 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1984/6690
K: 1984/7689
T: 28.10.1984
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı (Z.K.) tarafından temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu :
KARAR : Davacı, davalıya ait taşınmazda çıkan yangın sonucu idareye ait telefon direklerinin yandığını; bu nedenle oluşan zararın tazminini istemiştir. Mahkeme yangının davalı tarafından çıkarılmadığını kabul ederek isteğin reddine karar vermiştir.
Mahkemenin yeterli olmayan gerekçesinden, olayın kusura dayandırıldığı (...zararın davalı tarafından meydana getirilmediği) anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi sözleşme dışı sorumluluk yalnız kusura (B.K. md. 41) dayanmamaktadır. özellikle toplum içinde gelişen sosyal ilişkiler ile sanayi devriminin getirdiği sorunlar kusursuz (objektif) sorumluluğun kabulünü gerektirmiştir. Türk pozitif Hukukunda çeşitli kusursuz sorumluluk halleri kabul edilmiştir. (B.K. md. 55, 56, 57, 58; Medeni Kanun 320, 656 gibi).
Olayımızda davalı, yangın olayının gerçekleştiği taşınmaz malın malikidir. Davacı idare ise, ona ait taşınmazdan hukuka uygun olarak geçirilen telefon hattının (yasadan doğan sınırlı bir hak-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 7.2.1975 gün 1-485/140 K) sahiptir. Bu nedenle taraflar arasında bir komşuluk ilişkisi bulunmaktadır. O halde sorunun, bu ilişkiyi düzenleyen yasal kurallar içinde ele alınması zorunludur.
Bilindiği gibi Medeni Kanunun 656. maddesinde düzenlenen kusursuz sorumluluktan söz edebilmek için zarar, komşu taşınmaz dışına taşan bir kullanmadan; daha geniş anlatımla taşınmazın kullanılmasıyla ilgili olmalıdır. Burada sözü edilen kulanma eylemi, bir şey yapmak şeklinde olabileceği gibi; şeyin yapılmaması gibi (kaçınma biçiminde) de olabilir. Bir taşınmaz sahibi malını komşu taşınmazlar için tehlike yaratabilecek bir durumda kullanır veya bırakırsa bu halde de 656. madde uygulanabilecektir. Örneğin önlem almadan ot yetişen, etrafı açık herkesin girip çıkmasını, gelip geçmesini serbest bırakan bir taşınmaz malikinin eylemi "kaçınma biçimindedir". Her iki halde de taşınmazın kullanılması söz konusudur; zarar gerçekleşmiş ise, taşınmaz malikleri 656. maddeye göre sorumlu olacaktır (bakınız; Dr. Suat Bertan, Ayni Haklar Medeni Kanun 618-764 şerhi, cilt 1, sh. 681-682). Davaya konu zarar, davacıya ait taşınmazda bulunan anızların yanmasıyla gerçekleşmiştir. Burada illiyet bağının varlığı tartışılmıyacak biçimde ortadadır. Hukuka aykırılığın mevcut olup olmadığı ise yukarıda anlatılan kural gereğince mahkemece değerlendirilmesi gerekir. Ne var ki mahkeme, bu konuda kusur dışında bir sorumluluğun var olup olmadığını dahi düşünmemiştir. O halde hüküm, ortaya çıkan bir eksik inceleme nedeniyle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan karanın yukarıda gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA, 28.10.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.