş bulunmaktadır. Eğer bu miktardan iskonto haddi indirilmeyecek olursa veya da indirilmekle birlikte indirilen iskonto haddi gerçeği yansıtmıyorsa, davalının davacı aleyhine fazla kazanç sağlaması durumu doğacaktır. İşte iskonto haddinin uygulanması, gelir taksitlerinin peşin olarak verilmesi sebebiyle, hak sahibinin sermayeyi işleterek sağlayacağı avantaj nisbetinde bir indirim yapmak ve bu suretle tazmin müessesesini, gerçek zararı aşkın bir iktisabın aleti olmaktan kurtarmak amacından kaynaklanır (Bkz. Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay, ölüm Sebebiyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İst. 1963 S.219-221; Arkun Kudat Cismani Zararların Değerlendirilmesi ve Maluliyet Baremleri, Ank. 1970,S. 91-93).
İskonto haddinin yukarıda belirtilen kabul amacından da anlaşıldığı gibi, bunun % 5 oranındaki temerrüd faiziyle ilgisi bulunmamaktadır. Çünkü davalıları, yıllar sonra ödenmesi gereken bir gelir için şimdiden mütemerrit saymak mümkün değildir. Olay tarihinden itibaren tazminat faizi ödenmesi gerektiği içindir ki, kanuni faziden de söz etmek doğru olmıyacaktır. Olay tarihinden itibaren tazminat faizi ödenmesi gerektiği içindir ki, kanuni faizinden de söz etmek doğru olmıyacaktır. Burada göz önünde bulundurulacak husus toptan ve sermaye şeklinde ödenen iratların tedbirli bir kimse tarafından değerlendirilmesinde, getireceği mitra olmalıdır. Bu miktar destek yoksun kalma veya kısmen ya da tamaman çalışamaz hale gelmeden doğan zararın tazmini davasında göz önünde tutulmalıdır. (Bkz. Arkun Kudat, a.g.e. S. 92-93).
Resmi bankaların bugün için verdiği mevduat faizi göz önünde tutulunca hükmedilen tazminat bankaya yatırılarak değerlendirme yoluna gidilse dahi bundan elde edilecek gelirin % 5 olarak kabul etmenin hayat gerçeklerine ters düştüğü açıktır. Kuşkusuz bununla iskonto haddinin, mevcut mevduat faiz oranları düzeyinde kabulü gerekeceği amaçlanmamaktadır. Ancak bilirkişinin geçmiş yıllara ait faiz oranlarıyla bu günkü faiz oranlarının ve zarar süresinde mevduat faiz oranlarının ne olacağı hususunda hiç bir ciddi araştırma yapmadan, iskonto haddinin % 5 olarak kabul etmesi doğru değildir.
Ücret artışlarıyla iskonto ayrı kavramlardır ve birbirlerine kesin bağlantılı değildir. Ne var ki, her ikisinin de enflasyon miktarıyla ilgili olduğu bilimsel bir gerçektir. Bilirkişi raporunun, varsayımlara dayansa dahi, gerçeğe en yakın olması, gerçek olan olguları göz önünde tutması gerekir.
Bilirkişinin gerek ücret artış oranlarını, gerekse iskonto haddini tesbit ederken gerçek ve ciddi bir araştırma yapmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş Türkiye genelinde gerek geçmiş,gerek şimdiki, gerekse gelecekteki ücret artışları ve iskonto haddi hususunda bu konuda yetkili Resmi Mercilerden (örneğin Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı, T.C. Merkez Bankası, Devlet Planlama Teşkilatı gibi) gerekli bilgileri aldıktan sonra ve iskonto haddinin ücret artışını hiç bir zaman geçmeyeceği hususu da belirtilerek, bu verilerle birlikte dosyayı bu konuda uzman bilirkişilere vererek gerekçeli rapor almak ve (kararın davacı tarafından temyiz edilmediğinden kazanılmış hak durumu da göz önünde bulundurularak) sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Eksik incelemeye dayanan karar bu nedenle bozulmalıdır.
3 - Davacının olay günü davalıya ait araçta üçretsiz taşındığı anlaşılmaktadır. Diğer deyişle hatır taşıması söz konusudur. Mahkemece bu husus kabul edilerek haklı olarak Borçlar Kanunun 43. maddesi gereğince bir miktar indirim yapılmıştır. Ne varki bu indirim, hal ve mevkii icabına göre az bulunmaktadır. Mahkemece daha uygun bir indirim yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün 3 no'lu bentte gösterilen nedenlerle oybirliği, 2 no'lu bentte gösterilen nedenlerle oyçokluğuyla BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının ise 1. bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalılar yararına takdir edilen 6500 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 27.11.1984 gününde oyçokluğuyla karar verildi.