Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1984/6027
K: 1984/6856
T: 24.09.1984
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğan tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı hakkında açılan davanın reddine ve 3.000 liranın diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün davalılardan Orhan avukatı tarafından her ne kadar duruşma istekli olarak temyiz edilmiş isede Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunununun 2494 sayılı Kanunla değişik 438. maddesinin 1. fıkrası ile aynı Kanununun geçici maddesinin (d) bendi hükmünce miktarı 100.000 lirayı aşan alacak davalarında duruşma yapılmasına olanak vermiş olup bu davaya konu olan alacağın tutarı sözü edilen miktarın altında olduğundan duruşma isteğinin reddine ve incelemenin kağıtlar üzerinde yapılmasına oybirliğiyle karar verildikten, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, Türkiye Elektrik Kurumu, davalı A. Yılmaz'ın sahte olarak düzenlediği verilen emriyle çektiği 30.000 lirayı zimmetine geçirdiğini; bu olayda diğer davalılarla birlikte bölge müdürü Orhan'ında kusuru (ihmali) bulunduğunu ileri sürerek 30.000 liranın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bilirkişi raporunu esas alarak 30.000 liranın davalı Orhan ve diğer davalılardan tahsiline karar vermiştir.
Dava, haksız eylem sorumluluğundan kaynaklanmıştır (BK. m. 41). Bu nedenle olayda sorumluluğun kabul edilmesi için öncelikle kusurun belirlenmesi zorunludur; çünkü haksız eylem sorumluluğunda kusur varsa sorumluluk vardır, kusur yoksa sorumluluk da yoktur.
Kusur, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanmasını içeren nitelendirilmesidir. Eylemi yapanın ruhsal davranışı kınanabiliyorsa, kusurlu davranmış demektir. Kusur, eylemi işleyen (fail) hakkında yürütülen bir değer yargısıdır, faille ilgili subjektif bir değerlendirmedir.
Kusurun belirlenmesinde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için kural olarak şu yol izlenmelidir; öncelikle zararın oluştuğu alan içinde normal olarak yapılması gereken davranış ve çalışmalar; daha sonra da olay içinde, sorumlu olduğu iddia edilen kişinin gerçekleşen davranış ve tutumu (gerektiğinde bütün ayrıntılarıyla birlikte) tesbit edilmelidir. Olması gerekenle gerçekleşen davranış ve tutum arasında bir fark varsa işte o zaman bir kusurun varlığından söz edilebilecektir. Kuşkusuz bir irade eksikliği şeklinde ortaya çıkan kusurun belirlenmesinde objektif ölçüler esas alınmalıdır. Başka bir anlatımla kusur (olayın özelliğinden kaynaklanabilecek istisnalar aynı kalmak üzere) objektifleştirilmelidir. Bu da aynı işi yapan orta düzeyde normal bir kişinin yapması gereken ve beklenen davranışına eşdeğerdedir.
Diğer taraftan mahkemeler, (bilirkişi incelemesi yaptırılmasının zorunlu olduğu durumlarda) bilirkişilerin seçiminde seçilen bilirkişi görevinin ve işin ayrıntılarının nelerden ibaret olduğunun açıklanmasında, konunun hukuksal durumunun aydınlatılmasında ve daha sonra alınacak raporun denetlenmesinde yüksek özen göstermek zorundadırlar. Bilirkişi seçiminde, yönlendirilmesinde ve denetlenmesinde gösterilecek özensizlikler davalıların uzamasının nedeni olduğu unutulmamalıdır.
Olayımızda, mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporu, davalı Orhan'ın sorumlu olduğunu açıklarken sadece ve sadece (sahte belgeye dayanan tediye emrinin sıhhatının tetkik edilmeden imzalanmasını) dayanak yaparak sorumluluğunun kabul edilmesi gerektiğini açıklamıştır. Yukarıda açıklanan şekilde bir inceleme yapılarak kusurun belirlenmemesi olayın eksik incelendiğinin kanıtıdır. Zararın gerçekleştiği resmi işlemin kural ve emirlere uygun olarak yapılış biçimi ve bu işlem için davalıdan beklenilen davranışın ne olduğu ayrıntılarıyla belirlenmeden kusurun varlığından söz edilemez.
O halde mahkemenin eksik incelemeye dayanan kararı usul ve yasaya aykırı olup; hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle davalı Orhan yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 24.9.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini