 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
E: 1984/3006
K: 1984/2907
T: 31.05.1984
DAVA : Dava dilekçesinde 3.060.000 lira taviz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın 3.059.800 liranın % 5 faizi ile birlikte tahsili ile kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı yasa gereği mülkiyetini tam olarak iktisap ettiği sınırları Bakırköy Ümraniye Mahallesi Bademli Bahçe içinde bulunan 6 parsel sayılı 1019 m2. miktarındaki taşınmaz mal için yasa gereği 50 lira taviz bedeli ödenmesi gerekirken 3.060.100 lira ödeme zorunda bırakıldığından bahisle fazla ödediğinin iadesini istemektedir.
Bu taşınmaz mal icareteynli olduğundan, Vakıflar Kanununun 27 ve müteakip maddelerine göre taviz bedeli karşılığı, yasa gereği mutasarrıfı davacıya intikal etmişse de, davalı Vakıflar İdaresi taviz bedelinin tahsili için herhangi bir işlem yapmamış ve takipte bulunmamıştır.
Davacı yasa gereği mülkiyetini iktisap ettiği bu taşınmaz malı, bir muhalefetler karşılaşmayarak bir an önce satıp, satış bedelini almak ve taviz bedeli miktarı üzerinden bir uyuşmazlığa ve davaya da sebebiyet vermemek ve aleyhine yasa değişikliğiyle de karşılaşmamak için Vakıflar İdaresinin talep ettiği 3.060.100 lira taviz bedelini ödemiş ve bu suretle Vakıflar Kanununu 30. maddesindeki temlikin tescil yasağını, bertaraf ederek, bu taşınmaz malı üçüncü şahsa satmıştır.
Davacı, bu parayı Vakıfların muhalefetini bertaraf etmek için verdiğinden geri isteme hakkı bulunmamaktadır.
BK.nun 62. maddesi hükmüne göre, borçlu olmadığı şeyi ihtiyarı ile veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe, onu istirdat edemez.
Davalı Vakıflar İdaresi taviz bedelinin tahsili için herhangi bir işlem yapmadığı ve davacı aleyhine bir takipte de bulunmadığından bir zorlama da söz konusu olmadığı halde, davacı davalı vakıflara kabulü beklenen yasa hükmüne göre idarenin hesapladığı 3.060.100 lira taviz bedelini ihtiyari il ödemiştir.
Davacı Vakıflar Kanununun 27 ve 29. maddelerinde yer alan hükümler karşısında Vakıflar İdaresi'nce istenen taviz bedelinin ödenmesi gerekenin çok üstünde olduğunu ödeme sırasında bildiğinden ve aksini dava dilekçesinde bile ileri sürmediğinden hataen ödemenin söz konusu olmadığı da açıktır.
Davacının bu parayı ödeme amacı, taviz bedeli miktarında bir uyuşmazlık çıkarıp dava açılmasını önlemek ve bu suretle de, bir an evvel bu taşınmaz malı üçüncü kişiye satarak satış bedelini alıp, bundan yararlanmaktır.
Davacının, taviz bedelini, Vakıflar İdaresi'nin talep ettiği miktarı kabul edip ödedikten ve taşınmaz malın satışını da sağlayıp, satış bedelini aldıktan sonra, yasa gereği ödemesi gereken taviz bedelinden söz edip, haksız iktisap hükümlerine göre, fazla miktarını iadesini hemen dava açarak istemesi, davacının hataen kendisini bu miktarda borçlu zannederek ödeme yaptığını değil, aksine yukarıda açıklanan amaçlarını gerçekleştirmek için bu ödemeyi bilerek yaptığını, ortaya koyduğundan, davacının isteği iyiniyet kuralları ile de bağdaşmamaktadır.
Bu durumda davacının hataen kendisini borçlu zannederek ödeme yaptığı kabul edilemeyeceğinden, iyiniyet kurallarıyla da bağdaşmayan ve borçlu olmadığı şeyi ihtiyari ile verdiğinden geri alma isteminin kabul edilemeyeceği gözönünde tutulmadan hüküm tesis edilmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), ve 91794 lira peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 31.5.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.