 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1984/679
K: 1984/1109
T: 30.03.1984
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kadıköy Asliye 3. Hukuk Hakimliği'nce görülerek davanın reddine dair verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, 11.10.1977 tarihinde davalı yüklenici ile aralarında düzenlenen arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmesine göre sahibi olduğu ve üzerine inşaat yapılacak Kadıköy Kozyatağı 612 ada, 82, 83, 84 ve 85. parsel nolu taşınmazları davalıya teslim ettiğini, davalının inşaata başladığını, sözleşme şartlarına uygun olarak inşaatın ilerlemediği cihetle geciktirildiğini, bu gecikmeden dolayı payına isabet eden bağımsız bölümlerin 31.3.1983 tarihine kadar kira kaybından zararı olan 54.811.840 liradan 10.000.000 lirasının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vermiş olduğu 11.5.1983 tarihli cevabında, aralarında akdedilen esas ve ek sözleşmelerin doğru olduğunu, sözleşmelere göre inşaatı sürdürdüğünü ancak davacının kusurlu davranışları ile inşaatın gecikmesine neden olduğunu, kendi kusuru ile sebebiyet verdiği gecikmeden dolayı tazminat isteyemiyeceğini ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki satış vaadini de içeren sözleşmenin resmi senet şeklinde yapılmadığı, karşılıkla edimlerin de tamamen yerine getirilmemiş olmakla geçersiz sözleşmeye dayalı tazminat isteğinde bulunulamıyacağı, esasen davacının sözleşmeyi 11.7.1983 tarihinde feshetmiş olduğunu beyan etmesine göre, açılan davanın yasal olmadığı nedeniyle reddine karar vermiş ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmesi, yapılacak inşaat karşılığı arsa payı geçirimini içerdiğinden Borçlar Hukukunda iki tipli karma bir sözleşme olarak nitelendirilmektedir. Bu sözleşme içindeki istisnaya ilişkin inşaat yapım taahhüdü şekle bağlı olmamasına karşın, pay geçirimine ilişkin taahhüdün resmi düzenleme şeklinde yapılması, tarafları ve özellikle bu taahhüdü yapanı koruma amacına yönelik yasal bir önlemdir. (Borçlar Kanunu md. 22). Taraflar arasındaki 11.10.1977 tarihinde yapılan arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmesi haricen düzenlenmiştir. Başlangıçta şekil yönünden geçersiz bulunan bu sözleşmeye dayanarak kendisine teslim edilen 4. kıta taşınmaz üzerine yüklenici davalı tarafından inşaatlara başlanmış ve dava tarihine kadar kaba inşaatları tamamlanarak % 50'yi aşan kısmı yapılmıştır. İnşaatın devam eden bu süresi içinde yapılan inşaatın karşılığı olarak ve sözleşme ile davalıya ait olması gereken dairelerin bir kısmının davalıya ve davalının sattığı kişiler adına davacı tarafından tapuda ferağının verildiği anlaşılmaktadır. Bu suretle taraflar, şekle uygun olarak tanzim edilmemiş sözleşmeyi, edimlerini kısmen ve karşılıklı olarak ifa ederek kendileri için geçerli kabul etmişlerdir. Herkes haklarını kullanmakta dürüstlük kurallarına uymakla yükümlüdür. Bir hakkın sırf gayrı izrar eden suistimalini yasa himaye etmez (M.K. 2).
Taşanmaz mal geçirimini taahhüt eden ve bu taahhüdünün resmi şekilde yapılmasını öngören yasanın koruması altındaki davacının yükümlendiği tapudaki pay geçirimini kısmen ifa edip, akdin geçerliliğine ilişkin kabulü karşısında, ediminin % 50 yi aşan kısmını ifa eden yüklenicinin, duruşmada savunmasını tevsi ederek sözleşme ile bağlı olmadığını ileri sürmesi dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Dairemizin yerleşmiş kazai içtihatları ile ilmi içtihatları da bu yoldadır.
Her ne kadar yerel mahkeme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.6.1982 T. 1979/15-1613 E. 1983/565 K. sayılı kararına dayanarak edimlerin tamamen yerine getirilmedikçe, kısmi edimin geçersiz sözleşmenin taraflar için bağlayıcı olmayacağını kabul etmiş ise de, hükme dayanak yapılan bu karar aynı Hukuk Genel Kurulunca 17.2.1984 tarih ve 1983/15-359 Esas 1984/921 Karar sayılı tashihi karar ile ortadan kaldırılmıştır.
2 - Davanın devamı sırasında davacının yüklenici davalı ile aralarındaki sözleşmeyi 11.7.1983 tarihinde feshettiğine ilişkin 30.11.1983 tarihli duruşmadaki beyanı bu davanın reddi için neden olamaz. Her dava açıldığı tarihteki durumuna göre incelenir. Davacının açıldığı 4.4.1983 tarihine kadar karşılıklı ve kısmi edimleri ile taraflarca aralarında geçerliliği kabul edilen sözleşmede kararlaştırılan süre içinde işin tamamlanıp teslim edilmesinden dolayı gecikme tazminatı istenmiş olmasına göre, davadan sonra bu akdin feshi, dava konusu talebin incelenmesine mani değildir.
SONUÇ : Yukarıda iki bent halinde gösterilen nedenlerle, aralarında haricen düzenlenmiş ise de karşılıklı edimleri kısmen yerine getirilmiş olmakla, taraflar için artık bağlayıcı olduğu kabul edilmiş bulunan sözleşmeye göre, davadaki istek hakkında işin esasına girişilerek inceleme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde, taraflar arasındaki akdin şekil yönünden geçersizliği ve dava sırasında feshedildiği nedeniyle davanın reddi usul ve kanuna uygun bulunmadığından hükmün BOZULMASINA, 30.3.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.