 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1984/1095
K: 1984/1761
T: 23.02.1984
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğma tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 169885 liranın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle olayın davacıya ait aracın zorunlu duruşa geçmesi sırasında arkadan çarpma sonucu meydana gelmiş bulunmasına; bu nedenle davalıya % 100 kusur veren bilirkişi raporunda değerlendirme hatası bulunmamasına göre, tarafların aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Davacı Almanya'da işçi olarak çalışan Türk yurttaşıdır. Davaya konu olan trafik olayı, davacının iznini Türkiye'de geçirdiği sırada gerçekleşmiştir; zarar gören araç bu hali ile yurt dışına çıkmış ve iddiaya göre orada tamir görmüştür. Mahkeme, Türkiye'deki sürüm fiyatlarını esas alan bilirkişi raporuna göre 169.885 lira (eski hale getirme gideri) tazminatı hüküm altına almış; değer kaybı dahil fazla isteğin reddine karar vermiştir.
A - Türk sorumluluk hukukunda zarar, mal varlığındaki eksilmeyi ifade eder ve zarar hiçbir zaman şeyin gerçek değerini geçemez. Bu nedenle Almanya'da çalışan ve orada oturan davacıdan, aracını Türkiye'de tamir ettirmesi beklenemez. Davacının mal varlığındaki eksilme, araç için Almanya'da yapılan masraflardan doğduğuna göre zarar ve tazminatın belirlenmesinde Alman pazarlarındaki sürüm değerleri esas alınmalıdır.
O halde mahkemenin, varsa olay sırasında çekilmiş resimlerden ve bağlayıcı olmamak kaydı ile trafik kaza ve Almanya'da yapılan tesbit raporundan aracın gerçek hasarlı durumunu belirleyerek; Almanya'daki eski hale getirme giderleri (varsa hurda bedeli ve amortisman payı da düşülerek) ile aracın çarpışmadan önceki değerini olay tarihindeki para değerlerine göre tesbit edip hangisi az ise onu hüküm altına almamış olması usul ve yasaya aykırıdır.
B - Mahkeme, bilirkişi raporunu esas alarak davacının araçta meydana gelen değer kaybı isteğini reddetmiştir. Kural olarak, zararı tazminine mecbur olan kimse, tazmin borcunu doğuran nedenin meydana gelmediği andaki durumu iadeye mecburdur. Şey üzerinde meydana gelen zararın giderilmesiyle maddi olarak bir değer kaybı söz konusu olmayabilir. Nitekim, bilirkişi raporunda da bu yolda bir değer kaybı olmayacağı benimsenerek sonuca varılmıştır. Oysa şey üzerinde maddi olarak bir değer kaybı olmasa bile, piyasa sürüm değerinde bir azalma varsa onun esas alınması gerekir.
Belirli durumlar ayrık (aracın ekonomik ömrünü doldurması veya önceden de hasar görmesi gibi) olmak üzere, peşin satış anında sürüm değerine etki edebilecek durumların zarar kavramı içinde değerlendirilmesi yolundaki görüş, Yargıtay uygulamasında kökleşmiştir. Bu nedenle araçlarda çarpışma sonucu meydana gelecek hasarlar nedeniyle (aynen eski hale gelmiş olsa bile) değer kaybına hükmedilmesi gerekir. Hurda değeri veya amortisman payının düşülüp düşülmemesi değer kaybıyla değil, zararın denkleştirilmesi ile ilgilidir.
O halde mahkemece yapılacak iş, yukarıda belirtilen kurallar esas alınarak uzman bilirkişi aracılığı ile davalının Almanya'daki gerçek zararını tespit edip sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ikinci bentte gösterilen nedenle taraflar yararına BOZULMASINA, birinci bentte gsöterilen nedenle tarafalır sair temyiz itirazlarının reddine 23.2.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.