 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1984/8323
K: 1984/8594
T: 30.10.1984
DAVA : Mehmet Ali ve Remziye ile Ahmet arasındaki evlat edinmeye izin davasının yapılan muhakemesi sonunda, davanın reddine dair verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İstek, evlat edinmeye izin verilmesine ilişkindir. Davaya evlat edinmek isteyenin muntazar mirasçıları da katılmışlardır.
Müdahillerden Kadriye'nin küçük yaştan beri davacılar tarafından bakılıp büyütüldüğü, evlat edinmek üzere mahkemeden izin alındığı, fakat resmi senet düzenlenmeden Kadriye'nin onların arzu dışında birisi ile evlenmesi yüzünden aralarının açıldığı yine Kadriye tarafından, davacı M. Ali'nin vesayet altına alınması için mahkemeye başvurulduğu, ayrıca Kadriye'nin ortak taşınmazlar sebebiyle şuyuun giderilmesi davası açtığı işte bu yüzden aralarında husumet doğduğu için sırf onun miras haklarının zedelenmesi amacıyla davacıların başkalarını evlat edinmek istedikleri, bu itibarla amaç açısından isteğin haklı görülmediği gerekçesiyle mahkemece izin isteği red edilmiştir.
Evlatlık ilişkisi, evlat edinmek isteyen kişinin ikametgahı Sulh Hakiminin izin vermesi üzerine (MK. 256, Usulün 1711 sayılı Kanunla değişik 8. maddesi) resmi senet düzenlemekle kurulur (1512 sayılı Noterlik Kanunun m. 89). Kanun koyucu, önemini gözeterek bu ilişkinin meydana gelmesinde Hakimin müsaadesini zorunlu görmüştür. Hakimin görevi sadece evlat edinme şartlarının (MK. 253) mevcut olup olmadığını tesbit etmekten ibaret olmayıp, ona kamu düzenini kollama açısından da özel görev verilmiştir (MK. 256, Prof. Egger İsviçre Medeni Kanunun Şerhi, Aile Hukuku, Tahir Çağa çevirisi, 1949, Sh. 50 No: 3-5). Onun için hakim, evlatlık ilişkisi kurulmasında, gizli amaçlar varsa bunları sezmek, görmek ve bulmakla yükümlüdür. Söz gelimi, böyle bir sözleşme ile, bir metreslik münasebeti çevreden gizlenmek isteniyorsa yada homoseksüel ilişkin, bir kısmı ise suç teşkil eden eymelerin yapılmasında kolaylık ve güven ortamı sağlanması gibi amaçlar güdülüyorsa, bu takdirde hakim kamu velayeti yetkisine dayanarak izin vermemek hususunda takdir hakkına sahiptir (MK. 4). Bu genel takdir hakkı saklı kalmak üzere kanun koyucu, reşit olmayanların, evlat edinmeleri hususunda ayrıca (küçüğün yararı, bakıp gözetilmesi gibi) özel sebeplerin varlığının da aranacağını öngörmüştür. Olayda evlat edinilmek istenen kişiler reşit olduğu için küçüklere özgü sebepler bir yana bırakılmış, genel kamu valeyetinin sınırları ve kapsamı üzerinde durulmuştur.
Davada, evlat edinilmek istenenlerin şahsından doğan hiç bir sakıncanın varlığı iddia ve ispat olunmamış, az önce belirtilen ahlak ve kamu düzenine ters düşen bir maksat güdüldüğü de ileri sürülüp ispatlanmamış, sadece Kadriye'nin miras hakkının zedelenmek istenmesi amacı ile hareket edildiği için izin isteği reddedilmiştir. Oysa evlat edinme sözleşmelerine miras payının zedelendiğinden söz edilerek ve sırf bu gerekçe ile karşı çıkılamaz. Zira kanun koyucu önemli bir ilişkiler meydana getiren bu tür sözleşmelerde genel kuruldan ayrılmış, özel iptal sebebleri öngörmüştür (Yargıtay 2. HD.'nin 3.7.1975 günlü ve 4670/5967 sayılı kararı, Prof. Von Tuhr, İsviçre Borçalar Hukuku, Cevat Edege Tercümesi, 1952 baskısı cilt I. Sh. 290, Prof Kenan Tunçomağ, Borçlar Hukuku 1972 baskısı cilt I. Sh. 199, Prof. E. Esat Arsebük Borçlar Hukuku 1943 baskısı cilt I. Sh. 405 - 406). Öyle ise evlat edinme sözleşmesinin gerçek amacının, bir kısım mirasçıların miras hakkını zedelemeye yönelik olduğu yolundaki iddia benimsenemez. Kaldıki, evlatlık sözleşmesinin bünyesinde, mal varlığının mirasçıdan başkasına intikali unsuru esasen, mevcuttur. Bu bakımdan bünyeden gelen bu zorunluğun red gerekçesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle isteğe uygun olmak üzere izin verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle talebin reddedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeblerle (BOZULMASINA), 30.10.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.