 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1984/874
K: 1984/1284
T: 12.4.1984
2004/m.277,283
Taraflar arasındaki davanın ( Ordu 1. Asliye Hukuk Hakimliği )`nce görülerek davanın reddine dair verilen 14.10.1983 tarih ve 573- 388 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı alacaklı bulunduğu davalı-borçlu Akif hakkında yaptığı 980/2160, 2288, 2312 sayılı icra takipleri ile alacağının tahsilinin mümkün olmadığını, mal varlığını alacaklılardan kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak diğer davalıya temlik ettiğini, temlikte konu taşınmaza ilişkin tasarruf iptalini talep ve dava etmiş, davalılar ise başka bir talep nedeniyle aynı tasarrufun iptaline karar verilmiş olduğundan dava konusu kalmadığını savunmuşlar ve mahkemece konusu kalmayan davanın reddine karar verilmiş olup, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1- İptal davasının sübutu sonucu verilen karar borçlunun, hakkında yapılan icra takibine konu borcunu ödemeye yeterli malı bulunmadığı nedeniyle takip öncesinde mal kaçırmayı amaçlar şekilde yapmış olduğu tasarrufla ilgili mal üzerinde, alacaklıya cebri icrada bulunmak ve alacağını bu maldan tahsilini sağlamak yetkisi verir ( İİK.283 ). Bu itibarla tasarrufun iptaline ilişkin hüküm taşınmaz mallar için tapu kaydının iptalini ve sicil kaydının da değişikliğini gerektirmez. Bu nedenle iptal davası, ayni bir dava değil, kişisel hak doğurucu dava niteliğindedir.
Başka bir alacaklı tarafından kendi alacağını temin için aynı taşınmaz hakkında açılmış davadaki iptale dair verilen karar, yalnız o davanın davacısına, alacağını o taşınmazdan cebri icra suretiyle tahsil imkanı sağlayacağından ve diğer bir alacaklının da aynı hakkı sağlayabilmesi için dava açıp yararına karar almak zorunda bulunmasına binaen derdest davanın, konusuz kaldığının kabulü yanlıştır.
2- Borçlunun, borçlarını ödemeye yeter malı bulunmadığı hususu, diğer bir alacaklının hakkında yaptığı icra takibinde memurlukça verilen 11.9.1980 tarihli aciz belgesi ile saptanmıştır. İptal davasının dinlenebilmesi için, borçlu hakkında aynı alacağa ilişkin aciz belgesi alınmasına gerek bulunmadığından, ödeme güçsüzlüğü bu şekilde saptanmış ve bunun aksi veya borçlunun ödeme gücüne kavuştuğu ve aciz belgesinin iptal edildiği hususu da iddia ve ispat edilmemiş bulunmasına binaen İİK.nun 277.maddesine göre davacının dava açma hakkının varlığı kabul edilerek davanın esasına ilişkin inceleme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektir.
SONUÇ : Yukarıda iki bent halinde açıklanan nedenlerle usulüne uygun şekilde açılmış olan davanın esası incelenip gerekli karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, vekili gelmeyen davalı yararına duruşma vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 12.4.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.