Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E: 1984/5667
K: 1984/7379
T: 04.10.1984
DAVA : Mehmet ile Nezihe ve arkadaşları arasındaki tahsis davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davalılar tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, miras bırakan Rıza'dan kalan 6 parça ve 852.309 m2. yüzölçümündeki sulu tarlaların hem sağlığında hem de öldükten sonra iktisadi (vahdet) halinde olup o şeklile işletildiğini açıklamış ve medeni Kanunun 597. maddesi uyarınca kendisine tahsis edilmesini istemiş, mahkemece talebe uygun olmak üzere, karar verilmiştir.
1 - Terekeye temsilci atanması hakkında usulüne uygun açılmış bir dava mevcut olmadığına göre isteğin reddi doğru olup, bu yöne ilişen temyiz itirazları yersizdir.
2 - Geniş anlamda işletme, sermaye-emek ve teşebbüs unsurlarından oluşur (Dr. Aydın Zevkililer, Türk Miras Hukukunda Tarımsal İşletmelerin Tahsisi, 1970, Sh. 71; Dr. Halil Cin, Eski ve Yeni Türk Hukukunda Tarım Arazilerinin Miras Yoluyla İntikali, 1979, Sh. 127).
Tarımsal işletme;yapı, araç gereç, hayvan ve sermaye unsurlarından oluşan, yine tarımsal alanda üretimde bulunan ve belirli büyüklüğe sahip olan, bir ekonomik bütünlük demektir. Temyize konu davada, işletme için önemli unsur olan sermayenin varlığının kabulü mümkün değildir. Çünkü miras bırakan, yaptığı vasiyetname ile bazı taşınmazları ve bunlar üzerindeki sabit tesisler sağlığında davacıya temlik ederek sermaye unsurunu fiilen ortadan kaldırmıştır. Bu durumda tahsisin ana şartlarından olan tarımsal işletmenin varlığından söz etmek mümkün değildir. Zira işletmenin arzettiği iktisadi bütünlük, bu suretle ortadan kalkmıştır. Oysa tahsis için, miras bırakanın ölümü anında iktisadi bütünlüğün bulunması zorunludur (Cin, age, Sh. 123).
Tarımsal işletmenin, mirascılardan bir veya birkaçına tahsis edilebilmesi için her şeyden önce Medeni Kanunun 597. maddesinde, belirlenen nitelik ve niceliği taşıması gerekir. Kanunda "İktisadi vahdet" halinde işletilmekte olan zirai mallardan söz edilmiş ise de, gerçekte kanun koyucunun amacı tarımsal taşınmaz değil, tarımsal işletmedir. Nitekim Türk Medeni Kanununun 597. maddesinin karşılığı olan İsviçre Medeni Kanunun 620. maddesi sonradan değiştirilmiş, metinde "tarımsal işletme" deyimine yer verilmiş ve böylece madde, amaca uygun hale getirilerek tahsisin kapsamına, (arı kovanları, servis istasyonları, yarış atları, haralar, her çeşit hayvan ve değerler) de alınmıştır. Öte yandan bir tahsisin yapılabilmesi için, önemli şartlardan birisi de ekonomik birliğin (iktisadi vahdetin) başka bir ifade ile bütün malların tarımsal işletmeye, ekonomik açıdan bağlı olmakla beraber bir merkezden idare edilebilecek nitelikte olması gerekir (Prof. Zahit İmre, Türk Miras Hukuku, 1968, SH. 702; Dr. Aydın Zevkliler, Türk Miras Hukukunda Tarımsal İşletmelerin Tahsisi, 1970, Sh. 71). Başka bir anlatımla, taksim halinde önemli değer kaybına yol açar bir durum sözkonusu olmalıdır. Aksi halde yapılacak bir tahsis mirasçıların bir kısmının zarar görmesi pahasına bir kısım mirasçıya yarar sağlamak sonucu doğurur ki, böyle bir düşünce biçimi kanun koyucu tarafından benimsenmemiş, hiç de böyle bir maksatla hükümler sevk olunmamıştır. Burada aranan refah hali değil, asgari yaşama seviyesinin elde edilmesi ve işletmelerin dolayısıyla, taşınmazların küçük verimsiz ve gelirsiz hale gelmesini önlemektir. Mahkemece tahsisine karar verilen taşınmazların sayısı ve büyüklüğü ise beriltilen ölçüleri fazlasıyla aştığı, en az geçim imkanı değil, aksine Türkiye'nin ekonomik yapısında, refah sağlayıcı bir durum yarattığı, buna karşılık yapılan düzenleme ile öteki mirasçılardan bu imkanın esirgendiği açıktır. Öteyandan olayda, miras bırakanda kalan taşınmazlar değişik yerlerde ve her parçası esasen başlı başına ekonomik yarar sağlayacak büyüklükte ve niteliktedir. Onun için terekeye dahil taşınmazlar iktisadi birlik ve bütünlük arzetmediği için ayrı ayrı kişilere tahsisi halinde kullanma değerlerinde hiç bir azalma sözkonusu değildir. Yani bütün taşınmazların bir ya da birkaç mirasçıya tahsisini zorunlu kılan hukuki fiili ve ekonomik zorunluk, hatta sebeb ile yoktur. Olayda bir mirasçının (fiili durum yaratması) ve miras bırakanında sağlığında yaptığı bir temlikle, taşınmazlar arasındaki ekonomik ilgi ve belli amacı gerçekleştirme özelliği (Zevkliler, age, Sh. 92; İmre Türk Miras Hukuku 1978, Sh. 769). Ortadan kaldırılmıştır. Miras bırakanın sağlığında, şu veya bu maksatla ona bir imkan tanıması da hukuki durumu etkilemez ve değiştirmez. Neresinden bakılırsa bakılsın, Medeni Kanunun 597 ve sonraki maddelerinin uygulanmasını zorunlu veya gerekli kılan sebeb yoktur. Öyle ise isteğin reddi gerekir. Buna rağmen açıklanan yönler gözetilmeden olaya uymayan sebeb ve düşüncelerle hüküm tesis olunması usul ve kanuna aykırıdır.
3 - Mahkemeler ancak kendi yargı çevreleri, yani bulundukları ile veya ilçe sınırları içinde kazai faaliyette bulunabilirler (469 s.K.m. 4). Onun için, başka mahkemelerin yargı çevrelerinde yapılacak işlerde hakim oraya gitmez. O yerdeki mahkemece, istinabe yolu ile gerekli işlemin yapılmasını ister (HUMK.232-257-267-343 vd.) Buna rağmen karar mahkemesince Oğuzeli İlçesi sınırları içinde keşif yapılması, yetkiyi aşan bir davranış olup bu yanlışlıkta kabul şekli bakımından usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozmanın kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve duruşma için takdir olunan altıbin beşyüz lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 4.10.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini