 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1984/3740
K: 1985/1315
T: 18.04.1985
DAVA : Taraflar arasındaki davanın, (Ankara 10. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce görülerek davanın reddine dair verilen 19.6.1984 tarih ve 519 - 394 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Temyiz olunan kararın tarihi 10.6.1984 günüdür. 16.7.1981 tarihli 2494 sayılı Kanunla değiştirilen HUMK.nun 438. maddesince duruşma yapılması için tebligat gideri ödenmediğinden temyiz eden davacı Şekibe vekilinin isteği dikkate alınmamıştır.
Davacı, davalı firmanın yapımını üstlendiği apartman dairesinin mutfak dolabının duvara zayıf ahşap çıtalarla tespiti sonucu düşerek eşi ile birlikte uzun süren dış görev yılları içinde yurt dışından aldığı nadide porselen, kristal ve seramik mutfak takımlarının parçalanmasına sebebiyet verdiğinden, bedeli olan (670.000) liranın ödetilmesini dava etmiştir.
Davalı şirket vekili görev ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, iddianın varit olmadığını, istenilen tazminatın da fahiş bulunduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davalının olayda kusuru mevcut ise de, teslimden itibaren aradan 9 seneden fazla bir süre geçtiğinden davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ihtilafsızdır. Türk Ticaret Kanununun Meriyet ve Tatbik Şekli Hakkında 6763 sayılı Kanunun 41. maddesiyle Borçlar Kanununun 126. maddesine eklenen 4. bent gereğince (Müteahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar beş yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. Kanununun 48. maddesine göre de anılan yasal hüküm Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.1957 tarihinden itibaren uygulanacaktır. Görülüyor ki, 6763 sayılı Kanunun yürürlük tarihi Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe konulmasından çok sonradır. Maddede gösterilen istisnalar dışında her hangi bir ayrım yapılmaksızın (İstisna akdinden doğan bütün davalar)dan söz edildiği için, BK.nun 363. maddedeki sürelerin örtülü (zımni) biçimde değiştirildiğinin kabulü gerekir. Bugüne dek Yargıtay uygulaması da bu doğrultuda gelişmiştir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 16.5.1974 gün ve 444/ 455 sayılı kararı; yine Dairemizin 29.4.1974 gün ve 396 , 389 sayılı kararı; yine 8.12.1981 gün ve 2369 - 2477 sayılı kararı; yine 5.11.1981 gün ve esas 1981/1854 sayılı kararı; 15.2.1982 tarih ve 161/329 sayılı kararı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 31.10.1984 gün ve esas 1982/15 - 1053, karar 1984/891 sayılı kararı).
Böyle olunca maddi olguyu BK.nun 126. maddesine eklenen 4. bent çerçevesinde incelemek zorunluğu ortaya çıkar. Anılan maddede yüklenicinin (ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş) olduğu haller maddenin kapsamı dışında bırakıldığından, bu gibi durumlarda BK.nun 125. maddesinde yer alan on yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerekecektir. (BK. m. 125).
Somut olayda dolabın duvara ahşap ve zayıp çıtalarla tespit edildiği için yükünü çekemeyerek çok az bir şekilde tuttuğu yuvasından ayrıldığı ve yerinden düştüğü 9.8.1982 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden ayıplı malzeme kullanmak ve ayıplı bir iş meydana getirmek olgusuna ait on yıl zamanaşımı süresinin uygulanmasında zorunluk vardır. O halde mahkemece işin esası incelenmeli, bu aşamada dolabın amaca uygun kullanılması bakımından içine konulan eşyanın cins ve ağırlığının zararın doğmasına veya artmasına neden olup olmadığı üzerinde durulmalı, gerektiğinde tarafların kusur oranları ve kırıldığı iddia edilen eşyaların hasarın meydana geldiği tarihteki serbest piyasa değeri bu işten anlıyan bilirkişi aracılığı ile saptanarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir (BK. 356. md. yollaması ile 321/2. mad. ve 98. mad. yollaması ile 44. maddeler).
Mahkemece bu yönler gözden kaçırılmak suretiyle 7.6.1983 tarihli oturumda zamanaşımı itirazının reddine karar verildiği halde bu karardan dönülerek yazılı olduğu şekilde davanın zamanaşımı bakımından reddedilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.4.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.