Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1984/6092
K: 1984/8184
T: 05.11.1984
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı Ali oğlu Mehmet'in tedavisi için yapılan 203.769,05 Doyçe Markın veya karşılığı olan 8.448,465,50 lirasının davalı Trabzon Belediyesi'nden alınarak, davacı Innunskrankeskasse Ortenau'ya veya temsilcisi Herman Vetter'e dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte ödenmesine ilişkin hükmün davalı belediye ve ihbar olunan İbrahim avukatları tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı Sigorta Kurumu, Almanya'da sigortalı işçi olan Ali'nin oğlu Mehmet'in davalı belediyeye ait çöp kamyonunun çarpması sonucu yaralandığını, tedavinin Türkiye'den sonra Almanya'da devam ettiğini, Almanya'daki tedavi giderinin kendilerince karşılandığını bildirerek, Türk - Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 50. maddesi uyarınca 9.189,795,70 TL.'nın ödettirilmesini istemiştir.
Davalı belediye, trafik kazası sonucu küçük Mehmet'in yarasının hafif olduğunu, hemofili hastalığı nedeniyle Almanya'da tedavi gördüğünü, bünyeden kaynaklanan hemofili tedavi giderleri ile kendilerinin sorumlu tutulamayacaklarını, eylem ile zarar arasında uygun sebep - sonuç bağının bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme yapılan giderlerin ödetilmesine karar vermiş, kararı davalı belediye vekili temyiz etmiştir.
1 - Bir kişinin hafif yaralanması, onun her zaman uzun ve ekkonomik külfeti fazla tedavisini gerektirmez. Buna karşılık yaralanan kan sistemi anormal hemofili (kan durmazlığı) hastalığına maruz ise, hafif yaralanma eylemi dahi kan kaybının önlenmesindeki güçlük nedeniyle çoğu kez ekonomik külfeti fazla ve uzun bir tedaviyi zorunlu kılar. Bilimsel alanda objektif - expost düşünce biçim olarak tanımlanan kurala göre, eylemin oluşu anında mevcut olup, o anda veya olayların gelişmesi sonucu, sonradan ortaya çıkacak ya da öğrenilecek her şart illiyet bağında hesaba katılmalıdır. Bunlar neticenin meydana gelmesinden sonra bilinebilecek şartlardır. Fail, olayların normal akışına göre beklenebilen olağan sonuç yanında, sorumluluğu doğuran olayla özel surette kolaylaştırılmış olarak sonradan meydana gelen bütün olaylardan, olağanüstü sonuçtan da sorumludur (Bak. Dr. Haluk Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku - Ankara 1961 sh. 77/78; Prof. Dr. Kenan Tunçomağ Türk Borçlar Hukuku C. 1, İstanbul 1976 sh. 451; Doç. Dr. Fikret Eren - Sorumluluk hukuku açısından uygun illiyet bağı teorisi - Ankara 1975 sh. 92/93). Başka bir anlatımla; aslında hafif olan bir eylem zarar görenin vücut yapısındaki anormallikler nedeniyle çok ağır neticeler doğurduğu takdirde, bu ağır neticelerinde haksız eylem failine yükletilmesi gerekir (Andreas von Tuhr - Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı - Çev.: Cevat Edege - Yargıtay yayını No0 15, sh. 81).
İsviçre Federal Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 21.2.1961 günlü kararında uygun illiyet bağının olayın olağanüstü sonuçlarını da kapsadığını kabul etmektedir (Doç. Dr. Selim Kaneti - İsviçre Federal Mahkemesi Borçlar Hukuku Kararları, Ankara 1968, C. 1, sh. 115).
Bugüne kadar Yargıtay uygulaması da aynıdır (HGK.nun 24.6.1964 günlü 1966/4 - 508 esas, 481 sayılı kararı; 4. Hukuk Dairesinin 1.5.1981 günlü 1981/4878 - 6157 sayılı kararı). Bu açıklamaların da gösterdiği gibi davalı belediyenin işleticisi olduğu çöp kamyonu şoförünün eylemi ile davaya konu tedavi gideri (zarar) arasında uygun sebep - sonuç bağının varlığını kabul etmek zorunludur. Kaldı ki dosyada bulunan Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu'nun 21 Ekim 1983 günlü raporunda da illiyet bağının varlığı belirtilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, yukarıda açıklandığı üzere takdirde isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Doğan zararın ödetilmesinden davalının sorumlu olduğu mahkemece de benimsenmiştir. Ancak davalıya yüklenemiyen ve onun önceden göremeyeceği olağanüstü hal (davacının halefi olduğu zarar görenin hemofili hastalığı) nedeniyle zarar artmıştır. Zararın artmasında zarar görene yüklenecek (Doktora derhal başvurmamak, hayati tehlike arzetmeyen zorunlu tedaviye razı olmamak, ilaçlarını doktor önerisine uygun almamak, pansumanları ihmal etmek gibi) bir kusurdan da söz edilemez. Birlikte kusur olmayınca BK. 44/1. maddede uygulanmayacaktır. Ancak zararın tümünün davalıya tazmin ettirilmesi de adalete uygun düşmez. Zarar görenin hemofili hastası olması tazminatın netleştirilmesinde bir indirim sebebi olarak kabul edilmek gerekir (Bak. Dr. Haluk Tandoğan age., sh. 78, 327 ve 328; Prof. Dr. Kemal Tahir Gürsoy - Borçlar Hukuku - Umumi Hükümler, sh. 369; Doç. Dr. Fikret Eren age., sh. 95). BK.nun 43. maddesi, hakime, "hal ve mevkiin icabına göre" tazminatın taktiri yetkisini vermiştir. Görülüyor ki, BK.nun 43. maddesi, aynı Kanununun 44. maddesine nazaran daha geniş uygulama alanı getirmiştir. Zarar görenin dış etkilere hassas vücut yapısı ve hemofili hastalığı, BK.nun 43. maddesi uyarınca özel, durum sayılarak tazminatta indirim sebebi kabul edilmelidir. Tazminatla sorumlu kişinin önceden göremeyeceği sebeplerin ortaya çıkmasıyla zararın artması halinde BK.nun 43. maddesi uyarınca indirim yapılacağı artması halinde BK.nun 43. maddesi uyarınca indirim yapılacağı ilkesi öteden beri Yargıtay'ın uyguladığı bir kuraldır (HGK.nun 24.6.1964 günlü 1966/4 - 508 esas, 481 karar sayılı kararı).
Davacının sigorta kurumu olması BK.nun 43. maddesinin uygulanması yönünden sonuca etkili değildir. Sigortanın zarar görenin halefi olması, sigortalının zararından sorumlu olan davalının hukuken durumunu ağırlaştıramaz (31.5.1954 günlü, 18/11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile 17.1.1972 günlü, 2/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi).
O halde zarar görenin özel durumu gözönüne alınarak BK.nun 43. maddesi uyarınca adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde tam tazminata karar verilmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ikinci bentde gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının birinci bentde gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 5.11.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini