 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1984/5118
K: 1984/5667
T: 14.06.1984
DAVA : Taraflar arasındaki haksız eylemden doğma tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 73000 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde hükmün süresi içinde davalı SSK. Genel Müdürlüğü avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Dava, haksız eylemden doğma zararın ödetilmesine ilişkindir. Davalı idarenin maliki bulunduğu Şişli Hastanesinin arka bahçesindeki akaryakıt deposundan sızan artıkların Gamze apartmanın kanalını tıkaması sonucu bodrum katta bulunan iki daire ile kapıcı odasına pis suların dolduğunu ve apartman sakinlerinin uzunsüre tuvaletleri kullanamadıkları ileri sürülerek lağımın temizlenmesi, kanalla bağlantısının sağlanması, künklerin kırılıp yenilenmesi ve artıkların temizlenmesi için harcanan 73000 liranın tasiline karar verilmesi istenilmektedir.
Daha önce konu, apartmanın kat malikleri kurulunda görüşülmüş ve Şişli Sigorta Hastanesi aleyhine açılacak davaya yeni yönetici kat kiracılarından (H.K.)'a avukat tutması ile takibata geçilmesine karar verilmiştir. Bu davayı açan avukat (S.T.)'a (H.K.) tarafından apartman yöneticisi sıfatıyla vekalet verilmiş ve dava dilekçesinde davacı olarak (H.K.) gösterilmiştir. Mahkemece dava kabul edilmiş ve karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 16. maddesi uyarınca kat malikleri ana gayrimenkulun bütün ortak yerlerine arsa payları oranında müşterek mülkiyet hükümlerine göre maliktirler. Medeni Kanunun 623/2. maddesi gereğince müşterek mülkiyetle paydaşlardan herbiri kendi payı hakkında malik hak ve yükümlülüğüne haizdir. İştirak halinde mülkiyet suretiyle tasarruf edilen mallar konusunda açılacak davaların birlikte açılması zorunluğuna karşı müşterek mülkiyette paydaşların birlikte hareket etmek mecburiyetleri yoktur. Çünkü iştirak halinde mülkiyette paydaşların birlikte hareket etmek mecburiyetleri yoktur. Çünkü iştirak halinde mülkiyette bölünmez bir hukuki ilişki söz konusudur. Böyle bir ilişkinin söz konusu olduğu durumlarda mahkemenin vereceği tek bir kararla ve bütün iştirak halindeki maliklere etkili olmak üzere davalıdan bir hakları var olup olmadığı açıklanacağından birlikte dava açmaları gerekir. Müşterek mülkiyet durumunda ise ilişkinin bölünebilir olması nedeni ile her paydaşın hakkının kendi araması iktiza eder. Bir hakkı dava etmek yetkisi o hakkın sahibine aittir. Hak sahibinin temsilcisi, ancak temsil yetkisine dayanarak mümessil sıfatıyla dava açabilir. Dava şartlarından olan (sıfat) belli bir davayı yürütebilmek veya bir davada hasım olabilmek yetki ve yeteneğini ifade eder. Müşterek mülkiyette paydaşlar isterlerse birlikte dava açabilirler. Bu takdirde ortada ihtiyari dava arkadaşlığı var demektir. Birlikte davanın ihtiyari olduğu hallerde davalar, bağımsızlıklarını muhafaza edeceklerinden her davacının diğerinden bağımsız olarak ayrı istekte bulunması ve mahkemece verilecek hükümde de her davacının hak ve yükümlülükten kapsam ve miktarının açıkça belirtilmesi gerekir.
Kat Mülkiyeti Kanunda öngörülen (kat malikleri kurulu) tüzel kişiliğine haiz olmadığı gibi bir mameleki de mevcut bulunmadığından kat malikleri kurulu adına dava açılabileceği düşünülemez. Sözü edilen kanunun 27. maddesinde de ana gayrimenkulün kat malikleri kurulunca yönetileceği ve yönetim biçiminin bu kural tarafından kararlaştırılacağı, bütün malikleri ve yöneticinin, kat malikleri kurulunun yönetim biçimi hakkındaki kararlarına uymakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Yöneticinin hangi hallerde ne gibi davaları açabileceği de aynı Kanunun 34. maddesini (i) bendinde açıklanmış bulunmaktadır. Bu hükmü gerek dava olunan kişi ve gerekse dava olunan konu bakımından sınırlı olduğu için sözü geçen bendin kapsamına girmeyen konularda yöneticinin kat maliklerini temsilen ve onlar adına dava açmaya yetkisi yoktur. Gerçekten yönetici yalnız üzerine aldığı aparatman yönetimi işi ile sınırlı olmak üzere vekillik haklarına sahiptir.
Bunun dışında kalan konularda kat maliklerini temsil yetkisi veren bir yasa hükmü mevcut değildir.
Davaya konu olan işte olduğu gibi bağımsız bölüm sahiplerinin bazıları veya tümü tarafından apartmanın ortak yerine verilen zararın tazmin ettirilmesi yolunda dava açmak için özel yetki verilmiş olan durumlar söz konusu olduğunda apartmanın yöneticisi sıfatıyla değil belli kat malikleri adına ve müvekkillerinin adları belirtilmek suretiyle dava açılması ve hükmün adına dava açılmış olan kat malikleri yararına kurulmuş olması zorunludur.
O halde yöneticinin görevlerine ilişkin Kat Mülkiyetli Kanununun 35. maddesinin (a) bendinde belirtilen (kat maliklerince verilen kararlar) deyimiyle apartmanın yönetimine ilişkin kararlar amaç tutulduğundan ve bu davayı açan (H.K.) ayın zamanda kat maliki olmayıp; sadece kiracı bulunduğundan davanın sıfat eksikliği nedeniyle reddine karar verilmek gerekirken ödetme kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA ve bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına 14.6.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.